28 Şubatçı Çetin Doğan Buyurdu: Hazır Ol Cenge Eğer İstersen Sulh-ü Salah

28 Şubatçı Çetin Doğan: 31 Mart seçimlerinde aydınlık yarınlara ilişkin ülkemizde yeşeren umudun 23 Haziran’da İstanbul’da filizlenerek boy atması laik demokratik cumhuriyete inananların, "Mustafa Kemal’in Askerlerinin" boyn

SİYASET 16.05.2019 12:09:34 0
28 Şubatçı Çetin Doğan Buyurdu: Hazır Ol Cenge Eğer İstersen Sulh-ü Salah
Tarih: 01.01.0001 00:00

28 Şubat darbesinin aktörlerinden eski Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Odatv sitesinde yazdığı makalede 23 Haziran İBB seçimlerine bakışını ve klasik Kemalist general tavrıyla “seçimleri kazanmasak ha!” diyerek aba altında sopa gösteriyor:

Çetin Doğan’ın Odatv’deki makalesi:

Meşrutiyetin ilanından günümüze kadar geçen sürede 31 Mart 2019 yerel seçimleri kadar hiçbir seçim, öncesi ve sonrasında yaşanan hukuksuzluk, trajikomik ve keyfi uygulamaya sahne olmamıştır. Geçtiğimiz mahalli seçimlerin bütün bu yönleri kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmiş, ayrıntılı olarak yetkin hukukçular ve siyasiler tarafından irdelenmiştir. Bu nedenle sözün bittiği yerde bu makalede amacımız, aydınlık yarınlara ilişkin umudu yeşertmeğe yönelik tespitlerde bulunmak; satırbaşları ile bazı hatırlatmalar yapmaktır.

Tarihi süreçte varoluş diyalektiği, kaçınılmaz son ve yeni sentezlerin ortaya çıkmasından ibarettir. Toplumların aydınlığa doğru yürüyüşlerinde değişime direnme ve çelme takma çabası düzenden nasiplenen iktidar sahipleri ve etrafında kümeleşen çıkar gruplarından gelir. Direnişin nitelik ve niceliği toplumsal değişim sürecini şekillendirir. Sancılı bir değişimde nafile direnişçilerin ödedikleri bedel her zaman ağır olmuştur. 

MAHALLİ SEÇİMLER VE CUMHURİYETİN RESTORASYONU

Türk Ulusunun yaşama, var olma içgüdüsü doğurgandır, yaratıcıdır. Yüzyıl önce ulusumuz "ateşle imtihanında" kendisini esaretten ve ortaçağ karanlığından, yeni bir toplumsal yapı üzerinde esenliğe çıkaran atası Mustafa Kemal’i ve kadrosunu bağrından çıkarmıştır. Yüzyıl sonra ulusumuzu aydınlıktan ortaçağ karanlığına savurucu rüzgarlar hızını arttırmış, kendi birlik ve dirliği yaşamsal tehlikeye sürüklenmiştir. Bu dönemde yeni lider ve kadroların zuhuru ile toplumumuzda bir restorasyon döneminin başlatılması kaçınılmaz hale gelmiştir. 

Bu bağlamda 31 Mart mahalli seçimler, iktidar sahiplerinin "Beka" söylemi ile normal bir mahalli seçim olma çerçevesinden çıkarılmış, iktidarın ve yeni anayasal düzeninin halk oylamasına dönüşmüştür. Bu suretle ulusumuzun yaşam savaşında onun beklentilerini ve de çağın gereksimlerini karşılayacak yeni lider ve kadroların varlığı ortaya çıkmıştır. Görünen o ki, ortaya çıkan kadrolar içerisinde Sayın Ekrem İmamoğlu ve etrafında kenetlenen kadro öne çıkmış, kendisini güler yüzü ve söylemleri ile sadece İstanbul halkı değil, bütün ulusumuz sevmiş, bağrına basmıştır.

Bu sonucun alınmasında tutum, davranış ve söylemleri ile iktidar ve liderinin payının çok büyük olduğu da gerçektir. Yüzyıl önce Atamızın Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için Samsun'a çıktıktan sonra 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza yolunda silah arkadaşlarıyla söylediği “Dağbaşını Duman Almış” marşı, aynı coşku ve inançla “Her şey güzel olacak!” söylemi ile bütünleşmiştir. Sosyolojik olarak toplumsal silkelenme ve diriliş her zaman iktidar sahiplerinin gaflet ve delaletinden kaynaklanır. Resmi devlet kapılarından T.C. kısaltmasının silinmesi, devletimizin kuruluş felsefesinden kesin sapışın simgesi olmuştur. Bu sapış çağdaşlaşma ülküsünden ve de hukuk devleti olma niteliğinden sapmayı da beraberinde getirmiştir.

