62 yaşındaki Menderes Balkaya Van’da küçük bir terzi dükkanından yıllardır hem dikiş makinesinin sesi hem de bağlamanın tınısını eksik etmiyor. 50 yıldır, aynı makine başında oturuyor. Kimi zaman pantolon dikiyor, kimi zaman da iş aralarında bağlamasına sarılıp türküler çalıyor. Onun için terzilik sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi, bir sabır ve emek hikayesi.
Balkaya, ilkokulu bitirdikten sonra okumaya pek hevesinin olmadığını, daha sonra ailesinden gelen “bir sanat öğren” tavsiyesi üzerine terzilik mesleğine yöneldiğini söylüyor. Çocukluğundan beri bu mesleği yapan Balkaya, “Sanat altın bileziktir” diyerek her gün aynı heyecanla işini yürütüyor.
Menderes Balkaya, iş aralarında eline bağlamasını alıyor; dikişin, ütünün ve makasın arasında ruhunu dinlendiriyor. Onun ağzından söylenen eski türküler, atölyenin duvarlarında yankılanıyor. “Bu saz, bana hem dost hem dert ortağı” diyor. Kumaşlara ilmek ilmek sabır işlerken, bağlamasıyla da kalbini onarıyor. Her ezgi, yılların yorgunluğunu alıp götürüyor sanki. “Çalınca bütün sıkıntımı unuturum” diye ekliyor. Terzilik onun geçim kaynağı ise, bağlama da ruhunun nefesi. Balkaya’nın atölyesi hem emeğin hem de ezginin iç içe geçtiği bir yaşam sahnesi gibi.
Terzilik mesleğinin bir aile mesleği olduğunu ve ona ailesinden miras kaldığını söyleyen Balkaya, mesleğe ilk başladığında yaşadığı zorlukları anlatıyor: “İlk zamanlar çok zorlanırdık. Küçüktük, dükkânda oturmaya alışkın değildik. Kaçardık, babamız yakalayıp getirirdi. ‘Eti senin, kemiği benim’ derlerdi ya, tam öyleydi. O zaman çocuktuk aklımız başka yerlerdeydi. Şimdi geçmişe baktığımda iyi ki de babam beni zorla göndermiş diyorum.”
Terziliğe başladığı zamanlarda bir terzihanede en az on kişi çalıştığını ve Van’da çok fazla terzi olduğunu belirten Balkaya, terziliğin de artık teknolojiye yenildiğinden yakınıyor. Şimdiki gençlerin bu tarz işlere ilgi duymadığını kendi çocuğunu bile bu işe yönlendiremediğini vurgulayan Balkaya, “Şimdi bakıyorum, terzilik neredeyse bitiyor. Bir tane çocuğum var, liseyi bitirdi, evde yatıyor. ‘Gel öğren’ diyorum, istemiyor. Gençler artık sabırsız, tahammülsüz. Her şeyin hemen olmasını istiyorlar. Maaş günü gelsin, parayı alayım, başka derdi olmasın. Bizim gibi sabırla bir işi öğrenmek onlara zor geliyor” diyor.
Gençlere tavsiyelerde de bulunan Balkaya, şunları söylüyor: “Benim için terzilik sadece bir iş değil, bir yaşam biçimi. Sabah dükkânı açmadan içim rahat etmez. Hastayım ama yine gelir, makine başına otururum. Dikiş arasında bazen bağlamayı elime alırım, bir türkü çalarım. O an sanki bütün yorgunluğum gider, gönlüm dinlenir. Hem el işim hem de gönül işim var burada. Gençlere tek tavsiyem, okuyun, ama okumayan da bir meslek öğrensin. Hiçbir şey yapamıyorsan, bir işin ucundan tut. Çünkü bir gün gelir, o altın bilezik seni minnetten kurtarır.”Kaynak Bölge gazetesi