Tarih: 24.05.2015 10:08

“Türkiye’de iki parti var”

Facebook Twitter Linked-in

 Dışişleri Bakanlığı döneminde 30 Mart 2014 yerel seçimlerini analiz eden AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, ikisi hariç, Türkiye’nin bütün vilayetlerinde AK Parti’nin yüzde 20’nin üzerinde oy aldığını hatırlatmış ve partisinin Türkiye’yi birarada tutan güç olduğunu ifade etmişti. “AK Parti Türkiye’yi kutuplaştırıyor” iddialarına cevaben oy dağılımı haritasına işaret eden Davutoğlu, AK Parti’nin haritadan çekilip çıkarıldığı takdirde, bir partinin sadece Doğu ve Güneydoğu’da, birinin sadece Güney ve Orta Anadolu’da, birinin de sadece sahil şeridinde kümelendiğinin görüleceğini söyleyerek, asıl kutuplaşmanın bu partilerce gerçekleştirildiğini belirtmişti. Böylece AK Parti’yi “Türkiye’nin omurgası” olarak niteleyen Başbakan, “AK Parti’nin karşısında kim güçlüyse onu destekleyelim” diye hareket edenlerin doğrudan Türkiye’nin omurgasını kırmak, Türkiye’yi felç etmek üzere hareket ettiğini söylemişti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise tablo daha da güçlenmiş, yüzde 10-15 oy bandındaki üç vilayet hariç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oylar Türkiye’nin her bir ilinde en az yüzde

25 olarak tezahür etmişti. “Omurga kırma” operasyonu da bu sefer “çatı aday”la vücut bulmuştu.
Şimdilerde 7 Haziran 2015 genel seçimleri için bu denklem, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) barajı geçmesi üzerine kurulu. Hesaba göre, HDP barajı geçecek, böylece AK Parti Meclis’te tek başına iktidar olabilecek sandalye sayısına ulaşamayacak. Muhalefetin diğer büyük partileri bile kendi oylarından çok, HDP’nin oylarıyla ilgileniyor.

***

7 Haziran akşamı AK Parti dışındaki hiçbir parti “Biz iktidara gelelim” diye dua etmeyecek; “AK Parti iktidara gelmesin” diyecekler. Bu yüzden seçim kampanyalarının, vaatlerinin, milletvekili aday profillerinin gerçekte Türkiye ile alakası yok, AK Parti’nin iktidar olamamasıyla alakası var. Samimi olsalar, gerçekten iktidara talip olsalar, alternatif olduklarını göstermek isteseler; AK Parti Hükümetlerinin klasik bir hükümet olarak rutin şekilde imza attığı işleri “Onlar 3 veriyor biz 13 vereceğiz” diye yeniymiş gibi vaadetmezler, “Türkiye’nin omurgasını” teşkil eden icraatları hakkında “Hepsini kökten kaldıracağız” demezlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nu eleştirmeye ayırdıkları vaktin hiç değilse 10’da 1’ini kendi programlarını anlatmaya ayırırlar; biz de, “Evet, amaçları AK Parti’yi ‘indirmek’ değil, kendilerini ‘yükseltmek’” derdik.

Bu yüzden bugüne kadar hiç muhalefet (evet, “muhalefet”) olamadılar; bu yüzden bugünkü çabalarının “Fikri çatışmadan bereket doğar” minvalinde de hiç kıymet-i harbiyesi yok; bu yüzden olan biten gerçekten “Türkiye’nin omurgasıyla” ilgili.

Hal böyle olunca, 7 Haziran günü; bir tarafta, Liva el İslam’ın tarifiyle, “‘Bir fırka umur-u idareyi eline almasın da’ varsın Türkiye’nin omurgası kırılsın” diyecek ve “bu yolda sarf-ı mesai edecek” kadar ileri gidenler olacak (Ezici çoğunluk bile isteye böyle vaziyet almış durumda, pek azı için “7 Haziran” sadece seçimlerden bir seçim.) Diğer tarafta da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dava arkadaşlarının bin bir emek ve zahmetle kurduğu, şekillendirdiği ve “Türkiye’nin omurgası” haline getirdiği; bu süreçte hep Türkiye’den yana, “Türkiye’nin omurgasını” müdafaa etmek için düşünen, yazan, konuşan, risk ve sorumluluk alıp yeri geldiğinde ateşten gömleği giyen Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığındaki AK Parti olacak.
Rahmetli hocamız Necmettin Erbakan, “Türkiye’de iki parti var” derdi hep, “Refah Partisi ve diğerleri.”





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —