‘Ara beni’...

Nedret Ersanel

SİYASET 19.05.2019 13:48:21 0
‘Ara beni’...
Tarih: 01.01.0001 00:00

‘Ara beni’...

‘Alman Şansölyesi Angela Merkel, İran konusunda Fransa, İngiltere ve Almanya’nın ABD’den farklı bir yaklaşımı olduğunu belirterek, bu olayda üç ülkenin Rusya ve Çin ile ortak menfaatlerinin bulunduğunu söyledi”... (‘Tensions over Iran show cracks in a time-tested alliance’ 15/05, AP.)

ABD-İran arasında savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği tartışmalarına kadar yükselmiş krizin ortasında kurulan bu cümlelere neredeyse körleşilmesi garip...

Kendi başına kiralık katil soğukluğunda ama yukarıdaki satırların üzerine okunduğunda iyice şaşırtıcı başka cümleler de mevcut...

Vladimir Putin: “Açıkça ifade etmem gerekirse İran’ın da ABD’nin ardından nükleer anlaşmadan çekilmesi nihai amaca uygun bir adım olmaz. Hata olduğunu düşünüyorum. Çünkü yarın herkes ilk önce ABD’nin anlaşmadan çekildiğini hatırlamaz, İran’ın çekilmesini konuşur, İran’ı suçlar. Biz elbette süreci yakından takip edeceğiz ancak Rusya’nın itfaiye ekibi olmadığı da bilinmeli. Biz her an her şeyi kurtarmaya yetişemeyiz”... (16/05.)

İlk satırlar doğru ve genel dış politika teşhisleriyse de, son satırlar Tahran’ı dımdızlak ortada bırakmak demek. Hatta Suriye ve kim bilir Irak’ta da kapının önüne koymak demek...

Berlin İran’ın yanında dururken Moskova’nın Tahran’ın karşısında durmasını hayatın cilveleri mi sayacağız?..

***

Bu “telefon numarası” meselesi de huylandıran cinsten... Biliyorsunuz, günlerdir gazetelerde-TV’lerde hep şu haber döndürülüyor; “Beyaz Saray, İranlı liderlerin doğrudan Trump’ı arayabilecekleri bir telefon numarasını aracılık eden İsviçreli yetkililere verdi”...

Bir an için ABD’nin savaş baltasını göstererek pazarlık masasına kendi şartları ile oturtmaya çalıştığı İran’ın geri adım attığını, ABD Başkanı’nı arayıp, “tamam, teslim” demeye karar verdiğini düşünelim...

Koskoca İran Dışişleri Bakanlığı, Washington’un telefon kodunu mu bulamayacak?!.

İran liderleri Trump’ı arayacak da, santral meşgule mi atacak?

Bu “doğrudan telefon”un anlamı ne?.. İki, “kim arayacak”, “kimin araması” isteniyor?..

***

‘Doğrudan telefon’un ilk anlamı Tahran dengelerindeki “oyun bozanların/ABD’nin işine gelmeyenlerin” dışarıda bırakılması. Devrim Muhafızları ve dini liderlik olarak tarif edebiliriz. Bu durumda Cumhurbaşkanı Ruhani’nin araması-doğal mevkidaş olarak da-isteniyor, bekleniyor.

ABD yönetimindeki bir kesitin de dışarıda bırakılması hesaplanıyor. Bunlar ilk akla gelen Oval Ofis’teki çok başlılığın tarafları değil. Yani ‘Bıyıklı Bolton’ değil. Clinton-Obama ekolünün Beyaz Saray, Dışişleri, CIA ve Pentagon’daki uzantıları/tortuları.

Peki ABD ne isteyecek; bir, Lübnan’dan çekil. Zaten İsrail bunu istiyor. İki, Yemen’den çekil. Suudi Arabistan istiyor. Üç, Irak’tan çekil. Zaten orası fena karışacak. Belki parçalanacak. Herkesin apar-topar ülkeden çıkarılması/kaçması ondan. Dört, nükleer anlaşmayı baştan konuşalım.

Peki, Tahran o telefon numarasını çevirir mi? ABD, Piton yılanının avını sararak boğması gibi ülkenin kemiklerini çatır çatır kırıyor. Direkt İran’ı vurmak veya işgal etmek gibi bir girişim olamaz ama-büyük felaket yaşar bölge. ABD de kırılır. Trump 2020 seçimlerini kaybeder-İran’ın belini doğrultması uzun zaman alacağı gibi muhtemelen rejim sallanır.

Artı, İran diplomasi müktesebatı bu türden pazarlıklara alışık. Yani arayabilir. Aramazsa ne oluru zaten yazdık.

***

Irak konusunda Türkiye’nin attığı adıma da işte bu zaviyeden bakmak gerekir. Hiç ortada yokken girişilen, gelişen ve sonuca varan askeri, istihbari, güvenlik anlaşmaları, Irak Başbakanı’nın Türkiye ziyaretinde yapılan açıklamalar, Ankara’nın durumu/geleni tam gördüğünü anlatıyor.

Irak Başbakanı: “Irak’ın maruz kalacağın herhangi bir tehdit ve tehlike aynı zamanda Türkiye’yi tehdit edecektir. Bizi etkileyen hususlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz”!..

Doğru adımdır ama muhakkak, bir daha yazıyorum, muhakkak geliştirilerek ve hızla devam gerekiyor!..

***

Bu konular, yani İran, Irak, Suriye, İsrail, Soçi’de-ne sembolizm ama! ‘Fişi çektik’ demektir-Pompeo-Putin arasında konuşuldu.

Pompeo: “ABD ve Rusya, kamuoyuna açıklayamayacağım Suriye ve diğer işbirliği alanları üzerinde görüştü»...

Bu “gizli anlaşma»dır!

Bu tıpkı Sykes-Picot gibi gizli anlaşmadır.

Ve...

28 Nisan 1919 tarihli Milletler Cemiyeti Antlaşması’nın dibaçesi ve 18. maddesinde ilk kez ortaya konan uluslararası anlaşmaların gizliliğinin yasaklanması şartına aykırıdır!..

Milletler Cemiyeti’ni kuran Misak’ın, bugünkü Birleşmiş Milletler’in ana sütunlarından biri, belki birincisidir! (BM Şartı’nda tekrar edilen yasak, 102. Madde.)

***

Sabahtan akşama kadar kamu yararı için kendilerine teslim edilmiş köşe ve tv programlarında, sosyal medya hesaplarında ilkeli dış politika karşısında ‘reel-politik’i kutsayıp vaftiz eden zevat ve Türk dış politikasını yönetmeye aday olanlara duyurulur.

“Efendim, kanun, nizam, ilke mi kaldı, kim takar, ABD bu, gücü olan konuşur” diyenlere sakın bakmayın. “Karanlık tarafa” geçmektir!..

Bugün güç karşısında anlamsızlaşmış, önemsizleşmiş gözüken bu ilkeleri ve savunanları küçümseyenler aynı güçler karşısında önünü ilikleyen eziklerdir.