Şakir Gürbüz;

Van’da kısa bir süre önce kekeme ve konuşma bozuklukları olan bireyler için Ritm Konuşma Merkezi açıldı. Merkezin Van Şubesi Temsilcisi Şakir Gürbüz, Van'da yaklaşık olarak 20 insandan birinde kekeme problemi tespit ettiklerini, bu

SANAT 17.04.2019 11:53:48 0
Şakir Gürbüz;
Tarih: 01.01.0001 00:00

Türkiye genelinde 21 şubesi olan merkezin bir şubesi de Van’da açıldı. Van ve çevre il ve ilçelere hizmet vermeye başladıyan merkezin amacı; yaş sınırı olmadan kendilerine başvuran herkese güzel konuşma ve kekeme sorunlarına çözüm ortağı olmak şeklinde açıklandı.

Konuyla ilgili görüştüğümüz Ritm Konuşma Merkezi Van Şube Temsilcisi Şakir Gürbüz; “Bizim yaş aralığımız 6 ila 60 yaş arasıdır. Kekeme bireylerin ortak problemi nefestir, düzenlediğimiz programla nefeslerini düzenliyoruz” dedi.  
Merkezin Van yetkilisi Şakir Gürbüz; “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. Daha sonra açıktan 4 yıllık Sosyal Hizmetler Bölümünü bitirdim. Ritm konuşma merkezi Türkiye genelinde 21 şubesi olan bir şubesi de Azerbaycan’da olan bir merkezdir ve kurucusu Abdulhalim Hancı’dır. Abdulhalim Hancı bu işi anlatırken kekeme bireylerin aslında çok şey söylemek istediklerini ve söyleyemedikleri için bu problemi yaşadıklarını söyler. Doğu Anadolu'da sadece Van’da bulunuyor bu merkez. Ritm konuşma merkezinde uygulanan metod tamamen patenti bize ait olan, marka tescili bize ait olan bilgisayar destekli Ritm konuşma programı var. Biz öğrencimizi alırken önce bilgisayar programından geçiriyoruz, bilgisayar programından geçirdikten sonra öğrencinin nefes egzersizlerini alıyoruz, nefes egzersizlerinden sonra da sunuma alıp topluma kazandırma gayesi ile eğitiyoruz. Bizim yaş aralığımız 6 ila 60 yaş arasıdır, kekeme bireylerin ortak problemi nefestir, düzenlediğimiz programla nefeslerini düzenliyoruz” ifadelerini kullandı.

“20 İNSANDAN 1’İNDE KEKEMELİK VAR”  

Van’da konuşma merkezi açmalarındaki sebebi de açıklayan Gürbüz, şunları söyledi; “Ben sosyal hizmetleri okurken Van Sevgi Evlerinde staj yaptım. Staja giderken böyle insanlarla karşılaştım, okurken de bölümümde bu tür problemli bireylerin vakalarını okumuştum. Çok büyük problemler yaşadıklarını, kendilerini ifade edemediklerini, söylemek istedikleri bir çok şeyin olduğunu, aslında bunları ifade edemediklerini fark edince ne yapılabilir diye araştırdım. Türkiye’deki çalışmalar, rehabilitasyon kısmıyla ve tıbbi olarak her alanda araştırınca bu insanlar için ciddi bir boşluk olduğunu fark ettim. Ben bu işin eğitimlerine giderken, İstanbul’daki şubemiz bize Van’da çok öğrenciden telefon geliyor, ya da Antalya’daki şubemiz bize Van’dan çok telefon geliyor, hatta Hakkâri’den, Iğdır’dan aşırı bir şekilde insanlar arıyorlar ve ekonomik olarak zorlandıkları için buralara gelemiyorlar denildi. Ben de onlara teklifimi sundum, dilerseniz temsilciniz olarak Van’da şubenizi açabiliriz dedim. Böylece şubemizi açtık, daha sonra şunu fark ettik; Van’da yaklaşık 20 insandan 1’inde kekemelik var. Özellikle depremden sonra bu oranın ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz. Yapılan araştırmalara da baktığımızda aile bana bireyin problemini söylemeden ben niçin böyle olduğunu söylüyorum zaten. Çünkü kekeme olan bireyler normal şekilde bizler gibi konuşurlar, yüzde 80’i yaşadığı bir travma sonucu yani yaşadığı bir korku temellidir 4 veya 5 yaşından sonra ortaya çıkar. Yüzde 1-2’lik kısmı geçici oluyor ama yüzde 98’i kalıcı oluyor. Ve bu kalıcı olanların iyileşmesinin tek yöntemi eğitimdir ve biz bu bireyleri eğitim programlarından geçirerek konuşmalarınnı normale dönmesine yardımcı oluyoruz.”

