Karar hukuki yorumlar siyasi

Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları terörle bağlantıları nedeniyle görevlerinden uzaklaştırıldı. Uzmanlar kayyum kararını Haber7 için değerlendirdi.

SİYASET 19.08.2019 19:25:58 0
Karar hukuki yorumlar siyasi
Tarih: 01.01.0001 00:00

HDP’li DiyarbakırMardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları görevden uzaklaştırıldı. 3 ilin valileri belediye başkanı olarak görev yapacak.

Uzmanlar, İçişleri Bakanlığı’nın kayyum kararını Haber7.com için değerlendirdi. Kayyum atama kararının gerekli olduğunu vurgulayan uzmanlar, kararın bölgenin kalkınması adına da daha faydalı olacağını belirtti.

"DEMOKRASİYİ KORUMA AMAÇLI BİR TEDBİRDİR"

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay, karara ilişkin yaptığı değerlendirmelerde "Seçimle gelenin seçimle gitmesi, sandıklardan çıkana razı olunması demokrasinin kuralıdır, doğrudur. Bu konuda hiçbir tartışma açmaya mahal bir durum yoktur. Ancak sandıktan çıkanların istedikleri gibi davranmaları, kendilerini yasaların, ülke güvenliği sorumluluğunun dışında veya üstünde görmeleri ve demokrasiye karşı faaliyetlerin içinde olmaları, hele sandığın işleyişini tamamen devre dışı bırakacak bir faaliyet içine girmemeleri de demokrasinin bir kuralıdır. Ben nasılsa seçimle geldim deyip ülkenin içinde ayrı, özerk, özyönetim tarzı maceralara girme teşebbüsleri de elbette kabul edilemez. Bu tür durumlarda kayyum demokrasinin sigortası işlevini görür. Demokrasi dışı bir uygulama değil, demokrasi içi ve demokrasiyi koruma amaçlı bir tedbirdir." dedi.

"Bugün HDP’nin PKK terör örgütüyle organik ilişkisinin koptuğunu gösteren hiçbir gelişme görmüyoruz ve hala bu örgüt Türkiye’ye karşı terör faaliyetlerine devam etmekte, polis, asker ve sivil insanların hayatına kast eden faaliyetlerine devam etmektedir." diyen Yasin Aktay şöyle devam etti:

"HDP belediyelerininse bu örgüte moral, lojistik ve finansal destek verme, insan kaynağı sağlama konusundaki faaliyetlerinden vazgeçmedikleri anlaşılıyor. Bir yandan da Türkiye sınırlarına kadar dayanmış sıcak bir çatışma ihtimalinin tam ortasında ve bu ihtimal bu belediyelerden alınan destekleri ciddi bir risk unsuruna dönüştürmektedir. PKK terör örgütünün uzantısı olan PYD, ABD’den aldığı tonlarca destekle Türkiye içindeki uzantılarıyla koordinasyon içinde faaliyet gösteriyor ve bölgeyi tehlikeli bir maceraya sürüklüyorlar. Belediyelerse böyle bir ortamda, Türkiye’nin mücadele verdiği bir ortamda taraflarını seçmiş görünüyorlar. Bu tarafgirlik içinde yaptıkları atamalar, faaliyetler, söylemler bunların hala Türkiye tarafında olmadıklarını gösteriyor"


Aktay, yeni atanmış olmalarının onların bu tarafgirlikten masum olduklarını göstermediğini ifade ederek "Haddi zatında yeni atanmış veya seçilmiş olmak suç irtikap etmek için gerekli zamandan mahrum olduğunu da göstermiyor. İçişleri bakanlığının elinde gerekli bütün deliller varken, genel olarak bölgeyi gözlemleyen herkesin de hemen okuyabileceği, ülke güvenliği için risk unsuru varken olayı demokrasiye bağlayıp dramatize etmenin anlamı yok. 


"DERTLERİ DEMOKRASİ DEĞİL"

ABD’nin PKK ve PYD’yi taşeron olarak kullanmak suretiyle bölgede oynamakta olduğu oyunun içinden görmeden olayı salt demokrasinin sınırları içinde cereyan eden bir hadise olarak görmek en hafif veya masum ifadesiyle basitliktir, yüzeyselliktir. Ne ABD bu bölgeye demokrasi yoluyla geliyor ne de onun 7000 tır silah vererek destekleyip beslediği terör örgütleri bölgede bir demokrasi inşa etmeye çalışıyor. Bilakis bütün yaptığı bölgeyi tamamen anti demokratik ve etnik temizlikçi bir yolla dizayn etmeye çalışmaktır. Bir bakın bütün bu yaptıkları insanlık dışı uygulamalara rağmen kayyum uygulamasına “demokrasi” diyerek ilk feryat eden de onlar oluyor. Dertleri demokrasi değil, demokrasinin kendi anti-demokratik işgal faaliyetlerinin bir aracı olmaktan çıkmasıdır." 

