Tarih: 19.12.2013 10:07

VAN'DAKİ MENZİL

Facebook Twitter Linked-in

AK Parti^Gülen Cemaati arasında yaşanan iktidar savaşı gözleri Türkiye'deki cemaat ve tarikat yapılanmalarına çevirdi.



Röportaj: Adil HARMANCI

Çoğunlukla kapalı bir ilişki ağı kuran ve içe dönük yaşayan cemaat ve tarikatlar, neredeyse ülkenin her yerinde.
İncelersek, Türkiye´de, Gülen Cemaati, Nurcular, Kadiri Muhammediye, Halveti, Hizb-ut Tahrir, Galibiler, Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu, İcmalciler, Cerrahiler, Uşşakiler, Menzilciler, Tillocular, Hazneviler, Hakikatçılar, Nakşibendi Yahyalı Cemaati, Işıkçılar, Süleymancılar, İskenderpaşa Cemaati, Melamiler, Erenköy Cemaati, İsmailağa Cemaati ve bunların her birinin de kolları var. Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumda.
Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var, bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye´nin her bölgesinde günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar.
Kendilerine göre bir düzenleri, eğitim-öğretim çalışmaları, toplumu yönlendirme ya da şekillendirme çabaları var. Bu cemaatler arasında yer alan Menzilciler Türkiye´de en fazla taraftarı bulunan bir cemaat. Nakşibendi Tarikatı´nın Menzil Kolu adını Adıyaman´ın Menzil köyünden alıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Cemaati şu anda Şeyh Abdulbaki Erol yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi "Semerkant Grubu" olarak adlandırılıyor. 
Cemaatin Van´da da yıllardır faaliyetleri olmuş, ancak bu yıl Semerkant Vakfı´na bağlı olarak kurdukları Van Dost Kapısı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile daha aktif bir çalışma başlatmışlar.


Cemaatin Van´daki çalışmalarını ve amaçlarını dernek başkanı Kasım Öztunç´a sorduk:

Menzil cemaatinin sisteminden biraz söz eder misiniz?

Menzil cemaati olarak Türkiye ve Avrupa´da sistem olarak vakıf üzerinden gidiyoruz. Bu vakıf Semerkant Vakfı. Bu vakfa TÜMSİAD Derneği, Beşir Derneği, diğer tüm illerde değişik isimlerde ve Van´da da Van Dost Kapısı Derneği olarak hepimiz Semerkant´a bağlıyız. Semerkand merkezi de Menzil´dir. Menzil, Nakşibendi´nin bir tasavvuf ekolüdür. Türkiye ve Avrupa´da 15 büyük medresemiz var.

Desteklediğiniz belli bir siyasi parti, çevre var mı?
 
Biz Menzil olarak herhangi bir parti falan değiliz. Bizim kardeşlerimizin içinde kim hangi partiyle çalışıyorsa çalışır, bizde gönül birliği var, yönlendirme yok. Yeter ki memleketimize huzur gelsin, yeter ki bir yetime, bir garibana, bir fakire el uzatalım. Bizim misyonumuz budur. Bizde particilik yok. Bizde ´şu partiye oy ver, şuna verme´ diye bir şey yok.
Mesela Van´da deprem oldu, Van büyük bir felaket geçirdi. Bizim büyüğümüz aradı, vakıf başkanı Mübarek Erol, dedi ki, "bugün hizmet günüdür. Bu Türk´tür, bu Kürt´tür, bu Arap´tır, bu Çerkez´dir, bu bendendir, bu sendendir değil, bugünler bir daha geri gelmez. Bugünler hizmet günleridir, herkesin kapısına gideceksiniz" Bize verilen talimat bu, yani bizde ırkçılık yok, kim Müslüman´sa başımızın tacıdır. Biz 72 bin kişiye imzalı tespitli gıda yardımı yaptık. İnsanlara yaklaşımımız Allah içindir. Yani ayrımcılık bizde yok. Temennimiz memleketimize huzur gelmesidir, barış gelmesidir. Memleketin önceki haline baktığımız zaman bugünlere şükrediyoruz. Eski yaşananlar İnşallah bir daha olmasın istemiyoruz.
Mesela dün gece bir muhabbetimiz vardı burada. Sayın İl Müftümüz de teşrif ettiler, geldiler. Kendi aramızda... Sohbetçimiz var, sohbetçimiz geliyor, bize dini konularda konuşmalar yapıyor. Namaz nedir, niyaz nedir, oruç nedir, komşu hakları nedir, insan hakları nedir, hep bu şekilde gidiyoruz. Yok, ´şu şöyle yaptı, bu böyle yaptı´ yok.

