23 Haziran seçimlerine yönelik çarpıcı tespit! ‘AK Parti kendi içinden vuruldu’

23 Haziran seçim sonuçları ile Cumhur İttifakı’nın seçim kampanyasını yeniakit.com.tr’ye değerlendiren AK Parti eski İstanbul Milletvekili ve Gazeteci Yazar Mehmet Metiner, gündeme bomba gibi düşecek açıklamalarda bulundu. Metiner, “

SİYASET 2.07.2019 11:38:33 0
23 Haziran seçimlerine yönelik çarpıcı tespit! ‘AK Parti kendi içinden vuruldu’
Tarih: 01.01.0001 00:00

Eski Milletvekili ve Gazeteci Yazar Mehmet Metiner, yeniakit.com.tr’nin sorularını cevapladı. Metiner, 23 Haziran seçim sonuçlarının iyi değerlendirilmeden atılacak her adımın Ak Parti’yi kötüye götüreceğini belirterek, sandıkta verilen mesajların doğru okunması gerektiğine işaret etti.

“CHP adayının açık ara farkla kazanması bütünüyle konjonktürel”
CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun 800 binden fazla oy farkıyla İstanbul’u kazanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Bu CHP’nin bir başarısı değil. CHP adayı ile CHP’nin kendisini birbirinden ayırmak lazım. CHP’nin adayı CHP’yi CHP yapan ideoloji ve siyasetin dışında biri. Seçim kampanyasında da CHP’nin o bildik söyleminin bir tekini savunmadı. CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu seçim çalışmalarında görünmedi. CHP’nin ateist sosyalist il başkanı hiç meydanlarda görünmedi. İlginç ve şaşırtıcı olan CHP’nin adayı hem genel başkanının hem de il başkanının kendisine kaybettireceğine inanmış olmalı ki onlarla hiç görünmedi desek yeridir. O yüzden ‘CHP kazandı!’ demek yanlış bir değerlendirme olur. CHP adayının açık ara farkla kazanması bütünüyle konjonktürel"

“Bu kadar açık ara farkla kazanması benim de beklediğim bir husus değildi”
İstanbul’da böyle bir sonuç bekliyor muydunuz?

"Görünen o ki sadece içerideki Erdoğanfobikler değil dışarıdaki bilumum Erdoğan düşmanları da seferber oldu. Var güçleriyle imkanlarını devreye soktular. Algı operasyonunda başarılı oldular. YSK kararı üzerinden oluşturdukları algı seçimin kaderini değiştirdi. Bu kadar açık ara farkla kazanması benim de beklediğim bir husus değildi."

“İçimizdeki AKP’liler 23 Haziran’da oy verdi”
31 Mart’ta AK Parti’nin açık ara oy farkıyla kazandığı bazı ilçelerdeki sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz? 31 Mart’ta AK Parti’ye oy veren seçmen 23 Haziran’da CHP’nin adayına mı oy verdi?

"CHP adayına AK Partililer oy vermedi. Ama içimizdeki AKP’liler oy verdiler. AK Parti’ye oy veren sosyolojide ciddi bir kayma yaşandı. AK Partili seçmenler Suriyeliler meselesinden tutunuz da ekonomik sebeplere, teşkilat mensuplarımızın ve siyasi aktörlerimizin ihmalkarlığından ve ilgisizliğinden tutunuz da kibir budalaları gibi dolaşmalarına varıncaya değin bir dizi faktörden dolayı AK Partimize bir tür uyarıda bulunmak amacıyla CHP adayına yöneldiler. Tabii CHP adayının şehir aidiyeti de AK Partili seçmenlerin tercih değiştirmesinde rol oynadı denebilir. Bu seçimde ilk defa bölgesel milliyetçiliği aşan benim mikrobik milliyetçilik diye tanımladığım şehir milliyetçiliği belirleyici oldu."

“Eski vekil AKP’liler CHP adayına oy verdiler”
 “İçimizdeki AKP’liler” demekle neyi kastediyorsunuz tam olarak?

