İstihare namazı, duası, rüyası, görülmesi gereken renkleriyle... İşte işin gerçek boyutu...

Evlenme, ortaklık, savaş, iş, ev alma, yolculuk gibi kararsız kalınan her işte istihareye yatılması tavsiye edilir. Görülen renge göre de hareket edilmesi söylenir. Peki işin gerçek boyutu İslam'da nedir? Gelin işin aslını hep birli

SİYASET 8.09.2019 19:36:18 0
İstihare namazı, duası, rüyası, görülmesi gereken renkleriyle... İşte işin gerçek boyutu...
Tarih: 01.01.0001 00:00

İstihare; “yapılması düşünülen bir işin, Allah katında hayırlı olan şekliyle gerçekleşmesini istemek” demektir. İstihare, hayırlı olanı isteme nihayetinde bir duadır.

Allah resulü "Ayakkabı bağı da olsa isteyeceğiniz Allah'a dua ediniz, isteyiniz" demiştir. Dua Allah'a yönelme ve niyaz şekliyle bir ibadettir.

İstihare ile ilgili olarak ayetten delil şudur:

“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)

Câbir radıyallahu anh’den gelen bir rivayette ise Peygamberimizin şöyle nakledilmiştir:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bütün işlerinde Kur’an’dan sûre öğretir gibi istihareyi de öğreterek şöyle derdi: “Sizden biriniz bir işe niyetlendiği zaman farzın dışında iki rekât nafile namaz kılsın ve şöyle desin:

“Allah’ım! Senden, senin ilim ve kudretinden hayır beklerim. Senin büyük lütfundan talep ederim. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter; benim gücüm yetmez. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen bütün gizlilikleri bilensin. Allah’ım! Eğer bu işi dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için hayırlı olduğunu bilirsen o işi bana takdir et, kolaylaştır ve onu bana mübarek kıl. Eğer bu işi; dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için şer olarak bilirsen, onu benden, beni de ondan uzak eyle. Nerede olursa olsun benim için hayır olanı takdir et. Sonra da beni bu hayırdan memnun kıl.” (Buharî, Teheccüd, 25, Deavât, 49, Tevhid, 10; İbn Mace, İkâme, 188; Ahmed b. Hanbel, 3/344)

İbnü’l-Hâc el-Abderî, hadislerde ifade edildiği şekliyle meşrû istihârenin bundan ibaret olduğunu, ayrıca bir işaret almak amacıyla kişinin veya bir başkasının onun adına rüya görmek üzere uyumasının, gün ve kişi adlarından uğur çıkarma gibi davranışlara başvurmasının bid‘at olduğunu belirtir (el-Medḫal, IV, 37-38). İbnü’l-Hâc ayrıca, istihâre ile birlikte istişare etmesinin de sünnete uygun bulunduğunu söyleyerek kişinin her ikisini de ihmal etmemesi gerektiğini kaydeder (a.g.e., IV, 40). Bazı kaynaklarda rüyada beyaz veya yeşil görülmesinin o işin hayırlı olduğuna, siyah veya kırmızı görülmesinin şer olduğuna delâlet ettiğine dair nakledilen görüşler (İbn Âbidîn, II, 27) şahsî tecrübelere dayanmakta, dolayısıyla dinî bir mahiyeti bulunmamaktadır (Semîr Karanî Muhammed Rızk, s. 42-43). Şîa kaynaklarında bunun yanında tavsiye edilen diğer bazı istihâreler ve uzun dualar da aynı şekilde tecrübî ve örfî telakkileri yansıtan uygulamalardır. (Salim Öğüt, “İstihâre”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2001, cilt: 23, sayfa: 334.)

Rüyada beyaz veya yeşil renk görmenin hayra; siyah veya kırmızı görmenin ise şerre yorulmasının herhangi bir dini dayanağı bulunmamaktadır. Çünkü istihare / hayırlı olanı isteme; bir duadan ibarettir, rüya ile hiçbir ilgisi yoktur. Yine tasavvuf/tarikat erbabının tövbe alma şeklinde müridden gusul abdesti alması, mürşit önünde onun tövbe sözlerini tekrar etmesi, gece yatsı namazı sonrasında istihare namazı kılıp tek başına ve sağ yanı üzere kıbleye dönük yatması şeklinde bir uygulamanın dini kaynaklarda yeri yoktur. Bu tamamen bir bidattır. 

İstihare için namaz kılmak ve dua etmek dışında tek başına uyuma, kıbleye yönelerek uyuma, rüya görüp rüyada görülen renklere göre hüküm verme gibi davranışların tamamı tasavvuf batıl dini ile Müslümanların hayatına giren bidatlerdir. Bu tür bir davranış şeytana kapı aralamaktır. Şeytan, rüyada her kılığa gireceğine göre kişi için hayırlı olan iş hususunda o şahsa şer olan renkleri ve izleteceği gibi rüyada yanlış karar vermesine neden olacak birşeyler izletip kendi şerrine olacak bir karar vermesini sağlayabilir. İslam'da aklı kullanmak esastır. İstişare yapmak ise farzdır. 

İstihare kişisel bir olaydır. Kişinin gerekli bütün çabayı gösterip araştırma ve istişarelerini tamamladıktan sonra hakkında hayırlısını takdir etmesi için Allah’a dua etmesinden ibarettir. Kişi, bunun sonucunda yine serbesttir. Dilerse yapar dilerse yapmaz. İstiharenin kesin bir bağlayıcılığı yoktur. Alacağımız kararlarda "Her konuda onlara danış, görüşlerini al; sonra danıştığın konuda bir karar alınca, Allah'a güven. Çünkü Allah, kendisine güvenip, dayananları sever." (Ali İmran, 3/159) ayetince istişarelerimiz sonrasında bir karar alır gerisini Allah'a bırakırız. Kararın hakkımızda hayır ya da şer çıkması bizim dışımızda bir olaydır. Sonuç ne çıkarsa çıksın Müslüman her halükarda imtihandadır. ve önemli olan başına gelen sonuçlar karşısında Kur'an'a uygun davranıp davranmayacağı meselesidir. 

Kaynak: DiNiHABER.C0M / Özel İçerik