Van´da ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Burada, medresemizde 65 tane Kuran Kursu öğrencimiz var. Onları bedava okutuyoruz, bütün masrafları bize aittir. Neredeyse her ilden öğrencimiz var. Danimarka´dan dahi bir öğrencimiz var. Yardımlarımız da oluyor halkımıza. Mesela Beşir Derneği 2 ay önce 800 çocuğu giydirdi. Derneğimiz hem yardım derneğidir, hem de tasavvuf derneğidir.
Mahallelerde çay ocaklarımız var. Belli günlerde sohbetlerimiz var. Bu sohbetlere gidiyoruz. Hocalarımız var. Vaizler konusunda Diyanet´ten destek alıyoruz. Hemen hemen her mahallede çay ocağımız var, bir ev şeklinde. Orada da faaliyetlerimiz var. Kuran dersi veriliyor, fıkıh dersi veriliyor. Özellikle gençlere yönelik dini konularda faaliyetlerimiz var. İl merkezinde de ilçelerde de. Mesela Van merkezinde bayanlarla birlikte 24 çay ocağımız var. Gevaş´tır, Gürpınar´dır, Erciş´tir her yerde de bizim faaliyetlerimiz var. Faaliyetler tamamen ilmi faaliyetlerdir. Sohbetler özellikle dini sohbetlerdir. İlmi siyasetle ve ya ticaretle ilgili düşünmüyoruz biz.

Peki, bir toplum düzeninde yaşıyoruz sonuçta, bu bağlamda hükümeti, belediyeyi, ya da toplumdaki herhangi bir eksiği eleştiren sohbetleriniz hiç olmuyor mu?

Hiç olmuyor. Biz sohbetçilerimize söylüyoruz; "Kesinlikle siyaset bizim işimiz değil. Bizim amacımız tamamen tasavvuf."
Şu an AK Parti, BDP, MHP veya başka bir partiyi tartışmıyoruz. Kardeşlerimize de ´şu iyi şu kötü´ diye anlatmıyoruz. Şimdi siz gitseniz, okuma evlerimize astığımız yazılarda zaten var: "Gıybet ve siyaset burada yasaktır" diye.

Gülen Cemaati şimdi devlete müdahale edebiliyor, diyelim ki siz de hem ekonomik anlamda hem de taraftar sayısı bakımından güçlendiniz, sisteme müdahale eder misiniz?

Türkiye´de istatistiklere göre şu anda en kalabalık cemaat biziz. Ama biz hiçbir zaman, hiçbir yerde güç göstermiyoruz. Biz şu an ticaretimizi yapıyoruz. Ticaretimiz nedir? Vakfın ticareti var. Biz el aleme gidip şu kadar para vereceksin demiyoruz. ´Getiren götür´ medresemiz var. Fakir öğrencilerimiz var. Bilgisayarımızda 300 küsur fakir aile, yardıma muhtaç aile var. Onlara yardım sağlıyoruz.
Yani bizde siyasetle ilgili herkes vicdanına göre hareket ediyor.

Diyelim ki dinen reddetmemiz gereken bir durum oldu, Van´ın orta yerinde 5 kişi haksız yere kurşuna dizildi, sizin söyleyecek sözünüz olmayacak mı, bir tepkiniz ya da?

