Bu sözleşme Lût kavmi kokuyor

STK’lar, Türk aile yapısını bozarak cinsiyetsiz ve sapkın bir toplum oluşturmak isteyen “İstanbul Sözleşmesi”nin iptal edilmesi için çağrıda bulundu. Birçok Avrupa ülkesinin sorgusuz sualsiz çekildiği sözleşmenin, Müslüman Türk

SİYASET 7.08.2020 12:37:00 0
Bu sözleşme Lût kavmi kokuyor
Tarih: 01.01.0001 00:00

Türk aile yapısını bozmak ve cinsiyetsiz bir toplum oluşturmak için çabalayan, sapkın dernekleri koruyan “İstanbul Sözleşmesi”nin iptal edilmesi için çeşitli alanlarda yetkili olan birçok STK bir kez daha yetkililere çağrıda bulundu.

“İstanbul sözleşmesi aile huzurunu baltaladı”

Hükümetin artık uyarılara kulak kabartması gerektiğini söyleyen Diva-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz, “Bizim öteden var olan bir aile yapımız var. Bu aile yapımız birilerine benzeme, birilerine yaranmak uğruna çok bozulduğunu görüyoruz. Bugüne kadar yapılan bütün çağrılarda bu sözleşmenin hiçbir işe yaramadığı aleni olarak ifade edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi aile huzurunu baltaladı. Sapkın derneklerin önünü açtı. Erkeklerin evden uzaklaştırılmasına neden oldu. Bir aile bireyinin evden uzaklaştırılması refah bir hayatı sağlamaz. Genç beyinlere aile kavramının önemi anlatılmalı. Peygamber Efendimiz döneminde hiçbir sözleşme yoktu ancak refah bir aile yapısı vardı. Bu konuda batının bize verebileceği hiçbir şey yoktur. İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Bu sözleşme lut kavmi kokmaktadır”

İstanbul Sözleşmesinin ülkemize, inanç yapımıza ve aile yapımıza uygun olmadığını vurgulayan  Yeni Emekli Bir-Sen Genel Başkanı İsrafil Odabaş, “Bu sözleşme yüzde 99’u Müslüman olan bu toplumun yapısına uymuyor ve aile yapımızın tamamını tahrip ediyor. Ülke olarak bu sözleşmeden acilen çekilmeliyiz. Bu sözleşme Lut kavmi kokmaktadır. Eşcinselliği teşvik etmektedir. Gençlerimize yönelen ‘sapkın’ cinsiyet kültürü söyleminin üstün hale gelmesi bizleri kaygılandırıyor. İnsanların ezici bir çoğunluğu bu sözleşmeye karşı olduklarını açıkça sergilediler. Ancak ne gariptir ki, bazı derneklerin bu sözleşmeyi savunması anlaşılır gibi değildir. Baktığımız zaman bu sözleşmeden ‘Aile düzenini bozuyor’ gerekçesiyle çekilen birçok ülke var. İspanya, Polonya, gibi ülkeler çekilirken, benim ülkemin bu sözleşmede kalma ısrarını anlamak mümkün değil. Polonya Adalet Bakanı sözleşmeden çekilme gerekçesinde, ‘Eşcinselliği ve cinsiyet ayrımının kalkması istenmektedir. Bu kabul edilir gibi değildir’ diyerek sözleşmeyi reddediyor. Bizim toplumumuz ne eşcinselliği ne de Lut kavminin geri gelmesini istemiyor. Aile yapımızın bu sözleşme sebebiyle bozulmasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.

Herkes safını belli etsin!

Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Başkanı İlhan Ergincan da “LGBT, feminist derneklerin, ülkemizin ekmeğini yiyen bazı kurumsal firmaların, AK Parti içinde ki yeşil feministlerin, derneklerin ve birkaç siyasi partinin sözde kadına şiddete son veriyor aldatmacası ile Avrupa’nın fonları ile beslenen şer odaklarına hizmet etmektedirler. İstanbul Sözleşmesi kadına şiddete son veren sözleşme değildir. İstanbul Sözleşmesi her türlü ahlaksızlığa, lanetlenmiş kavmin torunlarının eğilimlerine ve Allah’ın ayetlerine karşı getirilen bir sözleşmedir. Herkes safını belli etsin. İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Bu projeye karşı sessiz kalmayacağız”

İstanbul Sözleşmesine ilişkin TÜRGEV Başkanı Fatmanur Altun, TÜRGEV’in resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada, “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olarak biz de giderek belirginleşen bu dayatmaya karşı net duruşumuzu ortaya koyuyoruz. Homoseksüellik ve türevlerinin propagandasının yapılması, bunları özendirici üslup kullanılması toplumumuzun ezelden beri güçlü şekilde karşı olduğu bir olgudur. Ailelerin neredeyse tamamı biyolojik cinsiyeti temel almakta, çocuklarını ‘kadın’ ve ‘erkek’ olarak yetiştirmeye özen göstermektedir. İnsanlığı tehdit eden, toplumların taşıyıcı unsuru olan aileyi yok ederek toplumsal çözülme ve çürümeyi hızlandıran, gençlerin ve çocukların anlam dünyalarını altüst ederek onları bedensel ve ruhsal olarak yaralayan bu olguyu bir norm olarak asla kabul etmeyeceğiz. Propagandasının yapılmasına sessiz kalmayacağız. Gençlerimizin ve çocuklarımızın önüne konan bu yöndeki modelleri ve teşvikleri hoş görmeyeceğiz. İnsanlığın faşist yöntemlerle baskı altına alınmasına, cinsiyetsiz, ailesiz, atomize insan üretme projesine karşı sesimizi yükselteceğiz” diye konuştu.