A. Baki KARACA


VAN TÜRKİYE’NİN NERESİNDE?

VAN TÜRKİYE’NİN NERESİNDE?


VAN TÜRKİYE’NİN NERESİNDE?
 
Zaman Gazatesi Van Temsilciliği’nin düzenlediği Karadeniz gezi turuna davet edildim. Van’dan benimle birlikte onbeş gazeteci arkadaşım da gazeteciler için düzenlenen bu geziye iştirak ettiler.
 
Van’dan Rize’ye kadar 6 ilden geçtik, bir çok ziyaretlerde bulunduk. Bu gezi kapsamında onuncusu düzenlenen ‘Türkçe Olimpiyatları’nın Trabzon ayağına katıldık. Dünyanın dört bir yanından farklı renklerin, dillerin ve simaların katıldığı bu büyük organizasyondaki inanılmaz dayanışmayı ve diyalogu kendi gözlerimle görmek benim için son derece önemliydi. Bu yüzden öncelikle Van’daki gazeteciler için düzenlenen bu organizasyonda emeği geçen Zaman Gazetesi Van temsilcisi Yusuf Sinan Bey başta olmak üzere, kurumuna ve emeği geçen, katkı sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Türkçe Olimpiyatları’ndaki muhteşem organizasyonda emek verenleri de unutmamak gerekiyor. Onları da ayrıca tebrik etmek gerek.
 
Yaklaşık sekiz ay önce yaşadığımız acı depremin üzerimizde oluşturduğu etkinin bizleri ne kadar sarstığını aslında bu gezi esnasında daha iyi anladım. Her nedense gezi sırasında aklıma Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ulusal gazetecilere özel uçak tahsis ederek Van’a getirmesi, Vangölü manzarasında kahvaltı yaptırıp ardından da helikopterle bu gazetecilere Van semalarında tur attırtması geldi.
 
Gazetecileri Van’a büyük masraflar yaparak getiren Sayın Atalay’ın Vanlı gazeteciler için böyle bir organizasyon düzenlemeyi düşünmesi bir yana, depremde pek çok sıkıntı yaşayan Vanlı gazetecilerin hiçbir derdiyle ilgilenmemesi başlı başına bir tartışma konusu. Kaldı ki getirilen gazetecilerin Van ile ilgili -biri hariç- hiçbirinin bir haber yapmaması, sadece özel uçak turuna katılması, son derece düşündürücü olsa gerek…
 
Oysa Van’da gazete ve televizyon temsilcilerinin tüm haberleri ülke gündemine Van’dan yansıyor. Deprem sürecinde ailelerinden çok Van ile ilgili haberleri kamuoyuna duyurmak için büyük çaba gösteren gazetecilerin emekleri açıkça görüldü. Bu gazetecileri çeşitli etkinliklerle deprem stresinden uzaklaştırmak yerine, ulusal basın temsilcilerine felekten bir gün çalan muhataplara sorsanız muhtemelen size; “O gazetecileri Van’ı iyi anlatsınlar diye getirdik.” diyecekler.
 
Peki, Van’ı anlattılar mı?
 
Hayır.
 
Aksine Van’daki gazetecilerin yapmış olduğu haberleri sırça köşklerde oturan ve yine Vanlı muhabirlerin yazdığı haberleri kendilerince uyarlayıp dünya görüşlerine göre haberleştirerek Van’ın sorunlarını da asıl amacının dışına çıkarmayı çok iyi becerdiler. Hele hele bu noktada özellikle Atalay’ın Van depremi ile ilgili olarak; ‘Van’ın deprem kaynaklı sorunlarının neredeyse bittiği’ yönündeki açıklamaları yapıyor olması ve bunca sorunu görmezden gelmesi kabul edilir gibi değil...
 
Büyük ihtimalle Sayın Başbakanı Atalay bilgilendiriyor. Ama anlaşılan o ki Başbakan Erdoğan kesinlikle Van hakkında sağlıklı bilgilendirilmiyor. Bu benim sürekli olarak üzerinde durduğum bir konu zaten…
 
Esas konuya geri dönecek olursak yaptığımız bu gezide bir kez daha Van’ın şu ana dek ne kadar ihmal edildiğini anladım. Zaten her dışarı çıktığımda bu üzüntüleri tekrar tekrar yaşıyorum ve içim yanıyor.
 
Van neden bu kadar ilgisiz ve hizmetsiz kalmış? Karadeniz bölgesi her gün nasıl da gelişiyor? Her gördüğünüzde, hangi hizmetlerin olduğunu şöyle kısa süreli bir gezi yapma şansı bulduğunuzda sizlerde fark edeceksiniz.
 
Ülkemizin her bir köşesine yapılan hizmetten her bir ferdinin yaşam kalitesinin artması bizleri son derece mutlu ettiği gibi hizmetin, mutluluğun gitmediği yerler de içimizi acıtmaya devam ediyor. Evet, son on yılda okullar, duble yollar, sağlık alanındaki gelişmeleri takdir  etmek gerek, bu yapılanları görmezden gelemeyiz. Lakin Gümüşhane ile Trabzon arasındaki kara yolunda yaklaşık  on kilometrede on tünelin olması; diğer tarafta ise yaklaşık sekiz yıldır bir türlü tamamlanamayan Kuskunkıran tüneli gerçeği ve bu tüneli bitiremeyenlerin bir utanç kaynağı olması gerekiyor.
 
Karadeniz’in her bir yerini turizme kazandıranların, aynı hassasiyeti neden Van için göstermediklerini merak ediyorum. Keşiş Gölü, Erçek gölü, çevre yolu, sahil yolu ve Vangölü havzasının tümünü, defalarca açıklama yapmalarına rağmen buralarda hiçbir çalışma yapılmamasını bir türlü anlamış değilim. Bakıyorum ki Van’ın yerli ve yabancı turizme kazandırılacak o kadar çok yeri ve potansiyeli var ki. Diğer illerden artısı çok fazla, ancak işin doğrusu burada samimiyet sorunu olduğunu düşünüyorum.
 
Bu yüzden siz siz olun, dışarıdan Van’a gelenler uçaktan “Van çok iyi görünüyor, mavi gölü Erek Dağı’nın karı, dört mevsim görüntüsü” gibi süslü sözlere inanmayın. Bunu siyasiler  yıllardır çok yapıyor.. Bu palavralarla bizleri aldatmaya devam ediyorlar. Artık konuşmayı kesmeli ve hizmet etmeliler!
 
Sorunları çözmenin zamanı geldi. Çünkü bu halkı kandıra kandıra hayattan bezdirdiler. Halkı kandıranlar, halkın taleplerine karşılık vermeyenler ‘büyükşehir’e ne kadar talip olsalar da bu halktan ağır bir tokat yiyecekler, haberleri olsun. Ben bu köşeden defalarca; “Çıkın bu ildeki belirsizliği giderin, halkı bilgilendirin. Kimse önünü göremiyor, kafasını kuma gömenler her şeyi tozpembe göstermeye devam ediyorlar” dedim.
 
Bu ülkenin, Çanakkale’sinden Hakkâri’sine, Edirne’sinden Kars’ına kadar insanların duygularıyla oynayan, aldatan, dünyanın herhangi bir yerinde insanlığa her haliyle ayrımcılık, ırkçılık yapanlar alçaktır namerttir!
 
Bu da böyle biline!