Hak, hukuk, adalet ve özgürlük arayış ve söylemlerinin kökeninde "ekonomi"boyutunun bulunduğu kuşkusuzdur. Tüketim ve ranta dayalı, üretimi ve emeği dışlayan ekonomik düzenin toplumu sürüklediği yoksullaşma, değişimin en önemli iç dinamiğini oluşturmuştur. Bu arada iktidarın taşoronluğuna, eşbaşkanlığına soyunduğu sözde "Ilımlı İslami Projenin" emperyal güçlerin raflarından kaldırılması da dış dinamiklerin tutucu frenini zayıflatmıştır. Zaman, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefine geri dönüş için kapsamlı bir restorasyonun başlatılma zamanıdır. Bu bağlamda yerel seçimlerin ardından bir kısım kamu kuruluşlarının kapılarına yeniden T.C.'nin yer almasının toplumda yarattığı kıvanç, değişim özleminin simgesi olarak okunmalıdır.

Yukarıda sözkonusu ettiğimiz Gençlık Marşı'nın güftesini Atatürk’ümüzle ayni doğumlu hemşerisi Ali Ulvi Elöve, "Her şey güzel olacak!" sloganının sahibinin de Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği 15 yaşında adam olmuş Berkay adlı genç olduğunu not edelim.

MAHALLİ SEÇİMLERDE SOSYAL VE EKONOMİK GÜÇ KAYMASI

31 Mart 2019 mahalli seçimleri, ülkemizde iktidarın sosyal ve ekonomik zemininde inkâr edilemeyecek ciddi kayıp ve kayışların varlığını göstermiştir. Seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını Sayın İmamoğlu’nun kazanmasını Cumhur cephesinin içine sindiremeyiş nedeni, iktidar ve yandaşlarının beslendiği en önemli finansman kaynağını kaybetmenin yarattığı sarsıntıdır. Bu bağlamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2018 yılı konsolide (şirketleri ile birleştirilmiş) bütçesinin 42 milyar 600 milyon olduğunu belirtelim. Bu rakamın 16 milyar 113 milyonunun yatırıma ayrılmış olması yandaşlara servis edilen pastanın büyüklüğü konusunda yeterince açıklayıcıdır. İstanbul bütçesi mevcut haliyle 18 bakanlığın bütçesinin toplamından fazladır. Bu arada MSB bütçesinin 40 milyar 402 milyon 239 milyon lira olduğunu belirtelim. Diğer taraftan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2017 yılı itibariyle yayınladığı istatistik bilgilerinden Türkiye’nin gayri Safi Milli Hasılasının (GSMH) yüzde 31,2’si İstanbul’da üretilmektedir.

İktidarın ülke çapında sosyal ve ekonomik zemin kaybını 2014 ve 2019 mahalli seçimlerinin mukayesesi çarpıcı olarak ortaya koymaktadır. 2014 mahalli seçim sonucunda AKP’nin kazandığı illerin GSMH içerisindeki payı yüzde 70 iken bugün bu pay yüzde 30,1’e inmiş bulunmaktadır. İlk altı büyükşehir belediyesinin beşini kazanan CHP’ni yönettiği illerin toplam GSMH içerisindeki payı ise yüzde 62,76’dır.

HAZIR OL CENGE EĞER İSTERSEN SULH-Ü SALAH

Sayın İmamoğlu’nun uğradığı mağduriyete rağmen 23 Haziran’da yenilenecek seçimlere giderken toplumda kutuplaştırıcı söylemlerden kaçınması, seçim kampanyasında güler yüzle barış ve kardeşliği öne çıkarmaya devam etmesi elbette övgüye değer bir tutumdur. Bu konuda özen gösterilmesi gereken husus ülkemizin kaderiyle doğrudan bağlantılı bir seçimin ‘karnaval’ olarak algılanmamasıdır. Karnaval ancak seçim zaferinden sonra düşünülebilir. Cumhur İttifakı İstanbul’da seçim kaybının kendi içinde ve yandaşlarında domino etkisi yaratacağının bilincinde olarak, kaybın önlenmesi için her çareye başvuracağı kehanet değildir. Bu nedenle II. Mahmut’un Hekimbaşısı Abdülhak Efendi’nin yukarıdaki sözlerini anımsatmak istedim. Evet "Her Şey Güzel Olacak" inancımızdan bir şey kaybetmeden, kurulacak bütün kumpaslara karşı çok geniş kapsamlı bir hazırlık yapılması gerektiği açıktır. 31 Mart seçimlerinde aydınlık yarınlara ilişkin ülkemizde yeşeren umudun 23 Haziran’da İstanbul’da filizlenerek boy atması laik demokratik cumhuriyete inananların, "Mustafa Kemal’in Askerlerinin" boynun borcudur.