"Mesela Davutoğlu taraftarları. Davutoğlu medyasını izleyenler ne dediğimi anlarlar. Mesela eski Cumhurbaşkanımız Gül’ün sandık başında oy kullanırken ‘Her şey güzel olacak!’ dileğinde bulunarak verdiği mesajın anlamı açık değil mi? Lafın tamamı akıllıya denmez. Bugün Erdoğan’ın seçim kaybından kim AK Parti sosyolojisi üzerinden yeni bir siyasi ikbal arayışı içine girmişse onların cümlesi CHP adayına oy verdi. Hatta daha ilerisini söyleyeyim: Sahada AK Parti adına çalıştığını ne olur ne olmaz diyerek zahiren gösterme gereği duyan kimi eski vekil AKP’liler dahi kanaatim o ki CHP adayına oy verdiler."

“AK Parti kendi içinden vuruldu”
Gül ve Davutoğlu’nun partiye ihanet ettiği yönündeki eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Bugün Gül-Babacan ve Davutoğlu etrafında bulunanlar veya onların çalışmalarına iştirak edenler, seçim yenilgisinden sonra onlara selam çakıp destek sunanlar her kimse onları kastediyorum. Onlardan kimileri zahiren sanki Reis’in yanındaymışlar algısı oluşturmak için oraya buraya giderek çalıştıklarını göstermeye çalıştılar biliyorum. AK Parti kazansaydı Reisçilik taslayıp kalacaklardı. AK Parti kaybedince eleştirel davrandıkları yetmiyormuş gibi birden bire Gül veya Davutoğlu cenahına yönelmeye başladılar. AK Parti kendi içinden vuruldu. Sadece İstanbul’da değil Ankara vb pek çok kaybettiğimiz yerlerde..."

“15 Temmuz’da asker üniforması içinde başamadıklarını siyaset yoluyla başardılar”
 ‘Kazananlar ve kaybedenler’ olarak değerlendirdiğinizde 23 Haziran’ı nasıl okumak gerekiyor peki?

"Sandıkta kaybeden biz olduk. Kazananlar ise Erdoğan’ın şahsında bu ülkeye düşmanlık edenler oldu. 15 Temmuz’da asker üniforması içinde başaramadıklarını siyaset yoluyla şimdilik başardılar. Bu seçim sonucundan kim sevinç duyuyorsa onlar şimdilik kaydıyla kazandılar. PKK ve FETÖ pek bir sevinçli. Asıl üzücü olan PKK ve FETÖ terör örgütlerinin aleni bir biçimde desteklediği CHP adayına subayların yaşadığı askeri lojmanlardan da yüksek oranda oy çıkmış olmasıdır. Bu da Erdoğan nefretinin hala ordu içinde güçlü olduğunu ve kim ne derse desin darbe tehdidinin hala bir olgu olarak varlığını sürdürdüğünü gösteren üzücü bir durumdur. Kimse yanlış anlamasın. Dediğim net: Subayların siyasi tercihinin farklı olmasına zinhar itirazım yok. Bu demokrasinin bir gereğidir. Lakin PKK ve FETÖ destekli bir adaya eğer subaylar oy veriyorsa bu siyasi tercihin ötesinde bir mesajdır. Erdoğan nefreti o subaylara bunu yaptırıyorsa yarın konjonktür değiştiğinde veya şartlar olgunlaştırıldığında o subayların darbeye tevessül etmeyeceğini kim söyleyebilir?"

“Kendimize çeki düzen verip samimiyetle yola devam edilmeli”
Bundan sonraki süreçte nasıl yola devam edilmeli?

"Tüm olumsuzluklara rağmen aldığımız 45’lik oran aslında ne kadar güçlü olduğumuzu, kaybetmiş olsak bile milletin talepleri doğrultusunda kendimize çeki düzen verip yeniden samimiyetle milletimize yöneldiğimizde asıl bundan sonra da kazananın biz olacağımızı gösteriyor."

“Kim bu aklı verdiyse, kimin aklıyla hareket edildiyse yanlış yapıldı”
"Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mektubunun bir akademisyen aracılığıyla duyurulmasının ve arananlar listesinde bulunan terörist kardeşi Osman Öcalan’ın TRT Kürdi’ye çıkarılmasının MHP seçmenlerinin CHP adayına yönelme olduğu iddiasına ne dersiniz?"

"Bence her ikisi de seçimden önce siyaseten yanlıştı. Kim bu aklı verdiyse veya kimin aklıyla hareket edildiyse yanlış yapıldı. Bakınız seçim öncesi yanlıştı diyorum. Seçim olmamış olsa Öcalan üzerinden ABD güdümündeki PKK/HDP içine yapılacak hamleleri stratejik açıdan da taktiksel açıdan da doğru bulurum. Lakin İstanbul’da HDP’ye oy veren Kürt seçmenlerin oyları için ‘Öcalan’dan medet umuldu!’ algısını oluşturacak yaklaşımlardan kaçınılması gerekirdi. Öcalan’ın kardeşinin de bu çerçevede TRT’ye çıkartılmasını asla doğru bulmadım."

