Van KCK davasında skandallar silsilesi

Van’da son bir haftadır gündemdeki en önemli tartışmalardan biri olan KCK Van davasında gizli tanık ifadelerinin değiştirilmesi bu gün Sol Gazetesi’nde manşetten verildi. Selin Asker imzasıyla yayımlanan “ Van KCK davasında skandallar

VAN 3.03.2013 21:25:06 0
Van KCK davasında skandallar silsilesi
Tarih: 01.01.0001 00:00 Güncelleme: 03.03.2013 21:25

Van’da son bir haftadır gündemdeki en önemli tartışmalardan biri olan KCK Van davasında gizli tanık ifadelerinin değiştirilmesi bu gün Sol Gazetesi’nde manşetten verildi. Selin Asker imzasıyla yayımlanan “ Van KCK davasında skandallar silsilesi” başlıklı haberde davada yaşanan skandallar konu alındı.



Haber: Selin ASKER/SOL Gazetesi

Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’yla birlikte bazı BDP'li ilçe belediye başkanlarının tutuklu yargılandığı KCK davasında, bir dizi hukuk skandalının yaşandığı ortaya çıktı. Davada sahte deliller üretilirken, dava dosyasına giren gizli tanık ifadeleri değiştirildi ve "delil" gösterilen görüntüler montajlandı.



Van’da KCK adı altında yapılan operasyonla tutuklanan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’yla birlikte ilçe belediye izmir escortları başkanlarının yargılandığı davada skandal gelişmeler yaşandı. Dava dosyasına giren gizli tanık ifadelerinin değiştirildiği, iddianamede “delil” gösterilen görüntülerin montajlandığı ve mahkeme heyetinin duruşmada verdiği ara kararı gerekçe göstermeksizin uygulamadığı ortaya çıktı.


soL Gazetesi'nden Selin Asker'in haberine göre, 7 Haziran 2012’de Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın ve ilçe belediye başkanlarının evlerine ve belediyelere yapılan baskınla gerçekleşen KCK operasyonunda çokça belediye başkanı gözaltına alınmış, 8’i tutuklanmıştı. İlk duruşması 22 Ocak’ta görülen ve duruşmaları devam eden davada yaşanan çarpıklıklar yapılan yargılamanın hukuksuzluğunu gözler önüne serdi.


Gizli tanık ifadeleri değiştirildi


Sanık avukatları ellerindeki dava dosyasında bulunan bir gizli tanık ifadesini savcılıktan tekrar talep etti. Bunun üzerine savcılık talebi kabul etti ve avukatların istediği gizli tanığın ifadesini verdi. Ancak savcılıktan gelen ifade ile avukatların elinde bulunan ifade arasında farklılıklar olduğu görüldü, aynı gizli tanığın verdiği aynı ifadenin değiştirildiği ortaya çıktı.


Davada bir başka skandal ise mahkemenin verdiği ara karardan vazgeçmesiyle yaşandı. Davanın ilk duruşmasında mahkeme verdiği ara kararda gizli tanığın dinlenmesine karar vermişti. Ancak bir sonraki duruşmaya kadarki süre içerisinde mahkeme verdiği bu ara karardan vazgeçmiş oldu. Duruşma günü geldiğinde gizli tanığın dinlenmesini bekleyen avukatlar mahkeme heyetinden, “Biz kendi aramızda konuştuk, bu karardan vazgeçtik” yanıtını aldı. Ancak skandal burada da bitmedi.



“Gizli tanık dilekçesi” skandalı


Mahkeme, gizli tanığın bir dilekçe gönderdiğini, bu dilekçede gizli tanığın duruşma salonunda dinlenmek istemediğini, avukatların sorularıyla kimliğini deşifre edebileceğini belirttiğini ve bu nedenle de tanığın talebini uygun görerek dinlemekten vazgeçtiklerini açıkladı. Gizli tanığın sesinin değiştirilerek ve görülmesini engelleyerek dinleneceği bir yana mahkemenin “Gizli tanıktan geldi” dediği dilekçenin de Emniyet Tanık Koruma Şubesi tarafından gönderildiği ortaya çıktı.


Skandal silsilesi ise devam etti. Ara karardan vazgeçmeye gerekçe gösterilen “Gizli tanık dilekçesi” mahkemeye ulaşmadan bir gün önce mahkemenin Adalet Bakanlığı’na bir yazı gönderdiği ortaya çıktı. Mahkeme Adalet Bakanlığı’na, duruşma salonunun gizli tanık dinlemesi için hazırlanmasına gerek olmadığını, duruşma sonrası Bakanlığa tebliğ edilen karardan vazgeçildiğini açıkladı. Mahkemenin “gizli tanık dinlemesinden vazgeçtik” diye yazı gönderdiği tarih 18 Şubat, “gizli tanık dilekçesi” ise 19 Şubat tarihinde mahkemeye ulaştı.


Gizli tanıktan değil emniyetten geldiği de ortaya çıkan dilekçe daha eline ulaşmadan gizli tanık dinlemesinden vazgeçen ve bunu gerekçe gösteren bir mahkemenin yaptığı yargılamada skandallar bununla da sınırlı kalmadı.


