Abdulhalim Almalı


ADAM OLMANIN KABUL GÖRMEDİĞİ MAKAMLAR!

ADAM OLMANIN KABUL GÖRMEDİĞİ MAKAMLAR!


 ADAM OLMANIN KABUL GÖRMEDİĞİ MAKAMLAR!

İnsanoğlunun sosyal hayatının değişmezlerinden biri de, makamlardır. Ancak bu makamlar kişiden kişiye, toplumdan topluma, inançtan inanca değişmektedir. Kimileri vardır, makam ona hiçbir şey vermez bilakis makam onun sayesinde değer kazanır, oturduğu makama değer katar.

Kimileri ise ansızın yükselerek şöhret sahibi olurlar, işin acı yanı bu tipler toplumda da beğenilirler, çünkü güç vardır sermaye vardır koltuk vardır ve iktidar vardır!.. 

Fakat Onların durumları toprağa hızlı basıldığında hızla yükselen toz, saman ve tüylerin yükseldiği gibi olur. Makamın yükselttikleriyle, makamı yükseltenler gerek ahlaki gerekse erdemi yönden de bir değiller. İnanç, Düşünce ve manevi yönden zengin olan insanlar, makam ve mevkii sahibi olsalar bile değişmezler, koltuklar onları esir alamaz!.

Bu gibilerin değerlerini ise aşağı yukarı şöyle sıralayabiliriz. Onlar, Halktan biri olurlar, alçak gönüllü, kapıları herkese ardına kadar açık, kendisini kimseden büyük görmez, halka tepeden bakmazlar. Ötekilerinin aksine bilinen soğuk, mesafeli ve resmi tavırlara sahip olmazlar. Kimseyi kırmaz, gücendirmez, çalışken ve azimli olurlar.

Unutulmamalıdır, Her insanın ilk yaratılış maddesi topraktır, daha sonraki evresi, dışarıya akıtıldığında insana tiksinti veren atık ve bayağı bir sudur. Önüne bir yaşam bırakılır, insanlar orada doğar, orada büyür orada ölürler.

Dünyadaki tüm makam ve mevkiiler geçicidir, saltanatlar ve imkânlar tıpkı insanlar gibi doğar gelişir büyür ve yok olup gider. Eldeki tüm imkânlar sahip olan kişinin ölümüyle birlikte sona erer, mahşer günü kimin tartıları ağır gelirse o kurtulmuş bahtiyarlardan olur, kiminde tartısı hafif gelirse vay onun haline.

Tabi ki, bu söylediklerim inananlar ve dünya hayatından sonra bir hayatında varlığına iman eden, yani ahirete iman edenler içindir. İşte orada şeref ve izzetin kime ait olduğu ortaya çıkacaktır. Varsın bu dünya hayatında şan ve şeref kendilerini makam ve mevki hırsına kaptıranların olsun.

Önemli bir nokta daha var ki, makam sahibi olma sevdalıları öldüklerinde yaşarken bir ölüden farksız olan yaşamlarında insanlara her türlü hakareti yağdırmalarına rağmen sırf vücutları kokmasın, yaşamlarındaki gibi öldüklerinde de etrafa veba saçmasınlar diye onları makam ve mevkileriyle değil sadece bedenleriyle, aşağıladıkları insanlarca toprağa bırakılmalarıdır.

Ama bu işlem onların çok değer vermiş oldukları adamlıkları tarafından değil de gene insanlar tarafından olacaktır. Adam olmanın kabul görmediği, hiçbir bedelinde geçerli olmadığı bir ortamda aranan tek şey insan olup olmadıkları olacaktır.

Bu insanlıktan kasıt sadece fiziki yapı itibarıyla değil de insanın fiziki yapısını tamamlayan fıtri, manevi ve Allah’a gereği gibi kul olup olmadıklarıyla olacaktır. Bunlar olmadıktan sonra makam sahibi olmanın hiçbir anlamı yoktur. İsterse her gün yüzlerce defa nasıl adam olunur konusunda telkinde bulunmuş olsun.

İnsanın ve insanı davranışların ne olduğunu bilmeyenler, adam olmanın peşine düşeceklerdir elbet. Yaşamlarıyla ve sözleriyle toplumda yer etmiş kişilerin sözleriyle kendilerine pasajlar çıkarıp ne zaman ve nasıl adam olunacağını topluma lanse etmeye çalışarak adam olmak istemektense, kendi inanç ve değerleri neyi gerektiriyorsa, ahlaki olarak neyi kabul ediyorlarsa ona göre bir yaşam yaşamalıdırlar.

Boşuna denmemiş 'Adam yerine konulmak adına adam olmayanları adam yerine koymanın; ne kadar acı, o kadar da haysiyet kırıcı olduğu.' Makam var ki, o makama yerleşerek var olduğunu sananlar aslında oturduğu yerde et yığınından farksızdırlar, çünkü kişilikleri yoktur, çünkü içleri boştur.

Bir düşünelim hayat akışı içerisinde bir yere gelmiş veya getirilmiş hangi yönden olursa olsun fark etmiyor, sonuçta bir işgal var, sonuçta insana insan gibi hizmet edebilenlerin önünde engel var. İşte bütün bunlardan kurtulmak için önce bir insan olduğunu, et ve kemikten ibaret olduğunu, kendi karnındakini bile uzun süre taşıyamayacak kadar aciz biri olduğunu unutmaması lazım ki, makam kendisiyle anlam bulmuş olsun. 'Her şeyde olduğu gibi makamın ve makamda oturacakların da hayırlısı….'

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.