Ömer Aytaç Aykaç/Şehrivan
Van Gölü’nün isminin değiştirilmesi ile ilgili tartışmalar devam ederken, Bitlilerden ilginç bir talep geldi. Van Gölü’nün adının Tatvan Denizi veya Bitlis Gölü olarak değiştirilmesini isteyen Bitlisliler gölün adının tarihi kaynaklarda da Tatvan Gölü olarak anıldığını iddia etti. Gölün isminin yakın bir zamanda değişeceğini söyleyen Bitlis Belediye Başkanı Fehim Alaydın, Bitlis’in gölü değerlendirmeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Basına yansıyan haberlerle ilgili en ilginç taraf ise Van Gölü’nün isminin Tatvan Denizi olduğu ile ilgili bilimsem verilerin bulunduğuna dair demeçlerin bilim adamları tarafından değil vatandaşları tarafından verilmiş olması.
Van Gölü’nün adının Tatvan Gölü olması ile ilgili tartışmalar sürerken, konu ile ilgili farklı yorumlarda gelmeye devam ediyor. Son olarak gölün isminin Bitlis Belediye Başkanı Fehmi Alaydın değiştirilmesi için çalışmalar yapacaklarını söylemesinin ardından Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Mustafa Sarı’dan konu ile ilgili detaylı bir açıklama geldi. Van Gölü’nün isminin tartışılmasından ziyade korunmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Sarı, Van Gölü’nün eski günlerinden çok uzak olduğunu, gölün kirletilme sorunun yanında Van Gölü’nün çevresinde var olan inanç, sanat, tarih ve kültür değerlerini korumak için de büyük çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı.
“İSİM DEĞİŞSE BİLE…”
Son günlerde Van Gölü’nün ismi ile ilgili başlayan tartışmalardan dolayı bir açılmaya yapan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, gölün isim değişikliklerine değil, korunmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Gölün isminin değişmesinin bir şey değiştirmeyeceğini savunan Sarı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Van Gölü’nün şekli değişir mi? Büyür mü? Küçülür mü? Kirlilikten kurtulur mu? Suları tatlı hale gelir mi? Soğur mu? Isınır mı? Suları çekilir mi? Yoksa kızar suları kabarır mı? Soruları çoğaltmak mümkün, ama bu soruların hiçbirine evet demek mümkün değil. Eskiden beri dağ, tepe, nehir, göl, köy, ilçe, il gibi önemli mekânların isimleri üzerinde tartışmalar yapılır, durur. Bazen bu mekân isimleri “devlet” gibi güçlü bir el tarafından yapılsa bile tartışma yine de bitmez. Eski isimler yıllar geçse de yine unutulmaz. Bahçesaray’ın Müküs olan eski ismi unutulmuş mudur sizce? Ya da Rusya’nın kültür-sanat kenti St. Petesburg, Leningrad olarak değiştirilen ismini sürdürebilmiş midir?”
