Fatma ERDEMCİ


28 ŞUBAT DARBESİNE BEKLENEN MÜDAHALE

28 ŞUBAT DARBESİNE BEKLENEN MÜDAHALE


28 ŞUBATDARBESİNE BEKLENEN MÜDAHALE
 28 Şubat1997’de Millete dayatılarak yapılan yasa değişikliklerinin pek çok insanın hayatına olumsuz yönde etkileri olmuştur. Eğitimde kalitenin düşmesi, ülke ekonomisinin büyük zarar görmesi, istihdamda ara eleman sıkıntısının had safhalara çıkması ve nitelikli elamanların bulunamaması bunlardan sadece bir kaçıdır. Bu darbenin temel hedeflerinden biri İmam-Hatip Liseleri ve Kur’an Kursları idi. Bu kurumlar yapılanlardan büyük yaralar aldılar. İmam-hatip Liselerinin orta kısımları kapatıldı, Kur’an Kurslarına gitme yaşı yükseltildi. İlahiyat fakültelerinin kontenjanlarının düşürülmesi ve bu fakültelerden mezun olanlara uzun süre kontenjan ayrılmaması da, din eğitimini önemi ölçüde sekteye uğrattı. Bu kurumlardan hizmet alan vatandaşlar da büyük sıkıntılar, dışlamalar engellemelerle karşılaştılar.
 Yeni yapılan düzenlemeler 28 Şubat darbesiyle millete dayatılan yanlışların düzeltilmesini  ve bin yıl yaşayacak denilen darbeye dur! anlamına gelmekte ve bu yasa değişikliği ile yaşanan sıkıntıların sona ermesi ümit edilmektedir.  Bu bağlamda 30.03.2012 tarih ve 6287 sayılı kanunla meydana getirilen yasa değişikliğinin  eğitimde neler getirdiğine bakmakta fayda var. Yeni düzenlemeye göre ilk öğretim çağı öğrencinin beş yaşını bitirdiği eylül ayında başlayacak ve 12 yıllık kesintili zorunlu eğitim sonunda  öğrenci mezun olabilecektir.
 Başka bir yenilik de ilkokul- ortaokul- lise şeklinde 28 Şubat öncesi dönemde var olan kurumların tekrar mevcud hale gelmesidir. Fakat zorunluluk halinde ilkokul ve ortaokul ya da ortaokul ve Lise aynı çatı altında yer alabileceklerdir. Yeni düzenlemenin en önemli değişikliklerinden biri de ikinci dört yıllık bölümde ebeveynlere ve öğrencilere seçmek istedikleri okulu seçme hakkının verilmiş olmasıdır. Bu durumda öğrencinin İmam-Hatip Lisesi’nin veya herhangi bir meslek lisesinin orta kısmına başvurma imkanı olacaktır. Kur’an-ı kerim ve Hz. Muhammed’in hayatının seçmeli ders olması da yeni düzenlemede yer almaktadır. Bu derslerin seçmeli olması ve sadece isteyen öğrencilerin bu derslere alınması da önem arz etmektedir. Bu durumda kimseye bir dayatma söz konusu olmayacaktır.
Önemeli gördüğüm düzenlemelerden biri de seçmeli derslerin programa konulmasının Milli Eğitim Bakanlığına bırakılmış olmasıdır. Umarım bu konuda toplumun beklentileri doğrultusunda düzenlemeler de yapılır. Örneğin Kürtçe Arapça gibi diller seçmeli ders olarak konulur. Başka bir değişiklik de 1997 ve 4306 sayılı yasada yer alan ‘sekiz yıllık kesintisiz eğitim ibaresi’nin metinden çıkarılmış olması ve bunun yerine ilk öğretim ve orta öğrenim ibaresi’ninin konulmuş olmasıdır.
28 Şubat karaları kuşkusuz kesintisiz eğitimden ibaret değildi. Katsayı haksızlığı da o gün insanlarımıza dayatılan değişikliklerden biri idi. 1998’de yapılan katsayı adaletsizliği sebebiyle bir öğrenci meslek lisesinden mezun olduğu için Üniveriste sınavında Türkiye İkincisi olmasına rağmen istediği bölüme yerleşememişti. Bu bir zulümdü. Hamd olsun katsayı zulmü  de son buldu.
 28 Şubat ‘ın hepimizin hayatını çok yakından ilgilendiren dayatmalarından biri de baş örtüsü yasağı idi. Bu gün bile etkileri hala yer yer devam etmektedir. Pratikte Üniversitelerde kaldırılan başörtüsü yasağı İmam-hatip liseleri hariç liselerde katı bir biçimde uygulanmaya devam etmektedir.
TUSİAD 4+4+4’e karşı çıkarken bu düzenlemenin kız çocuklarını eğitimden geri bırakacağı iddiasında bulunmuştu. Buna karşın Başbakan kız çocuklarının eğitimi için kampanyalar başlattı hatta bizzat Başbakan bu kampanyalarda yer aldı. Reklam filminin sonunda Sayın Başbakan şöyle bir ifade kullanıyor: “Kızlar aileleriyle, aileler de kızlarıyla gurur duysun diye kız çocuklarımız okutalım”. Umarım yeni anayasa çalışmalarında başörtü yasağının kaldırılması yasal güvence altına alınırken liseli kızlarımız da unutulmaz. 21. Yüzyıl Türkiyesine yakışan da bu olur.
Ekonomideki yükselişimizle dünyaya parmak ısırtığımızı söylüyoruz. OECD ülkelerinin ‘bunu nasıl başardınız, bize de öğretin’ dedikleri basına yansıdı. Dünyanın  Çin’den sonra en hızlı yükselen  ikinci ekonomisine sahip olduğumuz belirtiliyor. Ekonomide bu başarıları yakalamış Türkiye’nin demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusunda da insanımıza dünya standartlarında hayat koşulları sağlaması gerekir. Bu standartlar inanç ve düşünce önündeki engellerin kaldırılması ile sağlanabilir. Batı ülkelerine baktığımızda Lise hatta orta okullarda bile kılık kıyafet engelinin olmadığı görülüyor. Ekonomide Türkiye’ye imrenen Batı iken, Hak ve özgürlükler konusunda çifte standartlar uygulamalarına rağmen hala Batıya imreniyor olmamız, iç acıtan bir durumdur.