Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Van’da

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, katıldığı 5. Bölge Eğitim ve İstişare toplantısında, Öğretmen istihdamında farklı modellerden vazgeçilmeli, atamalar kadrolu yapılmalıdır dedi.

SİYASET 19.10.2019 18:19:39 0
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Van’da
Tarih: 01.01.0001 00:00

Eğitim-Bir-Sen 5. Bölge Toplantısı Van, Bitlis, Iğdır, Hakkâri, Ağrı teşkilatlarının katılımıyla Van’da yapıldı. Şube başkanları, yönetim kurulları, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri, ilçe temsilcilik yönetimleri ve kadın komisyonlarının katıldığı toplantının açılışında konuşan Ali Yalçın, kamuda her zaman statü hukukunu ve dolayısıyla kadrolu istihdamı savunduklarını ifade etti. Öğretmen istihdamında farklı uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısında bulunan Yalçın, “Yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Kamu görevlileri açısından aynı vazifeyi yapanlar arasında hak ve ücretlerde eşitsizlik kabul edilemez. Aynı sınıfta aynı dersi anlatan, aynı okulda aynı isim ve vasıfla görev yapan öğretmenler arasında ayrımcılık olmaz, olmamalıdır. Aksi hâlde çalışma barışı yara alır, iş verimi azalır, sözleşmeliler kendisini buruk hisseder, anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenir, aynı işi yapan kadrolularla sözleşmeliler arasında fiili bir hiyerarşi üretilir. “4/C statüsünün kaldırılmasını sağladık. Sonuçta 4/C’liler 4/B’ye geçirildiler ama biz 4/B’nin de tamamen kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu statüde birleştirilmesini istiyoruz” dedi.



“Sosyal devlet anlayışında ucuz ve iş güvencesiz çalıştırma alışkanlığı olamaz”


Sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına kısmi çözüm getiren, hizmet süresini 4 yıldan 3 yıla, kadroya atanma sonrası yer değişikliği talep sürelerini 2 yıldan bir yıla indiren düzenlemenin geçici bir çözüm olarak önemli olduğunu kaydeden Yalçın, “3+1 düzenlemesini önemli ama yetersiz bir çözüm olarak görüyoruz. Temel teklifimiz, bütün kamu görevlilerinin kadrolu istihdamıdır. Ayrıca ücretli öğretmenlikle; emeği ucuzlatarak personel masraflarından kısıntı yapmak, mesleğin standartlarını düşürmek, eğitimin kalitesine ve öğretmenliğin statüsüne darbe vurmaktır. Sözleşmeli, ücretli, vekil, fahri gibi kamudaki bütün kadrosuz istihdam türleri kaldırılmalıdır. Çünkü hiçbir işverene ama özellikle de devlete, ucuz ve iş güvencesiz çalıştırma yakışmaz. Ucuz ve güvencesiz hizmet alımı emek sömürüsüdür; oysa devlet ucuz emek peşine düşmez, düşmemelidir” diye konuştu.



“İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmelidir”


İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sisteminin bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Yalçın, “Eğer istihdamda güçlük çekilen yerlerde kadro istikrarı isteniyorsa bunun yolu sözleşmelilik değil, teşviktir. Biz, öğretmenlere zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları hâlinde, illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesini öneriyoruz. İstihdamda zorluk çekilen bölgelerde kadro istikrarını sağlamanın yolu cebri uygulamalar değil, gönüllülüğü esas alan teşvikî yöntemlerdir. Böylece performans da verimlilik de artar, aile bütünlüğü korunmuş olur. İstihdamda zorluk çekilen bölgelerimizin eğitimde en büyük sorunu istihdamda istikrardır. Bu bölgeler için istihdamda istikrar, kalkınmanın da anahtarıdır. Bu yönüyle de teşvike dayalı kadrolu istihdamı önemsiyor ve öneriyoruz. Mutlu, yerinden ve işinden memnun öğretmenler demek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, istihdamda güçlük çekilen yerlerde eğitimde kalitenin ve başarının artması demektir” değerlendirmesinde bulundu.