“MHP’nin İstanbul’da samimiyetle çalıştığına tanıklık ettim”
Cumhur İttifakı’nın ortağı konumunda olan MHP’nin İstanbul’da yaptığı çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

"MHP’nin İstanbul’da samimiyetle çalıştığına sahada tanıklık etmiş biriyim. MHP Yönetimi Öcalan’ın mektubu ile Osman Öcalan’ın TRT Kürdi’ye çıkarılma olgusu karşısında başka zaman olsaydı kıyamet kopartırdı lakin seçimi son anda aleyhte sabote eden parti konumuna düşmemek için tolere etti. Ama aynı şeyi seçmenleri için söyleyebilecek durumda değilim. Bence de MHP üzerinden AK Parti adayına gidecek oylar tepki oyları olarak CHP adayına döndü."

“Binali Bey’in Diyarbakır gezisi siyaseten yanlıştı”
Sayın Binali Yıldırım’ın Diyarbakır gezisi ve orada yaptığı konuşma da bu çerçevede MHP tabanında sıkıntı oluşturduğu iddiasını nasıl yorumlarsınız?

"Bence Binali Bey’in Diyarbakır gezisi de siyaseten yanlıştı. Konjonktürel olarak yanlıştı. Kim o aklı kendisine verdi bilmiyorum ama yapılan yanlıştı. Sanırım MHP’li seçmen kardeşlerimizin kırılganlığı orada başladı. Öcalan kardeşlerin tedavüle sokulmasıyla başka bir mecraya taşındı. O andan sonra MHP yönetiminin bence telkinleri kar etmedi."

“Mehmet Metiner, bu eleştirileri seçim öncesi değil de neden bugün gündeme getiriyor?” eleştirisi gelebilir. Ne dersiniz?

"Bu düşüncelerimi seçim kaybı görüldükten sonra yaptığımı düşünenler haksızlık ederler. Bunu duyar duymaz “eyvah!” dedim. Eleştirel kaygılarımı da kendi aramızda yaptım. Lakin bir partili olarak bunu kamuoyu karşısında yapmam partime zarar verirdi. Sanki Trabzon’un karşısına Diyarbakır dikilmek isteniyormuş algısı oluşturuldu. Trabzonlular CHP adayına yazıldı. HDP’li seçmen Kürtler de Öcalan’a rağmen CHP adayından vazgeçmedi. Sonuçta kaybeden biz olduk."

“Süleyman SoyluBinali Yıldırım’ın söylemi inandırıcılık sorunu oluşturdu”
Sayın Süleyman Soylu ile Binali Yıldırım’ın söylemlerin çeliştiği yönündeki değerlendirmeyi nasıl yorumluyorsunuz?

"Bir yanda İçişleri Bakanının söylemi, öbür yanda Binali beyin söylemi... Haliyle bir inandırıcılık sorunu oluşturdu. HDP kendi Kürtlerini ‘Kandırmaca siyaseti’ çerçevesinde bloke etti. HDP’li Kürtler zaten ziyadesiyle politik. Onlar da seçim öncesinde Binali beyin söylemini kandırmacaya yönelik olarak değerlendirdi. Öteki tarafın da tepkisini çekince olan oldu. Sonuçta kaybeden biz olduk. Hiç kimseye yaranamayan ve hiç kimseyi bu konuda ikna edemeyen konuma düşürdük partimizi durduk yere. Oysa kendi özgün dilimize ve misyonumuza uygun ilkesel politikalar belirleyebilirdik. Bu konuda aklına danışılanlar oldu mu bilmiyorum. Lakin danışıldı ise sanırım o birileri ‘Binali Bey’e bunları ben söylettim. Duyarlılığımı görün de kıymetimi bilin!’ bireyselliğine yaşlanmış olabilirler diye düşünüyorum. Kürt mahallesine şahsi gücünü ve etkisini bu şekilde Binali bey üzerinden gösterme duygusuyla da pekala yapılmış olabilir bu diye düşünüyorum. Bu tür siyasi aktörlerin varlığı da bence ayrıca tartışılması gereken bir sorundur."