AMERİKAN”MÜESSES NİZAMI” İLE YAKIN İLİŞKİLER…

Nedret ERSANAL

VAN 30.03.2016 09:37:27 0
AMERİKAN”MÜESSES NİZAMI” İLE YAKIN İLİŞKİLER…
Tarih: 01.01.0001 00:00 Güncelleme: 30.03.2016 09:37
 Tahran, Rusya ile yakınlığının kendisini gerçek bir bölgesel müttefik kılmayacağını görüyor. Nokta. ABD ile ortaklığının ise gideceği daha çok yol var. Bol tuzaklı bir yol.


İki “iç” sıkıntımız var… Bir, örneğin Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyaretini değersizleştirmeye çalışanlar.. Kimlerdir, niyetleri, ortakları, araçları nedir biliyoruz. İki, “konuyu anlamayanlar”. Ona da örnek verelim; Başbakan 15 Mart’ta Ürdün’e gidecekti, Ankara’da bomba patladı ve ziyaret ileri tarihe atıldı.

Normal. O tarih geldiğinde bu sefer İngiltere’de mukim bir Ortadoğu haber kaynağı ortaya şu bilgiyi attı; “Ürdün Kralı ABD ziyaretinde Türkiye’yi şikâyet etti, mealen, ‘Avrupa’ya giden eylemcileri Ankara gönderiyor’ dedi”. Üstelik Brüksel’in dumanı tüterken. (‘Jordan’s king accuses Turkey of sending terrorists to Europe‘, 25/03, Middle East Eye.) Birleştirin; Ankara bombasını patlatan da, bu haberi küresel kamuoyuna servis eden el aynıdır. Sır, kralın bunu söyleyip söylememesinde değil.. Söylediklerinin ‘izlediği yol’da! Anlamadınız mı yandınız.. Birinciler mayın, ikinciler pranga olur.

İSTANBUL MANYETİĞİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Obama ile görüşmesi emin olun, stratejik bir değer üretmez. Stratejik olanı ben size söyleyeyim; Amerika ile görüşülecek mi? Obama veya müstakbel Başkan fark etmez; ABD müesses nizamına ait bir parça ile görüşülecek mi? İş o!.. Bundan daha stratejik bir şey olabilir mi? Olmaz mı; 10-15 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak ‘İslam İşbirliği Teşkilatı’ toplantısı! Asıl zirve o. Bu buluşmanın büyük Ortadoğu’da nasıl bir çekim alanı yarattığını hep birlikte izleyeceğiz.
Şu soruyu kurduğunuzda, «stratejik» ne demek anlaşılır; “Rusya, İran, Mısır ve İsrail’le ilişkiler eş zamanlı düzelir mi?” İslam olmayanları da zirve gündemi ile eritin. Başbakan Davutoğlu’nun 4 Mart’taki Tahran gezisinin ardından, İran Dışişleri Bakanı’nın Ankara ziyaretindeki uzlaşılar önemlidir. Suriye krizinde farklı kutuplara savrulan komşuların karşılıklı heveslerini ifade eder.

Ankara ve Tahran, Rus-Amerikan ortaklığının bütün olası sonuçlarından memnun değiller. Bölge ülkelerinin Suriye’de daha söz sahibi olmasında hemfikirler.

S. Arabistan-Türkiye ittifakından hareketle, çıkmaza girmiş Riyad-Tahran ilişkilerinin de Ankara’dan beklentileri var! Bu “arabuluculuk” getirebilir. İran, Ankara’yı kendisine çekemese bile denge noktasına yaklaştırmayı kritik buluyor. Tahran, Rusya ile yakınlığının kendisini gerçek bir bölgesel müttefik kılmayacağını görüyor.

Nokta. ABD ile ortaklığının ise gideceği daha çok yol var. Bol tuzaklı bir yol. Körfez ülkelerinin duyguları da ABD konusunda benzerdir! (‘Kuwait security chief to Obama: We’re not free-riders‘, 17/03, Al Arabiya, Reuters.) İstanbul’da üçlü bir buluşma gerçekleşirse, ucu Suriye’ye uzanacak gelişmeler izleyebiliriz! (İran’la Suriye mutabakatı, 20/03, Yeni Şafak.) Hâsılı, Suriye’de Batı’nın yarattığı alan, Ankara ve Tahran’ı yeni dış politik yörüngeler tespit etmeye-hem de yakın vadede-itiyor.

İstiklal saldırısının ardından İsrail-Türkiye yakınlaşmasında ortaya çıkan bilgiler ve jestler, burada da değişimin yaklaştığını gösteriyor. (‘TSK’ya köşeli silah‘, 23/03, Milliyet.) Rusya: Federasyon Başkanı Matyivenko, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, Kremlin yani Putin’in sözcüsü Peskov’dan üst üste gelen açıklamalar, daha doğrusu çağrılar görmezden gelinemez. (‘Moskova’dan Ankara’ya iki günde üç mesaj‘, 27/03, Hürriyet.) Ortak paydası, ‘Türkiye bir adım atsa yakınlaşma başlayacak” minvalli bu yoklamalara Ankara’nın yanıtı, Rus askeri heyetine kapıların açılması olabilir mi? (‘Rus heyeti Türkiye’ye geliyor‘, 29/03, Yeni Şafak.) AGİT çerçevesinde Rusya’nın talep ettiği Suriye sınır gözlemine izin verilmediği de anımsanırsa… Bir diğer problem yaşadığımız ülke Mısır.
Kahire’nin İstanbul’da gerçekleşecek zirveye katılıp katılmayacağı, katılacak ise hangi düzeyde icap edeceği hayli tartışılmıştı. Dışişleri Bakanı seviyesinde temsil edilecek Mısır. Bu katılımdan Ankara’nın mutlu olduğunu söyleyebiliriz.

AB ve NATO’nun başkenti Brüksel’den yola çıkan rota, Ukrayna-Türkiye-Suriye-Irak-İran-Pakistan hattını izliyor. Bu hatla beraber arka ve ön bahçeleri oluşturan bölge ülkeleri, anlaşmazlıklarının dışarıdan çizilmeye çalışılan yeni haritada kendilerini ötekileştirdiği gerçeğini görmeye başlamış gibiler…

PAKİSTAN’DAKİ BOMBA KİME ATILDI?
Görseler iyi olur! Bunu da örnekleyelim mi? Tabii anlayacakları doza indirerek… İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 26 Mart’ta iki günlük resmi ziyaret için Pakistan’daydı. Şöyle dedi; “İran-Pakistan doğal gaz boru hattının inşası için ülkem üzerine düşeni yerine getirdi. Şimdi Pakistan’ın üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz. Müslüman dünyasında istikrara ihtiyacımız var.

İran, Pakistan ve Afganistan arasında üçlü görüşmeler başlatılabilir. Barış için çaba sarf edeceğiz.” Bu ziyaretle beraber Hindistan Başbakanı S.Arabistan’ı ziyaret edeceğini açıkladı… Peki ayın 27’sinde ne olduğunu anımsıyor musunuz?.. Pakistan-Lahor’daki lunaparkta o patlama meydana geldi. Onlarca insan öldü ve yüzlerce insan yaralandı… Sadece Pakistan’daki bu olayın arka sahnesi yüzlerce sayfalık senaryo yazdırır. Yazacağız da… Bu derin ve güçlü akıntılar, Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı İslam Konferansı Teşkilatı toplantısında bir araya gelecek. Kalp(gâh) odur. -
Yenişafak/ Nedret ERSANAL