Klinik Psikolog Merve Koyuncu , panik atak rahatsızlığı bulunanlara önemli uyarılarda bulundu. "Son günlerde koronavirüsle ilgili yaşanılan süreç 'Panik Atak' ya da 'Panik Bozukluğu' olan kişileri olumsuz bir şekilde etkiliyor.” diyen Koyuncu, panik atak hastalarının yaşanılan süreçten etkilenme sebebini şöyle anlattı:
"Koronavirüsün gözle görülemeyen bir tehlike olması ve dolayısıyla kişileri sürekli kuşku, korku içinde bırakması, bulaşıcı olması, kimden bulaşacağının belli olmaması sebebi ile yaşadığımız çevreyi güvensiz hale getirmesi ve can kayıplarına sebep olması bireylerdeki kaygıyı tetikleyerek kişide aşırı strese sebep olabiliyor. Artan ve sürekli devam eden bu olumsuz duygular da panik atakları tetikliyor. Bu durum var olan panik atakların sıklaşmasına ya da ilk defa atak geçirilmesine sebep olabilir."
'Panik atağın belirtileri koronavirüsün belirtileriyle karıştırılıyor'
Panik atak hastalığının belirtilerine dikkat çeken Koyuncu,"Panik atakta baş gösteren aniden nefes alamama hissi, kalpte sıkışma ile ağrı, mide bulantısı ve ishal kişilerde ‘virüs bana bulaştı’ korkusu yaşatıyor. Atak geçiren kişiler panikle, tedbirsiz bir şekilde hastaneye başvurabiliyorlar ve aslında kendilerini çok daha büyük bir tehlikenin içinde buluyorlar. Belirtiler isim olarak benzerlik gösterse de yaşanma şekli birbirlerinden oldukça farklı. Panik atak belirtileri ortalama olarak 30 dakika içinde azalır ve kişi normale dönmeye başlar. Nefes alamama hissi aniden ve yoğun bir duyguyla ortaya çıkar. Duygular ve nefes alışveriş yönetilmeye başlandığında atak rahatlar ve kişiler normal oksijen alımı biçimlerine dönerler. Koronavirüs taşıyan hastalarda ise sürecin bu şekilde deneyimlenmediğini biliyoruz." şeklinde konuştu.
Klinik Psikolog Merve Koyuncu, panik atak hastalığı olan kişilere şu uyarılarda bulundu:
'Ataklarınızı tanıyın'
"Panik atağınız varsa bu atakların sizde nelere sebep olduğunu, bedeninizde ne gibi etkiler oluşturduğunu tanıyın. Hangi duygu ve durumların sizde atakları tetiklediğini bulmaya çalışın. Bazı panik bozukluklarda yoğun bir klostrofobi eşlik eder. Basit bir anlatımla buna kapalı ve dar alanda kısıtlanma korkusu diyebiliriz. Sosyal izolasyon sürecinde aşırı hareketsiz kalmak, sürekli ekran başında haber izlemek kişilerin gerçeklik algısını bozabilir. Evlerini olduğundan daha küçük, çıkışı olmayan bir yer gibi algılamaya başlayabilirler ve bedenleri tıpkı asansörde, arabada kaldıklarındaki gibi yoğun korku tepkilerinin oluşmasına sebep olabilir. Klostrofobinin yönetilememesi de genelde panik atakla sonuçlanır."
'Bedeninizle işbirliği yapın'
"Bedeninize ‘güvendeyiz, etrafımızda bol oksijen var ve bunu rahatlıkla almaya vermeye hazırız’ demek atakları rahatlatır. Nefesinize odaklanın, bir kese kağıdının içine düzenli bir şekilde nefes alıp verin. Bunun geçici bir durum olduğunu kendinize hatırlatın. Kontrol hissini tekrardan elinize alın. Yönettiğiniz her atakta kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. Böyle anlarda ziyaret etmek için zihninizin içinde güvenli bir yer oluşturun. Hoş, rahat ve ferah duygular hissettiğiniz, sağlıklı ve güvende olduğunuz hayali bir mekan ya da gerçek bir anıdan yola çıkarak güvenli alan oluşturabilirsiniz. Ataklarda orayı aklınıza getirip orada olmak için tüm duyumlarınızı kullanmaya izin verin."
'Gündeminizi değiştirin'
"Bir vatandaş olarak virüsle ilgili öğrenebileceğimiz her şeyi öğrendik diye tahmin ediyorum. Daha fazla bilgi, haber, video bizi virüsten korumuyor. Hatta tam aksine olumsuz duygularımızı pekiştirip atakları tetikliyor. Tetiklenen ataklar ise moralinizi bozabilir ve bu günleri daha zor geçirmenize sebep olabilir. Bu süreçte koronavirüs ile ilgili sürekli haber okumak ve video izlemekten vazgeçin."
Taha Emre ÖZDEMİR yeniakit.com.tr
