Tarih: 07.04.2015 10:42

Türk ve Kürt Solu'na çağrı

Facebook Twitter Linked-in

 Yaklaşın.

Kulağınızı eğin ve dinleyin.

Siz, henüz ne yaptığınızın farkında değilsiniz!

Kiminle muhatap olduğunuzu da bilmiyorsunuz!

Arı yuvasına çomak sokuyorsunuz.

Ve anlaşmayı bozuyorsunuz.

Her şeyi, ezberlediğiniz 20 kelimeyi geçmeyen gerici-faşist Sol jargonlarla izah edip duruyorsunuz.

Sizi “cennete” alsalar orada da aynı sloganları atar durursunuz:

“Hak-lı-yız Ka-za-na-ca-ğız!”

Bunu bozuk plak gibi tekrar edip duruyorsunuz.

Koşu bandında beyhude terliyor; mesafe alamıyorsunuz.

Ama siz önce şuna dikkat edin:

Bizim çocukları vuruyorsunuz!

Bizim evlatlarımızı katlediyorsunuz!

Yüzünüze kızıl maskeyi takınca “son noktanın” siz olduğunu sanıyorsunuz.

Elinizde silahla, kızıl bayrak önünde zafer işareti yapan devrimci pozu verdiğinizde, “bizden kralı yok” diye düşünüyorsunuz.

Mahalle aralarında, gruplar halinde keleşlerle verdiğiniz pozlar, sosyal medyada dolaşıma girdiğinde gururdan çatlayacak gibi oluyorsunuz:

“Halkım merak etme, biz varız!”

Bölgede, 6-7-8 Ekim, talihsiz Kobani olaylarında, başını ezdiğiniz çocukların oturduğu sokak başlarında ellerinizdeki ağır silahlarla “gerillacılık” oynadığınızda bölgenin tek hâkimi olduğunuzdan kuşkunuz olmuyor.

Caddelerde, Kürdistan’ın dağlarını siz yaratmışsınız gibi yürüyorsunuz.

Gözlerinizde harelenen çakmak çakmak ifadeler ancak Yunan tanrılarında olur.

Mehmet Selim Kiraz’ın alnına silah dayalı fotoğraf ile “oligarşiye diz çöktürdük” diyecek kadar kendinizden geçtiniz. En iyisi siz “oligarşi” kelimesi yerine “halk” kelimesini koyun:

Siz halkın kalbine sıkıyorsunuz!

Bütün amacınız o fotoğrafı yakalamaktı ve o da oldu.

Bu kareye nicedir ihtiyacınız vardı.

Kıble yapıp tapınır durursunuz.

Ama dikkat edin:

Bizim çocukları vuruyorsunuz.

Sivil, demokratik Türkiye devrimini; tevhidi ruh gerçekleştiriyor.

Said Halim’in, Mehmet Akif’in, Necip Fazıl'ın, Bediuzzaman’ın, Seyit Kutub’un, Malkom X’in, Abdullah Harun’un, Metin Yüksel’in, Abdulkadir Geylani’nin, Şeyh Nakşibendi’nin, Şeyh Said’in, Ali Şeriati’nin, Muhammed İkbal’in, Aliya İzzet Begoviç’in ruhu.

Mehmet Selim Kiraz bu ruhu taşıyordu.

Muvahhitti.

Bizim jenerasyondu, en iyilerimizdendi.

Adildi.

Berkin Elvan olayını takip edecek en doğru kişiydi. Bürokratik hegemonya karşısında gözünü budaktan sakınmayacaktı. Cesurdu, korkusuzdu, vicdan sahibiydi. Herkes görecekti olayı detaylarıyla çözecekti.

Kardeşimizi vurdunuz.

Anlaşmayı bozdunuz.

Sizlerle Türkiye’nin dört bir tarafında, 80’ li yıllarda, örneğin, İstanbul üniversiteleri koridorlarında, Laleli’nin sote çay evlerinde, vurulan ağabeyleriniz Ali Rıza’larla oturup konuştuğumuzda her şeyi anlamıştınız oysa.

Şaşırmış, büyük saygı duymuş ve susmuştunuz.

Ortak düşman faşist/tağuti TC rejimine karşı mücadele hattında kimse kimseye karışmayacaktı.

Sonraki yıllarda nice tahriklere karşı neredeyse tüm üniversitelerin hâkimiydiler ama Müslüman gençler hiçbir koşulda şiddete başvurmadılar.

Unutmayın, Türkiye’de demokratik bir dönüşüm gerçekleşiyor.