OLMASI GEREKEN BİR MÜDAHALE

Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, kararın yerinde olduğunu belirterek, “Olması gereken bir müdahale, zamanında yaptılar” dedi. Anayasa’nın ilgili kanunlarının bunu emrettiğini vurgulayan Pazarcı , “Teröre destek vermekten dolayı bu belediye başkanları görevden alındı” ifadelerini kullandı.

Terörün insanlık suçu olduğunu ifade eden Pazarcı, 2003’te İspanya’da Batasuna Partisi’nin de terör suçundan kapatıldığını hatırlattı. Pazarcı şunları söyledi:  

“Bu karar Avrupa Birliği normlarına da uygun bir harekettir. 2003 yılında İspanya'da ETA'ya destek veren siyasi parti Batasuna kapatıldı. Ve bizdeki HDP-PKK ilişkisine çok uyuyor. Kararın gerekçesi, elemanlarının Venezuela'da bir mitinge gidip boy göstermeleri, terörü kınamamaları ve teröristlere ödül vermeleriydi. Daha sonra İspanya Anayasa Mahkemesi'nde onandı. 2009'da AİHM de bu kararı onadı. Sadece terörü kınamamaktan ve mitingine katılmaktan dolayı kapatıldılar.”

Türkiye’nin aşiret devleti olmadığının altını çizen Pazarcı,  “Hendek siyaseti uygulanan bölgeleri o dönem Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Mehmet Özhaseki ayağa kaldırdı. İyi bir adayla o bölgeleri kazanacağı yorumunu yapmıştım. HDP seçimde, o bölgede çok ciddi geriledi. Yüzde 10-15 civarında oy gerilemeleri var” diye konuştu.

DEVLETİN EGEMENLİĞİNİ GÖRMEZDEN GELDİLER

SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, kayyum kararının gerekli olduğunu; HDP’li belediyelerin attığı adımlarla devletin egemenliğini yok saydığını kaydetti.

Karara hukuki çerçeveden bakılması gerektiğini hatırlatan Çağlar şunları söyledi:

“Türk siyasetinde kullandığımız tabirle burası bir muz cumhuriyeti değilse, bir hukuk devletiyse hukukun her şart altında işlemesi gerekiyor. İçişleri Bakanlığının açıklamasına baktık. Açıklamadan önce de medyadan takip ediyorduk. Hiçbir yerde yer almayan eş başkanlık gibi bir sistemi kuramazsanız. YSK tarafından seçimlere girmesi engellenen belediye meclisi üyelerini belediyede amir pozisyonunda çalıştıramazsanız. Ufak gibi görünebilir ama bu devletin egemenliğine meydan okumaktır. Bu meselenin siyasi boyutu. Seçimler olalı 2 ay oldu boyutu. Siyasi meşruiyeti tamamen ayrı bir meseledir.”

İşin başka bir boyutuna da dikkati çeken Çağlar, “Eğer görevden almazsa yarın İçişleri Bakanı mesul tutulur. Bir savcı çıkar, fezleke düzenler. Bakandan hesap sorar” dedi.  

Seçilmiş belediye başkanlarının göreve devam etmelerinin tabii olduğunu belirten Çağlar, işlenen hukuksuzluklar nedeniyle görevden alınan belediye başkanlarının kendi meşruiyetlerini yerle bir ettiğini kaydederek, “Bir siyasetçiyle terör yan yana gelmez. Terörü, şiddeti öven, sivilleri katleden bir terörist için saygı duruşu yapan siyasetçi de zaten meşruiyetini ortadan kaldırmış oluyor” dedi.

Kayyumların bölgenin kalkınması için daha iyi çalışacağını da aktaran Çağlar, önceki kayyum dönemlerine hatırlatma yaparak şu ifadeleri kullandı:

“Bunun pratiği var. Daha önceki dönemde kayyumlar o ilçelere nasıl hizmet ettikleri meydanlar. Kayyum atanan her yerde belediye hizmetlerinde çok ciddi anlamda olumlu bir fark oluştuğu ortada.”