“GÖL TARİH BOYUNCA FARKLI İSİMLERLE ANILDI”
Van Gölü’nün adının değiştirilmesi yönündeki talepleri saygı ile karşılamakla birlikte, sürdürülemez bir istek olarak görmek gerektiğini söyleyen Sarı; “Mekânlar, bilimsel yazına, dünyaya, topluma mal olmuş durumda ise bu mekânların adını değiştirseniz bile sadece siz söylersiniz, başkaları değil.” Şeklinde konuştu. Sarı, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bu gün Van Gölü ismi bilim ve edebiyat dünyası tarafından kabul edilmiş ve bu şekliyle kullanılmaktadır. Yerel olarak değiştirseniz bile, sizin dışınızdaki dünya bunu dikkate almayacaktır. İletişim araçlarının yaygın olmadığı, yazılı kaynakların yetersiz olduğu, ulaşımın sınırlı olduğu eski çağlarda, mekâna kim hâkimse o bir isim vermiş ve kullanmıştır, daha sonra yıllarda bu ismin değiştirileceğini bile bile. Çünkü siz nasıl değiştirdiyseniz, sizden sonrakilerde sizinkini beğenmeyip değiştirecektir. Bu yüzden de tarih boyunca Van Gölü’nün isminin, egemen olan devletler değiştikçe hep değiştiğini öğreniyoruz tarihçilerin yaptığı araştırmalardan. Hatta Asurluların kıralı değiştikçe Van Gölü’ne verdikleri isimlerin de, Nairi Denizi, Yüksek Deniz, Yukarı Deniz, Dalgalı Deniz, Batı Denizi diye değiştiğini görüyoruz. Tarih içinde zaman zaman Van Deryası, Van Denizi, Ahlat Deryası, Erciş Deryası, Tatvan Deryası gibi isimlerle anıldığını da yine tarihçilerin yaptığı araştırmalardan öğreniyoruz. Van Gölü için kullanılan isimlerin sadece bunlardan ibaret olmadığından, bunların dışında da isimlendirmelerin bulunduğundan emin olmalıyız. Başka emin olduğumuz bir şey ise Van Gölü için kullanılan isimlere yıllara göre bir puan versek, en fazla puanın yine Van Gölü veya Van Deryası ismine ait olduğu. Dünyada sınırların kalktığı, neredeyse küresel bir köy haline geldiği günümüzde artık “küresel düşün, yerel hareket et” sloganına uygun bir düşünme tarzını benimsenmesi gerekiyor. Köyümüzle, ilçemizle, ilimizle iftihar edeceğiz ama bu mekanların bizi küresel anlayıştan koparmamasına da dikkat etmek durumundayız. Köyümüzü, ilçemizi, ilimizi dünyanın merkezi zannettiğimiz günler çoktan geride kaldı. Artık mekanlarımızı küresel sisteme ne kadar bağlayabildiğimizle övünmeliyiz. Yaşadığımız mekanlar, kıymetini soyut kültür değerlerinden aldığı kadar, somut kültürel ve biyolojik değerlerden almaktadır. Bu yüzden küresel düşünürken, yerel hareket ederek soyut ve somut değerlerimizi korumak zorundayız. İşte o zaman yaşadığımız mekanları küresel ölçekte öne çıkarabiliriz yada küresel sisteme entegre edebiliriz. Yoksa mekanlarımıza ait övünmelerimiz, kuru kabadayılıktan öteye geçmez.”
“VAN GÖLÜ’NÜN GÜZELLİKLERİ NERDE?”
Van Gölü’nün ismi için kavgaya tutuşmak yerine Van Gölü için neler yapıldığını ve Van Gölü’ndeki değerlere ne kadar sahip çıkıldığını sorgulamak gerektiğini söyleyen Sarı; “Van Gölü’nün çevresinde var olan inanç, sanat, tarih ve kültür değerlerini korumak için ne yapıyoruz bu gün sizce? Ya da Van Gölü’nün kendisini kirlilikten, her gün göle boşalan bir milyon insanın atığından kurtarmak için hangi çabayı sarf ediyoruz? Göl çevresinde bulunan yüzden fazla endemik bitkiyi tanıyor muyuz? Her gün çuvallar dolusu sökülen endemik soğanlı bitkilerin korunması için ne gibi önlemler alıyoruz? Van Gölü’nün tek türü inci kefalinin üreme zamanında halen devam eden kaçak avcılığını önlemek için ne gibi tedbirler düşündük ve uyguladık? Bir zamanlar Van Gölü’nün çevresinde her yerde görülen yaban koyunlarına ne oldu? Göl çevresini dantela gibi saran üzüm bağları, çeşit çeşit elma türleri, yerli domateslerimiz, fasulyemiz, kavunlarımız nerede? Feqiye Teyran’ın kuşları, kuşların mekan tuttuğu, Bitlis’ten Van’a kadar sincapların hiç yere inmeden üzerinde yaşayabildiği saz gibi ormanlar nerede? Yukarıdaki sorulara pozitif cevap verebilecek bir babayiğit var mı? Unutmayalım, mekanları mekan yapan sahip olduğu değerlerdir. Tüm soyut değerleri unutulmuş, somut değerleri ise birer birer yok edilmiş mekanların adının ne önemi var ki! Önlem alınmazsa önümüzdeki yıllarda lağım çukuruna dönecek bir gölün adı Van Gölü olsa ne olacak, Bitlis, Erciş veya Tatvan Gölü olsa ne olacak? Asırlardır göl bize, bize göle bakıp duruyoruz. 200 yıl önce içinde yelkenlilerin salındığı gölde, bu gün mecburi bir feribot seferinin dışında hiçbir faaliyetimiz yok. Bunlar mı göle verdiğimiz değer? İsmi için kavgaya tutuştuğumuz göl için ne yaptık bu güne kadar?” sorularını sorarak insanların göle bakış açsının yıllar içerisinde nasıl değiştiğinin altını çizdi. Sarı son olarak, “Bu yüzden kıymetli enerjilerimizi anlamsız ve artık faydası kalmamış isim tartışmalarına harcamak yerine, gölü kirlilikten kurtarmaya, soyut ve somut değerlerimizi nasıl yaşatacağımıza, nasıl koruyacağımıza harcayalım. Değerlerimizi, illerimizi, ilçelerimizi, köylerimizi bir araya getiren ve birlik nedenimiz olan gölümüzü, kavga ve ayrılık vesilesi yapmak yerine dostluğumuzu, birlik-beraberlik ruhumuzu güçlendirmenin aracı haline getirelim. Bu gün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz kardeşlik ruhuna zarar verecek her türlü yaklaşımdan arınalım.” Sözlerine yer verdi.
BİLİM ADAMLARI DA ‘VAN GÖLÜ’ DİYOR
Van Gölü’nün ismine tepki gösteren bilim adamları sadece Mustafa Sarı ile sınırlı kalmadı. Gazetemize konu ile açıklamalar yapan Prof. Dr. Ali Fuat Doğu, İddiaların tamamen spekülasyon olduğunu, gölün ismi aslen Van Gölü olduğunu ve tüm dünyanın gölü bu isimle kabul ettiğini söylerken, Dünyada Urartu dilini bilen 38 kişiden biri olan Mehmet Kuşman ise, Urartular ile ilgili yazıtlarda gölün adı geçmediği, Asur’ların ise göle ‘Yukarı Deniz’ diye hitap ettiğini söyledi.
GÖLÜN İSMİ DEĞİŞECEKMİŞ!
Öte yandan son günlerde basına yansıyan gölün ismi ile ilgili haberlerde Bitlis Belediye Başkanı Fehmi Alaydın, Osmanlı arşivlerinden çıkan belgelerden sonra "Tatvan Denizi mi, yoksa Van Gölü mü?" tartışmalarını değerlendirmiş ve “Tatvan Denizi" fikrine sahip çıkılması durumunda gölün Bitlis'e ait olacağını söylemişti. Alaydın: "Tatvan Denizi'ne sahip çıkabiliyorsak göl bizimdir. Sahip çıkamıyorsak bizim değildir. İsimlere çok da takılmamak gerektiğini ifade eden Başkan Alaydın, şöyle konuştu: "Ancak yeri geldiğinde de sahip çıkılması gerekiyorsa sahip çıkmamız gerekiyor ve sahip de çıkarız. Ama özellikle denizimize sahip çıkmamız gerekir. Denizden para kazanmaya bizim ihtiyacımız var. İnşallah günü geldiğinde bunların hepsinden ziyadesiyle yararlanacağımıza inanıyorum. Gölün 3'te ikilik kısmı, yani yüzde 65'i Bitlis il sınırları içerisinde bulunuyor. Gelen misafirlerimize bunu anlattığımızda onların da gölün 'Tatvan Denizi' mi yoksa 'Van Gölü' mü olduğu konusunda kafaları karışıyor. Yakında gölün 'Tatvan Gölü' olarak adlandırılacağını düşüyoruz. Tatvan Kaymakamı Murat Erkan da konuyla ilgili şunları söyledi: "Önemli olan gölü, denizi ulaşım, sportif, kültür, doğa anlamında değerlendirerek insanların kullanımına açmaktır. Yani gölün tamamını insanların kullanımına açmaktır. İlk yapılması gereken buranın potansiyelinin herkese tanıtılması olmalıdır. Gölün stratejik önemi belli, zaten bu amaçla biz de elimizden geneli yapacağız. Yapacağımız tanıtımların uzun vadede bize yarar sağlayacağını düşünüyorum. Göl isminde ısrarlı olan Bitlisliler yetkililerden ismin iadesi için ilgili yerlere başvuruda bulunmasını istiyor. Bitlisli vatandaşlardan Engin Sancak, "Van Gölü" isminin tarihte "Tatvan Denizi" olarak kaynaklarda yer aldığını ve bunun bilimsel dayanağının ortaya çıkmasının tarih ve Tatvan açsından önemli olduğunu belirtti.
BİLİMSEL BELGE VAR DEDİLER VATANDAŞI KONUŞTURDULAR!
Haberde bir çok bilimsel veriler olmasına rağmen, sadece vatandaşların görüşlerine yer verilmesi ise dikkat çeken diğer detaylardan biri oldu. Yaygın medyaya yansıyan haberlerde bilimsel veriler var denilerek şu ifadelere yer verildi; “Sancak, "Bir öğretim görevlimizin, Süleymaniye Kütüphanesi'nde yaptığı araştırmalar neticesinde, bu bilimsel belge bulundu. Bu belge, şu an elimizde. Böylece Tatvan ve çevresiyle ilgili önemli bir bilgiyi de elde etmiş olduk. Biz gölümüzün isminin geri verilmesini istiyoruz. İsmi 'Tatvan Denizi' olmayacaksa bile sadece 'Van Gölü' olmasın, Bitlis - Van ya da Van- Bitlis Gölü olsun" ifadelerini kullandı. Bitlisli vatandaşlardan Erol Ünal ise şunları söyledi: "Gölün eski isimleri 'Tatvan Denizi', daha da eskiye giderseniz 'Ahlat Denizi' olarak geçiyor. Bu iki isim en son yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkmaktadır." Bitlisli diğer vatandaş Yavuz Arıklı, "Tarihte sadece Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde 'Van Gölü' olarak geçiyor. Bunun sebebi ise Evliya Çelebi'nin göl ile ilgili araştırmalarına Van'dan başlamasından kaynaklanıyor. Eğer Bitlis'ten başlasaydı 'Bitlis Gölü' diyecekti" şeklinde konuştu. Van Gölü'nün tarihte "Tatvan Denizi" olarak geçtiği yönünde iddialar vardı. Ancak bu iddiaların aslında sadece bir iddia olmadığı geçtiğimiz günlerde Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan, "Tezkiretü'l-Bünyan" isimli el yazması eser sayesinde kanıtlanmış oldu. İstanbul'daki Süleymaniye Kütüphanesi'nde yer alan, tarihçi ve aynı zamanda Mimar Sinan'ın yakın dostu Sai Mustafa Çelebi tarafından kaleme alınan Tezkiretül- Bünyan isimli yazma eserde, Van Gölü'nün, "Tatvan Denizi" veya "Tatvan Deryası" olarak geçtiğini görülüyor. Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde İran'a düzenlenen seferde görev almış ve gölde geçişi sağlayacak gemilerin yapımı için çalışmıştı. Bunu kaleme alan tarihçi Sai Mustafa Çelebi de o dönemde gölün ismini "Tatvan Denizi" olarak birçok kez kullanmış. Süleymaniye Kütüphanesi'nde Hacı Mahmut Efendi'nin yazdığı 4911 numarada kayıtlı bulunan eserde de "Tatvan Denizi" ibaresine yer veriliyor.”