“Terör ancak eğitimle biter“


“Eğitimdeki başarı, terörle mücadelede de en etkili yöntemdir. Bu yüzden eğitim, terör örgütlerinin her zaman hedefi olmuştur” diyen Yalçın, “Okulda olması gereken çocukları dağda görmek istemiyorsak eğitimde teşvik sistemine geçmek zorundayız. Terör ancak eğitimle biter. Terör biterse kalkınma olur. Genç işsizliği azalır. Gençliğin enerjisi refaha, kalkınmaya, bölgenin gelişmesine harcanmış olur. O hâlde, gelin, ucuz işçilikten farksız ücretli öğretmenlik ayıbına, aileleri bölen, öğretmenin zihnini ailevi sorunlarla meşgul eden, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlıklara fırsat veren sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verelim. Personel sisteminde bir devrim yapalım. İş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, çalışma barışı için, emekte performans, hizmette yüksek kalite için, bütün kamu sistemini kadrolu istihdamda birleştirelim, adaletsizlikleri bitirelim” ifadelerini kullandı.



“KPDK Kasım’da toplanmalı, çözüm masasına dönüşmelidir”


Kamu Personeli Danışma Kurulu’nun (KPDK) Kasım’da toplanması ve çözüm masasına dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, “KPDK Kasım ayında mutlaka toplansın. 5. Dönem Toplu Sözleşmede 20 milyonun iradesini, beklentisini boşa çıkaran Kamu İşveren Heyeti ve hakem kurulunun ürettiği stresi azaltmak, bir kısım beklentileri karşılamak, acil temel sorunları çözmek, toplu sözleşmenin hayal kırıklığını tamir etmek için KPDK, en önemli imkân ve fırsatların başında geliyor. Bu nedenle, Mart’ta toplanması gereken ama toplanmayan KPDK, Kasım’da mutlaka toplanmalı; biriken sorunlar, konuşulması gereken meseleler müzakereye açılmalı, sorunlarımız, itirazlarımız görülmeli, önerilerimiz dikkate alınmalı, beklentilerimiz karşılanmalıdır. KPDK’da 5. Dönem Toplu Sözleşmede oluşan hayal kırıklığını hafifletecek bir sonuç üretimine odaklanılmalıdır” dedi.



“Toplu sözleşme düzeni ve sendikal mevzuat değişmelidir”


KPDK’ya taşıyacakları en önemli meselenin, 4688sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun ürettiği sıkıntılar olduğunun altını çizen Ali Yalçın, “Yıllardır dikkat çektiğimiz ama bugüne kadar görülmek istenmeyen 4688 sayılı Kanun’la ilgili sorun, kaygı ve tespitlerimiz 5. Dönem Toplu Sözleşme’de bir kez daha doğrulanmış oldu. Tekrar gördük ve yaşadık ki 4688 sayılı Kanun düzeltilmedikçe hakça pazarlık mümkün değildir. Meclis’e de hükumete de buradan çağrıda bulunuyoruz. Gelin, toplu sözleşme kanununu da masasını da adil bir şekilde yeniden düzenleyelim; toplu pazarlık süresini uzatalım, işveren tarafının lehine olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu sistemini adil bir şekle sokalım, toplu sözleşme sisteminin eksik ve sıkıntılı taraflarını yeniden düzenleyelim, masadan yetkisizleri kaldıralım. Gelin, sendikal hayat üzerindeki yasakları kaldıralım; memursuz siyaset çarpıklığına, grevsiz toplu sözleşme adaletsizliğine son verelim. Buradan bir kez daha vurguluyorum. Grev hakkı toplu pazarlığın, siyaset hakkı vatandaşlığın temel bileşenidir. Bu nedenle, toplu pazarlığa grev hakkını, siyasete memur katkısını kazandırmalıyız” şeklinde sözlerini tamamladı.