Biz kim olursa olsun zalimlerin yanında değiliz. ´A´ olsun ´B´ olsun. Zulmeden zalimdir. Resulullah´ın emridir, "mazluma da zalime de yardım edin" Bu nedir? Zalimin zulmüne mani olduğunuzda, zulmetmemesi için uyardığınızda ona yardım etmiş olursunuz.
Zulüm karanlıktır, biz hiçbir yerde hiçbir zaman zulmü desteklemiyoruz. Bu nereden geliyorsa gelsin, ister benden gelsin, ister benim arkadaşımdan gelsin, zulme ´dur´ diyoruz yani. Sohbetlerimizde söylüyoruz; "zulme karşı durun"

Peki devlet sistemini doğru buluyor musunuz, yani devletleşmeyi, mesela Arabistan, Mısır, Irak, Türkiye..?

Şu an o konulara girmeyeyim. Ama bir örnek vereyim. Diyarbakır´da okuyordum. Bir hafız bir şeyler topluyordu, geldi bizim medreseye. Bizim arkadaşlar sordu: Nereden geliyorsun, Karaköse´den (Ağrı) geliyorum dedi. Dediler, "hele bir söyle sen çok geziyorsun hele bir memleketleri söyle."
"Muş hepsi dengbêjdir. Siirt hepsi helvaxurdur. Ama Van hakkında dedikodu yapmam" dedi. "Neden?" diye sordular: Dedi, "bir çeşmede su içsem o çeşme hakkında dedikodu yapmam"

Bizim için de ne olursa olsun memleketimize, devletimize, milletimize huzur gelsin yeter.
Mesela Kürtlerle ilgili şöyle sorsam; Kürtler evet Müslüman ama Fars´tan, Türk´ten, Arap´tan farklı bir kimlik ve farklı bir dil, onların köle konumunda olması Menzil´i rahatsız etmiyor mu?

Zaten Menzil de Kürt´tür. Biz hepimiz de… Keşke herkes kendi dilini özgürce konuşsa. Kendini güzel bir dille ifade etse. Yani dilin bir kabahati yok ki. Şimdi ben Van´da, ben Kürdüm. Ben Kürt çocuğuyum. Benim anam Türkçe bilmiyor, eşim Türkçe bilmiyor. İnşallah o günler gelir, bizim bütün şeylerimiz Kürtçe olsun. Başta dedim ya, huzur olsa her şey olur. Huzur… Dua edelim ki bizim memleketimize huzur gelsin. Esaret, zaten ismi üzerindedir, esirliktir. Nerede olursa olsun kabul etmiyoruz.
Resulullah diyor, "ırkçılık da bölücülük de yapan benden değil" Menzil de Kürt´tür yani, Menzil de Kürtçe konuşuyor yani, Arapça ya da İngilizce konuşmuyor.

Kürtçe konuşuyor ama bu dil için mücadele eden de var, hiçbir şey yapmayan da, mesela Menzil bunun neresinde?

Ben onu bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Bunu da diyeyim; mesela biz bu konuda akılla, mantıkla, huzurla, barışla hareket edelim. Zaten başta dedim, siyasette yokuz.

Aslında benim sorduğum siyaset de değil, dil ve kimlik Allah´ın bahşettiği bir şey ise ve o dil ve kimlik köle durumundaysa ´ayıptır, günahtır´ demeyecek miyiz?

Ben başta da dedim, benim anam Türkçe bilmiyor. Benim anam neden mahkemede konuşmasın ben ona tercümanlık yapayım? Biz bunları söylüyoruz, ama öldürmekle, tehditle değil. Kalemle… Vanlıyım, Çaldıranlıyım ben. Ben çok şeyler biliyorum. Bu yörenin çocuğuyum. Ben de evvelde ne eziyetler çekildi ben de çekmişim. Benim evim son köydür, sınır köyü. Ne çektiğimi ben biliyorum. Ama "o askerleri biz de öldürelim" demiyoruz.
Allah rızası için ne ise, barış ne ise o olsun. Karşılıklı hak tanınsın.
SON




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —