Müslümanlar doğal olarak Kur'ancı ve mealcidir

İslam topraklarında deşifre olan ilk İslam menşeli İngiliz fitnesi FETÖ’den sonra benzer yapıların telaş ile hadis savunuculuğu altında Müslümanların hayat kaynağı Kur'an'ı utanılacak bir kaynakmış gibi gösterip "Kur

SİYASET 23.10.2019 19:25:14 0
Müslümanlar doğal olarak Kur'ancı ve mealcidir
Tarih: 01.01.0001 00:00

Haçlı batının Müslümanları bölme ve oyalama projesi 15 Temmuz sonrasında haliyle sekteye uğradı. Millet artık İslami tandanslı tüm yapılara şüphe ile bakarken İmam Hatip ve İlahiyatlara olan güven ise bir o kadar arttı.

Haçlı batı destekli bu yapıların en büyük özelliği Kur’an’dan olabildiğince uzak durmaları, uydurma hadis ve menkıbe karışımı bir din pazarlayarak buldukları taraftarlarla ayakta durmaları idi.

“Kim bu cemaatler?” denecek olursa bu günlerde İmam Hatip, İlahiyat ve Diyanet’e saldıranlara bakıldığında bu cemaatlerin amacı daha net anlaşılıyor. İşin ilginç tarafı ise saldırıda kullandıkları enstrümanlar…

Beyfendiler tüm hatalarına rağmen Hadis taraftarı gözükürken kurnazca bir taktikle kendilerini deşifre eden kimseleri “Kur’ancı, mealci” sıfatıyla vasıflandırırken yan ürün olarak da Müslümanları kutuplaştırılmakla ayrı bir menfaat elde ediyorlar.

Ümmet bu güne kadar çok hadis eleştirmeni gördü. Ama hiçbiri uzun soluklu bir şekilde Müslümanlar nezdinde tutunamadı.

Zaten Kur’an Allah’ın korumasında iken Kur’an ile birlikte bir şekilde dini yaşam ve tabi ki dini yaşamı şekillendiren hadislerinde paralelinde kendine koruma bulması ilahi hikmetin gereğidir.

KUR'ANCI, MEALCİ ŞEKLİNDE SAVUNMA İÇİNE GİRMEK BU DİNE YAPILMIŞ EN BÜYÜK SUİKASTTIR

Münferid birkaç hadis eleştirmeninden yola çıkarak “Kur’ancı, mealci” şeklinde savunma içine girmek bu dine yapılan en büyük suikasttır.

Kur’an, Allah’ın ipidir (hablullah). (Ali İmran, 103) Hablullah İslam’dır, Kur’andır, Sünnettir.

Meal ise Kur’an’ın anlamıdır. Ve Allah pek çok ayette bizlere Kur’an’ın anlaşılmasını ve üzerinde düşünülmesini emretmektedir. Herkes Arap olmayıp Kur’an’ı anlayamayacağı ortada iken 7 bin yaşayan dilin olduğu yerde Kur’an mealinin olması bir zorunluluktur.

Bu anlamda tüm Müslümanlar Kur’ancı ve mealcidir. Ve böyle olmaları da üzerlerine farzdır.

Bir kimsenin doğru yanlış hadis tenkit edip Kur’an bize yeter demesini eleştirmek başkadır. Tüm Müslümanların kurtuluş reçetesi olan Kur’an ve meali ile o kişiyi yaftalamak başkadır.

Hele hele hadisleri tenkit edenleri, tenkit edenlerin ilmi seviyelerine ve hayatlarında yer tutan hurafelerine bakıldığında bu kişilerin kaş yapayım derken göz çıkardıkları ise işin bir başka rezil boyutu.

Bu gün bu tartışmaların alevlenmesi katı laiklik perdesinin Ak Partinin verdiği rehavet ortamıyla birlikte ortadan kalkmasından kaynaklanıyor.

Katı laikliğin hüküm sürdüğü dönemde varlık mücadelesi içinde olan Müslümanlar, hayatın normalleşmesiyle birlikte bu gün bir arınma dönemine geçmiş durumdalar.

Baskının bittiği yerde dost düşman demeden oluşturulan saflar kadar cepheyi zayıflatma adına araya sızan FETÖvari ajan unsurlardan arınma döneminin başladığı yerde akıl sahiplerinin bu yaftacılara karşı uyanık olması, meydanı bu cahillere bırakmaması ve yeni cephelerin açılmamasına özen göstermeleri bir vecibedir.

Bu gün Müslümanlar arasında bir arınma süreci başlamış ve bu saflar berraklaşıncaya kadar da devam edecektir.

Bu süreçte en çok bağıranların da haliyle Müslümanların sırtından geçinmeye alışmış himmet yapıları olduğu dikkat çekiyor.

İslam, Müslümanların dini olunca haklı olarak Müslümanlar hesap verme ve yeni fitnelere neden olmama adına kılı kırk yararak konuşurken Abdullah bin Ubey bin Selul’ün torunlarının gündem bulmakta pek sorun çekmedikleri, Müslümanları birbirine kırdırmada pek bir keyiflendikleri görmemek için kör olmak gerekir.

Hele bir de bu fitne yapılar sektör haline gelmiş, bu sektörden de on binlerce insan geçim kapısı elde etmişse varın tehlikenin boyutunu siz tahmin edin.

Sektörden geçinen on binlerin olduğu yerde bu sorumsuzların İslam adına çalıştığını iddia etmek büyük saflıktır.

Kaynak: DiNiHABER.C0M / Özel İçerik