İki ayrı gün yaşanan olay tek gün gösterildi


Dava dosyasına “delil” olarak giren görüntülerin birbirine eklendiği ortaya çıktı. İddianamede de yer alan “Bekir Kaya Van’da banka yanarken itfaiyeleri geri çekti” suçlamasına bahis olabilecek görüntülerin birbirinden ayrı tarihlere ait olduğu görüldü. 19 Nisan 2011’de Van’da yapılan bir eyleme polisin sert müdahalesi sonucu çokça kişi yaralanmış ve yaşanan kargaşadan ötürü Belediye Başkanı Kaya, alana gelen itfaiye araçlarına gerek olmadığını belirterek geri çekilmelerini istedi.



21 Nisan 2011’de yapılan eyleme polisin sert müdahalesi sonucu çıkan çatışmada ise bir bankada yangın çıkmıştı. Ancak her iki ayrı güne ait olan olaylar iddianamede ve dava dosyasında aynı gün olarak gösterildi. Böylece ortaya “Bekir Kaya banka yanarken itfaiye araçlarını geri çekti” gibi abuk bir “delil” ortaya çıktı.


Saçmalık bununla da sınır kalmadı. Savcılık, bankada yangın çıktığı esnada içeride bulunan bir kadının da bebeğini düşürdüğünü iddia etti ve iddianamede Bekir Kaya hakkında, “vahşice, canice” gibi ifadeler kullandı. Ancak avukatların tüm girişimleri sonucu o gün orada bebeğini düşüren bir kadının olmadığı da ortaya çıktı.



Hasta ve depremzede bir çocuğa yardım etmek suç


Davanın iddianamesi ise skandallar silsilesinin bir başka ayağını oluşturuyor. Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın belediye ile ilgili yürüttüğü çalışmalar, yasal parti faaliyetleri, gündelik hayata uygun telefon görüşmeleri “suç delili” olarak iddianamede yer aldı. Suçlamalar arasında KCK davasını izlemeye gelen Alman Sol Parti ve Avrupa Sol Parti üyelerinden oluşan delegasyonla görüşmek, hasta ve depremzede bir çocuğa yardım edilmesini sağlamak da suçlamalardan birkaçı.


19 Nisan 2011’de Van’da Demokratik Çözüm Çadırı’na polisin sert müdahalesi sonucu yaralananların hastaneye götürülmesiyle ilgili telefon görüşmesi yapmak da “suç delili” gösterildi. İddianamede bu suçlama “Bekir Kaya’nın örgüt lehine eylem yaparken yaralananları yardım için hastaneye gönderdiği görülmektedir” şeklinde nitelendirildi.


Savcı Yargıtay’ı da örgüt üyesi ilan etti!


İddianamede savcının trajikomik denilebilecek yorumları da yer aldı. Bekir Kaya’nın Öcalan’ı önder olarak gördüğünü iddia eden savcı, “Örgüt lideri olduğu dünya ve Yargıtay tarafından kabul edilen Öcalan’ı lider kabul edenler ancak örgütün üyeleri olabilir” şeklinde bir tanım yaptı. Savcı, böylece Bekir Kaya hakkında hukuki niteliği olmayan bir yorum yaparken Yargıtay’ı da örgüt üyesi olarak göstermiş oldu. Savcının hukuki bir metinde ancak hukuk dışı kalabilecek bu yorumu, “Bu lideri kendine lider kabul edenlerin bu liderden ne kadar bağımsız olduğunu sayın mahkemeniz takdir edecektir” şeklinde de devam etti.



“Bu dosya başından sonuna kadar facia”


Davada yaşanan tüm bu skandallar silsilesini Bekir Kaya’nın avukatı Erhan Aksoy’la konuştuk. “Bu dosya başından sonuna kadar facia” diyen Aksoy, “Şundan çok eminim: Bu soruşturmayı yapan Cumhuriyet savcısı ve mahkeme heyeti bu dosyayı incelememiş. Bu dosyanın ne olduğu hakkında fikirleri yok, Hukuksuzluk mu, çarpıcılık mı derseniz bu dosyanın başından sonuna kadar faciadır. Telefon dinleme izni olmadan telefonlar dinlenmiş, belgeler değiştirilmiş, böyle bir yargılama yapılama ya da savunma yapılamayacağı için biz de duruşmayı terk ettik” diye konuştu.



Aksoy, şöyle devam etti: “Alınan tüm ara kararlara itiraz edeceğiz. Tanık Koruma Şube Müdürlüğü ve soruşturma savcısı hakkında da ikişer suç duyurumuz var. Aynı zamanda HSYK ve Adalet Bakanlığı’na bu mahkemeyi teftiş edecek birilerinin gelmesi için başvurumuz olacak. Gerçekten yargılama bu şekilde giderse ne savunmanın ne de sanık sandalyesinde oturan insanların yapacağı bir şey yoktur.”


Tüm bu skandalların yaşandığı Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 8’i tutuklu 13 kişinin yargılandığı davanın 3. duruşması ise 23 Mart tarihinde gerçekleşecek.