SAVAŞIN ÇOCUKLARI

Ne korkunç bir dünyada yaşıyoruz değil mi?

SİYASET 6.06.2020 20:03:04 0
SAVAŞIN ÇOCUKLARI
Tarih: 01.01.0001 00:00

SAVAŞIN ÇOCUKLARI

Sebahattin İmamoğlu dünyada ve özelikle Suriye’de yaşanan ve başta çocuklar olmak üzere insanların perişan olduğu savaşlara dikkat çekerek duygusal bir şiir kaleme aldı.

İmamoğlu ile yaptığımız görüşmede, önce savaşlarda yaşanan drama ve insanların bu zulme seyirci kalmasıyla ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi, ardından beğeni toplayan şiirini okuyucular için paylaşıyoruz…

Ne korkunç bir dünyada yaşıyoruz değil mi?

Her türlü haksızlığın olduğu, insanların birbiri üstünde hâkimiyet sağlamak amacıyla her türlü yola başvurduğu bir dünya.

Savaşların, haksızlıkların hüküm sürdüğü; tahammülsüzlüğün kol gezdiği bir dünya.

En modern topluluklardan tutun da en geri kalmış ülkelerde de rast geldiğimiz tonlarca çarpıklıklara şahit olduğumuz bir dünya.

Birlikte yaşamayı beceremediğimiz, ön kabullerin olduğu; saygı, sevgi ve hoşgörünün olmadığı bir dünya.

Her türlü dengesizliği barındıran, hiyerarşik olarak katmanlara bölünen bir dünya.

İnsan olma hasletimizi unutturan, kötülüğün hüküm sürdüğü bir dünya.

Genel olarak dünyamızın haritasını insani kriterlerle çizdiğimizde önümüze kapkara bir resim, puslu bir görüntü ve kanlı bir fotoğraf çıkmakta. Özelde ise yaşadığımız coğrafya ya daha doğrusu Ortadoğu ya baktığımızda ise içimiz iyiden iyiye kan ağlıyor. ümitsizlenip, heyecanımızı yitiriyor, yaşama sevincimizi de tümden kaybediyoruz. Etrafımız savaş sesleri ile sarılmış, barut kokuları hemen dibimizde, ölüm rüzgarlarıyla sarmalanmış durumdayız.

Suriye başta olmak üzere, Irak, Filistin, Yemen ve daha birçok ülkede demokrasi! adına dışarıdan yapılan müdahalelerden dolayı istikrarsızlık ve anarşizm hâkim olmuş durumda. Kardeş kardeşi çekememekte, birbirlerinin mallarına el koymakta ve yaşam haklarına saygı göstermemektedir. Siyasi-açıdan büyük boşluklar ekonomik açıdan büyük yıkımlar meydana geldi, geliyor ve gelecek.

2011 yılının mart ayından bu yana süren iç savaşta yüz binlerce insan hayatını kaybetti, 5.5 milyon sivil hayatta kalabilmek için başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Suriye'de yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin mülteci konumuna düştüğü ve yerinden edildiği iç savaş 9 yılını geride bıraktı. Orta Doğu'da "Arap Baharı" olarak adlandırılan olayların sürdüğü 15 Mart 2011'de Dera ilinde bir grup öğrencinin okul duvarına, Beşşar Esed'e hitaben, "Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende" yazmasıyla, Suriye'deki halk ayaklanmasının fitili ateşlenmişti.

Yarım asırdır tek parti ile yönetilen, işsizlik, yolsuzluk ve baskıdan şikayetçi siviller, gösterileri ülke geneline taşımış, ordu gösterileri şiddetle bastırmaya başlayarak, gidişatın iç savaşa evrilmesine yol açmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin, kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir etme, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence etme gibi savaş suçlarının işlendiğine dikkati çektiği iç savaş 9. yılını doldurdu.

            Basın yayın organlarının derlediği bilgilere göre, sivil kayıpların yüz binlerle ifade edildiği savaşta, 5 milyon 684 bin sivil zorla yerinden edildi.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre, bu kişilerin 3 milyon 644 binine Türkiye tek başına ev sahipliği yapıyor.

            Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 11 Mart tarihli raporunda, Esed rejiminin Mart 2011- Mart 2019'da alıkoyduğu kişilerden en az 127 bin 916'sını halen cezaevlerinde tuttuğunu açıkladı. Rapora göre, en az 13 bin 983 kişi rejimin işkencesi nedeniyle öldü.

En az 216 kez kimyasal silah kullanan rejimin kuşatmasında açlık ve ilaç yetersizliği sonucu 398'i çocuk, 187'si kadın en az 921 sivil yaşamını yitirdi.

İnsan Hakları Ağı, iç savaşın başlamasından bu yana büyük bir kısmı Beşşar Esed rejimi ve destekçilerince olmak üzere en az 29017 çocuğun hayatını çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu.

Hal böyleyken herkesin evinde rahat uyuması, mükellef sofra kurması, hiçbir şey olmamış gibi davranması nasıl mümkün olabilir. Duyarsız davranmak, kulağımızı oradan yükselen feryatlara tıkamak ne kadar insanidir.

İşte bundan ötürüdür ki bende naçizane aşağıda okuyacağınız şiir dizelerini yazdım. Ne kadar dile getirebildim, dimağlarınızda ne kadar yer eder bilemiyorum. Savaşsız, zulmün olmadığı, adil ve güzel bir dünya dileyerek. Sizi şiirimle baş başa bırakıyorum şeklinde savaşların toplum üzerindeki etkilerini dile getiren açıklama yaptı.

KAHVERENGİ ÇOCUKLAR

Kahverengi çocuklar gördüm,

Yüzü paslı, gözleri bulut bulut.

Saçlarında yıldızlar sönük,

Kulaklarında mermi sesleri.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Ceset yığılı sokaklarda.

Ellerinde kızıl (kanlı) şekerler,

Dilleri isyanın suskunluğuna bürünmüş.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Mayınlı çörekler yerken.

Bombaların toz bulutu eşliğinde,

Havadaki uçakların ritmiyle uyuyan.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Masumiyetlerine kin bulaştırmış.

Feryadını boğazına düğümleyip,

Suskunluğumuzu semaya şikâyet eden.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Hayalleri kasvetli.

Umutlarına cinayet bulaşmış,

Hıçkırıklarını görmeyen, benliklere dargın.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Anneye, babaya ,kardeşe hasret.

Sofrasına bir lokma ekmeği koyamayıp,

Vicdanlarımıza taş bağlayan.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Yakınını yakınında görmeyen.

Gözünü uzaklara dikip,

Çaresizce boynunu celladına büken.

Kahverengi çocuklar gördüm,

Kutsalı ezilen

Evi talan edilen

Umutlarına tecavüz edilen

Kahverengi çocuklar gördüm.

                                                                                  27.12.2019  Van