Bir şehir, bir kayyum, bir doktora

Ergün Yıldırım

SİYASET 27.03.2019 08:14:00 0
Bir şehir, bir kayyum, bir doktora
Tarih: 01.01.0001 00:00

Hafta sonumu Van’da geçirdim. Kadim dostum Kadir Canatan ile beraber adeta Van’ı keşfettik. Sevgili Doç. Dr. Suvat Parin de bize rehberlik etti. Akdamar Kilisesi bizi hafiften savrulan kar ve yağmurla karşıladı. Badem ağaçlarıyla sarılı bu kilise, Van gölünün ortasında bir adaya inşa edilmiş. Üzerinde insanı etkileyen figürler bir sanat harikası. Bu figürler, bütün insanlığı peygamberler üzerinden ve Hristiyanlıkla birleştirilerek bir anlatıya dönüştürmüş. Adaya savrulan yağmurlar altında çaylarımızı yudumlarken daha fazla beklemeden teknelerimize dönüyoruz. Karlı dağlar her tarafta bize selam veriyor. Akşam, Halit Yalçın bizi otelimizden alarak şehri dolaştırdı. Alışveriş merkezleri, lüks markalar, gençlerin yoğunluğu ve İranlı turistler etrafı şenlendiriyor. Halit, İranlılar ile Farsça konuşuyor. Bir şenlikle karşılaşıyoruz. Shooping Fuarı diyorlar. İnsanlar toplanmış, sahnede Türkçe, Farsça ve Kürtçe şarkılar söyleyen gençleri dinliyorlar.

Halit, bize Kürtçe divanları anlatıyor, edebiyatı konuşuyoruz. Siyaset oldukça kenarda kalıyor. Halit’in misafirperverliği edebiyatla ve çayla demleniyor. Mizahı da bunlara başka bir anlam katıyor. Gecenin geç saatlerinde Edremit ilçesinin tepesinde kız kalesine çıkarıyor bizi. Seyir tepesi harika bir yer. Van’ın gecenin ışıklarında parlayan havasını seyrediyorsunuz.

Pazar günü Van kalesini dolaşıyoruz. Yürüyerek çıkıyoruz tepesine. Van’ın içinde yaşadığı geçmiş, Suvat hocanın anlatımıyla önümüze düşüyor. Ermenilerin yıktığı ve yaktığı mahalle, Said-i Nursi’nin Horhor medresesi… Bir gün önce de Erek dağını göstermişti bize. Yine Said-i Nursi’nin adeta Ankara’daki gelişmelerin olumsuzluğundan kaçarak sığındığı bir dağ. Ne kadar sabır, cehd ve metanet vardı Nursi’nin hayatında. Van da ne kadar çok yaşanmışlarıyla bizi selamlıyordu. Kaleden önce başka bir tepeye çıkarak gezdiğimiz Van evlerinden birinin üstünde Tahir Paşa’yı görünce “Nursi’nin yanında kaldığı Tahir Paşa mı?” demiştim ve “evet” cevabını almıştım.

Çıktığımız bütün tepeler, dolaştığımız seyir yerleri ve gittiğimiz adada hep bizi büyük bir gölün varlığı çarptı. Van gölüne boşuna deniz dememişler. Hatta Kadir Canatan da “gerçekten bu denizmiş, ne kadar da büyük!” dedi bir ara. Planlamadığımız gezileri yaparken Edremit ilçesinin güzelliği bizi etkiledi. Kaymakam aynı zamanda bir kayyum. Demokrasi bilincimize hiç de hoş gelmeyen kayyum! Oysa Kaymakam Atıf Çiçek, bu ilçeye çok şey katmış. Kilometrelerce sahili büyük bir mücadele ve özveri ile güzelleştirmiş. Orada toplanan alkolikleri, uyuşturucu bağımlılarını ve derme çatma kulübeleri kaldırmış. Elbette buradan geçinen karanlık adamlar epey direnmişler. Arkasından burayı yeşillendirmiş, yürüme yolları ve bisiklet yolları yapmış. Piknik alanları açmış. Atıf bey, bunlarla da yetinmemiş. 15 tane Aile Destek Merkezi açmış. Burada çoğunlukla kadınlardan oluşan kişilere pastacılıktan Kur’an-ı Kerime kadar birçok program uyguluyor. Bunlara Adem Kursları adını vermiş. Kaymakam bey at çiftliği de yapmış. At sporunu destekleyen ve geliştiren çalışmalarda bulunmuş.

Kaymakam Atıf Çiçek oldukça heyecanlı, işine inanan ve başarılı adımlar atan genç bir bürokrat. Hatta demokrasi ve kayyumluk arasındaki çelişkileri de konuştuk. Türkiye’de siyasal katılımın çeşitli mikro iktidarlar (aşiret, lobi, büyük aile vs.) üzerinden gerçekleşmesi nedeniyle kamu hizmetlerinin yürüyememesinden şikayet etti haklı olarak. Hakikaten kayyumluk uygulaması Edremit belediyesi örneğinde oldukça başarılı.

Son günümüzü Van Üniversitesi sosyoloji bölümünde doktora jüriliğiyle geçirdik. Van’da 2002-2016 yılları arasında yaşanan boşanmaları araştıran bir tezin savunmasında yer aldık. Çok ilginç ve önemli bir çalışma. Araştırma 10 boşanmış kadın, 10 boşanmış erkek ve boşanmalara avukatlık yapan 10 kişi ile yapılan derinlikli mülakatlara dayanıyor. Elbette Aile Mahkemelerinin boşanmalarla ilgili dosyaları, Türkiye’de boşanma oranları ve Doğu Anadolu’da boşanma olgusu üzerinde de duruluyor. Araştırılan tarihsel aralıkta Van’da boşanma 400 kat civarında artış gösteriyor. Aşiret, göç, geleneksel yapıların sarsılması, kadının artan bireysel özgürlüğü gibi etkenler oldukça etkili. Şiddet en yüksek neden gözüküyor. Arkasından sadakatsizlik geliyor. Aslında Van örneğinde saptanan bu bulgular, Türkiye boşanma ortalamalarıyla ve nedenleriyle de büyük bir benzerlik taşıyor.

HDP’nin belediyelerdeki başarısızlıkları ve onların yerine atanan kayyumlar bize bir gerçeği hatırlatıyor. Demokraside siyasal katılım tek başına yeterli değil, belediyeler öncelikle hizmet üretmekle sorumludur. HDP’nin salt etnikçi siyasete dayalı belediyeciliği devam ettikçe siyasal katılım da anlamsızlaşacak, belediye hizmetleri de yetersiz kalacak. Merkez de müdahale etmek hakkına sahip olacak.

Yeni Şafak