Bu dönüşümü toplum yönlendiriyor. Halk. Toplumu işte bu Müslüman gençler domine ediyor.

Gerici faşist Eski Türkiye geride kaldı.

Tek tipçi ırkçı Kemalizm geride kaldı.

12 Eylül rejimi mahkûm edildi.

Askeri vesayet, sivil iradeye tabi oldu.

Emperyalizmin taşeronluğu işlevini yitirdi.

Toplumun tüm renkleri ilk kez nefes aldı.

Normalleşme süreci devam ediyor.

Bunu şimdi “biz ruhu” yapıyor.

Bu ruhla cesaretinizi yarıştırmayın.

Siz; eski kafayla çeyrek asır önceki koşullar aynen devam ediyor gibi davranıyor, yazıyor ve anlatıyorsunuz.

“Halk kurtuluş savaşçıları ölümsüzdür!

Devrim şehitleri ölümsüzdür!

Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa kadar savaş!”

Neler değişti ama siz elli yıldır aynı sloganı atıyorsunuz.

Farkında mısınız; o devrim yapıldı.

Halk dediğiniz ama hiçbir zaman ne olduğunu bilmediğiniz kitleler çoktan ayaklandı.

Toplum, liderini seçti, oligarşik düzeni değiştirdi.

Nicedir toplum, kendi çocuklarını iktidara taşıyor. Bundan vazgeçmeyecek.

Büyük dönüşüm sürüyor.

Şimdi siz, düzeni değiştiren bu halka karşı savaşıyorsunuz.

Sonra Taksim’de halk mahkemesi kurulsun diyorsunuz.

Aynada kendinize bir bakın ne hale geldiniz?

Bu mudur devrimci Solcu geleneğiniz?

Komediyi bırakın.

Halk iktidarda.

Siz ise emperyalizmin jeopolitik çatısı altında…

Toplum düzen kurdu.

Kürdistanı da bu toplum özgürleştirdi.

İroniye bakın ki, şimdi iki taraftan da bunları elimizden almaya çalışıyorsunuz.

Sorun kendinize: Kim adına?

Türk Solu halkına karşı savaşıyor.

Kürt Solu da toplumuna sabotaj düzenliyor.

Eski düzenin devam etmesini çok arzu ediyorsunuz.

Ama bu asla olmayacak.

Eski düzen gayr-ı meşru idi.

Ona karşı hep birlikte mücadele ettik.

Siz silahla, biz sabırla.

Şu an her yerde biz varız artık.

Meşru düzene karşı yine aynı yöntem ve üsluplarla mücadele ederseniz “kendinizi” vurursunuz.

Toplumu, halkı.

Bu çaprazda başarılı olmanız mümkün değil.

Yanlışınızdan dönün.

Anlaşmayı bozmayın.

Devrime katılın.

Barışa katılın.

Her yerde bizim çocuklarımız var.

Mehmet Akif okumuş

Cemil Meriç okumuş.

Ahmet Arif okumuş.

Ahmet Kaya dinlemiş.

Necip Fazıl okumuş.

Sezai Karakoç okumuş.

Bunlar her yerdeler.

Bazen savcı bazen bürokrat.

Bazen çoban bazen işçi.

Bazen esnaf bazen yazar.

Siz Çağlayan Adliyesi'nde en iyilerden birini, iyi insanı vurdunuz.

Mehmet Selim Kiraz’ı

Adaleti, vicdanı, aydınlığı…

Şimdi yıkılın!

Bizimle cesaret yarıştırmayın!

Toplumun önemli bileşenlerinden biri olan Alevi kardeşlerimizi, Kürt kardeşlerimizi kendinize siper yapmayın.

Eşit, adil, sivil, ortak, çok renkli demokratik Türkiye için henüz yolun başındayız.

Mücadeleye devam edeceğiz.

Tam bağımsız ve tam demokratik Türkiye için elimizden ne geliyorsa onu yapacağız.

Bu kez hata yapmayacak, başaracağız.

İçimizdeki ve dışımızdaki; yozluğun, yobazlığın, sorunların, çıkmazların, ahlaksızlıkların, eşitsizliklerin, hukuksuzlukların, eksikliklerin…

Her şeyin farkındayız.

İhanet ve taşeronluk engel olmaya çalışsa da hepsiyle tek tek ilgileneceğiz. Bütün gücümüzü erdemli, sivil demokratik inşa sürecine teksif edeceğiz.

Milletin devleti olarak güneşe doğru yürüyeceğiz!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —