Medyada birtakım kalemler var, istikrarlı bir biçimde Erdoğan’ın Ortadoğu’ya yönelik siyasetinin, Müslüman halklara ilişkin çabalarının tökezlemesi için kendi çaplarında mücadele veriyorlar. Konu ne olursa olsun, mutlaka Türkiye’nin izlediği siyasetin ya da attığı adımın boşa çıkacağına, başarısızlığa uğrayacağına dair kampanya yürütüyorlar.
Bu tiplerin bir kısmı geçmişte İslami camia içinde yer alan isimlerden oluşuyor. Kimisi İrancılık-Şiilik kaygısıyla, kimisi sol öykünmecilik hastalığı nedeniyle Arap Baharı’nın başladığı tarihten bu yana inanılmaz bir düşmanlık duygusuna kapılmış haldeler. Hiç gocunmadan katliamcı, diktatör Esed’in şebbihalığına soyunmuş durumdalar. Esed zulmünün karşısında yer aldığı için Türkiye’nin politikalarının çökmesi ve Erdoğan’ın ağır bir yara alması umuduyla kalemlerini kirli, sapkın bir propaganda aracını dönüştürmekte beis görmüyorlar.
Bu şebbihalaşmış tipler arasında öne çıkan isimlerden biri de Fehim Taştekin.
Esed rejiminin misafiri olarak gittiği Şam’da, Halep’te rejimin varil bombalarıyla gerçekleştirdiği katliamları meşrulaştırmaya yönelik yazdığı satırlar hatırlardadır. Yine Mısır’da darbe sürecinde İhvan’a düşmanlık cümlelerini televizyon ekranlarından sarfdebilecek kadar kindar olduğuna herkes şahitlik etmiştir.
Aynı şahsın bir müddettir Libya’da darbeci Hafter’in savunuculuğu anlamına gelecek yazılar kaleme aldığını görüyoruz. Türkiye’nin Libya politikasının neden yürümeyeceğine dair ardı ardına yazdığı yazılarını şimdi Esed zalimiyle artan gerilime bağlı olarak daha bir ileri aşamaya taşıdığı ve Erdoğan’ın Libya’da iflasa mahkum olduğu iddiasını gündemleştirdiğini görüyoruz.
Türkiye Suriye’de, Libya’da, Mısır’da başarılı olur veya olmaz, bunu zaman gösterecek. Her halükarda zalimlerin karşısında yer almış bir politikanın tarihe onurla geçeceğine kuşku yok. Ama Fehim Taştekin gibi şebbihaların ağızlarından taşan öfkeleri yüzünden hem bu dünyada hem ahirette zelil olacakları kesin.
HAKSÖZ-HABER