HDP’YE OY VERENLER DE KAYYUMU İSTİYOR

Milat Gazetesi Yazarı Ahmet Ay, demokratik sonuçların geçerliliğine herkesin inandığını belirterek, “Ancak dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir devletinde seçilmiş bir belediye başkanının ya da milletvekilinin ülkesinin anayasasına, devletin birliği, bütünlüğüne halel getirecek söz ve eylem içinde olması kabul edilemez” diye konuştu.

HDP’li belediyelerin teröre destek çıkan adımları olduğunu hatırlatan Ay şunları söyledi:

“Maalesef kayyum atandıktan sonra belki geçmişten bir ders çıkarılmıştır diye beklerken, ilk işleri terör örgütünden ölenlerin ailelerini ziyaret etmeleri oldu. Bu insanların işe alındığı, şehit yakınlarının çıkarıldığı görüldü. Belediyelerin işi vatandaşa hizmet etmektir. Altyapı hizmetlerini görmektir.  Belediyeler kendi asli görevlerini bırakıp bunun yerine çeşitli kişi ve kesimlerle hemhal olurlarsa dünyanın hiçbir ülkesi böyle bir seçilmişliği ilelebet korumak zorunda değildir.

Belediye başkanı eğer hukuksuzluk yaptıysa kusura bakmasınlar bunu kabul edecek bir devlet yok. Türkiye Cumhuriyeti yeryüzünün en haysiyetli devletidir.”

BU ŞEHİRLER KAYYUM DÖNEMİNDE HİZMET GÖRDÜ

31 Mart seçimleri öncesinde yapılan anketlerde oyunu HDP’ye vermeyi düşünen vatandaşların da kayyum istediğini anlatan Ay, “Kayyumların çok daha kaliteli hizmetler ortaya koyacağını düşünüyorum. Vatandaş 20 yıl boyunca HDP belediyeciliğinden hizmet almadı. İlk kez bu şehirler kayyum döneminde hizmetle tanıştı” dedi.

Kayyum kararının ardından bu sabah vatandaşlarla görüştüğünü belirten Ay, şu ifadeleri kullandı:

“Vatandaşlarla konuştum sabah. Keşke HDP’li belediye başkanları doğru dürüst hizmet etselerdi de böyle olmasaydı. Ama hizmetten başka işlerle uğraşırlarsa böyle olur dediler.”

KARAR HUKUKİ YORUMLAR SİYASİ

Akşam Gazetesi Yazarı Kurtuluş Tayiz, kayyum kararlarının hukuki ve idari; yapılan yorumlarınsa fazlasıyla siyasi olduğunu kaydetti. Tayiz şu ifadeleri kullandı:

“Görevden uzaklaştırılan isimler hakkında devam eden ciddi soruşturmalar söz konusuydu; buna 31 Mart seçimlerinden sonra yeni idari soruşturmalar da eklendi. Seçimlerin üzerinden geçen beş ayda, adı geçen yöneticilerin, belediyelerini kendi iradeleri ile yönetme yerine dışarıdan bir iradenin, yani Kandil’in etkisine terk ettikleri görülüyor. Vatandaşın seçmediği “eşbaşkanlar” belediye başkanlarının yerine etkili yönetici konumuna getirilmiş. Mevcut soruşturmalar, Kandil’in bu belediyelere müdahale ettiğini gösteriyor. Bakanlık, bunun kabul edilemeyeceğinden hareketle bir tasarrufta bulunuyor.

Soruşturma neticelenene kadar da bu kişilerin görevlerine vekalet etmesi için valiler yetkilendiriliyor.”

Herkesin kararı eleştirme hakkına sahip olduğunu da vurgulayan Tayiz, “Ancak kimsenin siyasi hesaplarla ‘hukuk devleti’ ilkesini bir tarafa bırakma lüksü de yok. HDP belediyeciliğinin PKK güdümünde bir belediyecilik olduğu sır değil. 31 Mart seçimlerinden sonra adı geçen belediyelerin aynı tutumda ısrar ettiği, PKK güdümünden çıkmadığı da anlaşılıyor. Devletin ya da sorumlu bakanlığın buna seyirci kalması düşünülemez” ifadelerini kullandı.

Demokrasilerde en önemli ilkenin “yaşam hakkı” olduğunu vurgulayan Tayiz, “Görevlerini yerine getirirken belediye başkanlarının da terörle arasına mesafe koyması şarttır. Buna hoş görüyle bakılması her şeyden demokrasiye ihanet olur. Muhalefetin de her şeyden önce bu gerçeği gözönünde bulundurması ve ona göre yorum yapması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.