“DİYAFRAM NEFESİ, KONUŞABİLMENİN EN ÖNEMLİ AYAĞIDIR”   

Tedavi esnasında tıbbi herhangi bir ilaç kullanma yöntemine başvurmadıklarını anlatan Gürbüz şöyle devam etti; “ Biz kekeme olan bireylere tıbbi herhangi bir şey kullanmıyoruz çünkü yapılan yurt içi ve yurt dışı araştırmalarda kekemeliğin ilaçla düzelmesi yönünde bir sonucun olmadığı fark edilmiştir. Psikiyatri ilaçlarını kullananlar vardır, bana öyle bir öğrenci de gelmişti ama o psikiyatri ilacı çocuğu kısa dönemli sadece rahatlatıyor, rahat olduğu için çocuk konuşabiliyor ve ilacın etkisi geçince tekrar sil baştan alıyor. Biz şöyle yapıyoruz; bireyi ilaçla değil, cerrahi herhangi bir müdahale ile değil, fiziksel hiç bir müdahale olmadan bireyi bilgisayar destekli programda 14 gün boyunca nefes alıp vermeyi düzene sokuyoruz. Diyafram nefesi, konuşabilmenin en önemli ayağıdır, rahatça kendini ifade edebilmek için diyafram nefesini alması lazım ama bu bireyler diyafram nefesi alamıyorlar. 4’üncü günden itibaren nefesle birlikte çalışıyoruz, tabiki nefes olayına girdikten sonra aynı zamanda bizim sunum dediğimiz, bireyi bir çok insanın olduğu bir ortamda konuşturuyoruz. Neden peki? Çünkü bize gelen kekeme bireylerin çoğunluğu "biz heyecanlanınca ya da çok stres altında olunca oluyor" diyor. İşte biz bireylere bu her iki durumda nasıl yapmaları gerektiğini anlatıyoruz.”

“İLK 45 GÜN TEMEL EĞİTİM”

Tedavi süreleri hakkında da bilgi veren Gürbüz; “Kekeme olan bireye verdiğimiz eğitimler sonrası aile ilk 14 günden sonra bireydeki değişimi fark ediyor. Ciddi anlamda bireyde bir rahatlama oluyor. 14 günden sonra ilk 45 gün bizim temel eğitimimiz oluyor. 45’inci günden sonra 3’üncü aya, gerekirse 6’ıncı aya kadar kursumuza gelebilirler. Örneğin eğitimi biten bir öğrencimiz var, düzelmiş, hafta sonu kursu olmasına rağmen "hocam ben kursa gitmiyorum, buraya gelmek istiyorum" diyor. Çünkü kendisini ifade etmeye başlıyor. Bizi diğer canlılardan en net ve somut olarak ayıran özellik konuşabilme yeteneğidir. Birey eğer bunu yapamıyorsa psiko sosyal olarak çok ciddi şekilde etkileniyor. Yani süreç ilk 45 gün temel eğitim, ondan sonra 3 ve 6’ınca aya kadar gelebilirler. Bizi Hakkâri, Yüksekova, Erciş, Iğdır, Ağrı, Patnos’tan arayan insanların sayısı oldukça fazla. Ama bizim eğitim olarak süreklilik gerektiren bir kısım olduğu için farklı bölgelerden gelmek isteyen insanlar imkân olarak gelemiyorlar. İmkânı olan gelebiliyor ama yoğun bir talep var. Ben şuna bağlıyorum; bölgede tek olmamız ciddi bir avantaj ama insanların yaşadığı ekonomik problemler bize ulaşmalarında sorun oluyor maalesef. Bize başvuranların yüzde 95’i kesin olumlu sonuç elde etmiştir diyebilirim.” şeklinde konuştu.
Özel Haber: M. Selim Kurt

Şakir Gürbüz;

Kaynak: (Prestij Haber Merkezi) - Prestij Haber Merkezi