İşte Tatlıcan'ın yazısının o bölümü:
30 yaşının altındaki okurlar belki hatırlamaz. “Seni Seviyoruz Savunan Adam”, Ahmet Taşgetiren’in 1997 yılında yazdığı bir yazının başlığıydı.
Darbecilere, vesayetçilere, polis-yargı çetelerine, siyaset kurumunu itibarsızlaştıranlara, bürokrasiye çöreklenmiş asalaklara karşı, ezilenleri, horlananları savunan dönemin Başbakan’ı Necmettin Erbakan’ı anlatıyordu o yazı…
Ahmet Taşgetiren’in o yazısının üzerinden tam 16 yıl geçti.
Aktörler farklı olsa da, bugün yine yargıya, emniyete, eğitime çöreklenmiş, siyasete girmeden siyasete yön vermeye çalışan, istediklerini elde edemeyince ülkeyi bir yangın yerine çevirecek kadar gözü kararmış, yeni nesil vesayetçilerle karşı karşıyayız.
İstediklerini elde etmek için, en alçakça iftiradan porno kasetlere kadar, hiçbir ahlaki sınır tanımıyan bir çeteyle…
Ne istediklerini, neyi amaçladıklarını, nereye varmak istediklerini bilmediğimiz, nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan, muhataplarında tedirginlik yaratan, sürekli suç işleyip ardında bir delil bırakmayan bir örgütle…
Başbakan Erdoğan işte bu yeni vesayet sistemine karşı direniyor.
Direnemezse ülkenin büyük zarar göreceğini, gelecek nesillerin kaybedeceğini biliyor.
Bugünlerde “Tayyip Erdoğan yalnızlaştırıldı” diyenlere bakmayın siz.
Zor zamanda sesleri kısılan, buharlaşan AK Parti’lileri, gemiyi terk eden fareleri de de ciddiye almayın.
Onun arkasında 30 yıl sonra gelen barışın keyfini süren Kürt ve Türk halklarının duası var.
Onun arkasında, yıllar sonra özgür bir şekilde öğrenim görme ve kamuda çalışma imkanına kavuşan başörtülü kızlarımızın duası var.
Onun arkasında, her sokağına hizmet götürdüğü bir ülkedeki milyonlarca vefalı insanın duası var.
Onun arkasında, Gazze’den Doğu Türkistan’a, Mısır’dan Bosna Hersek’e kadar İslam coğrafyasının her köşesinde yaşayan mazlum müslümanların duası var.
Tabi “Beddua” edenleri de unutmamak lazım.
Onlara sadece “Beddua, karşıdaki haketmiyorsa sahibine tutar” hadisini hatırlatın.
Bizim duamıza gelince…
Gençliğe adım attığım 1980’li yılların ortalarında, Tarlabaşı’nda bir kahvehanede konuşurken görmüştüm Recep Tayyip Erdoğan’ı. O gün bu gündür siyaset macerasını takip ediyorum.
Hiçbir partisine üye olmadım. Hiçbir siyasi süreçte yeralmadım. Hiçbir menfaat ilişkim olmadı.
Ama ne zaman zor bir dönemeçten geçse, ne zaman yalnızlaştırılmaya çalışılsa ve ne zaman zorbalara karşı dirense, milyonlarca insan gibi ben de yanında oldum.
Bugün de, polis-yargı çetesine karşı siyaset kurumunun ve Başbakan Erdoğan’ın yanındayım.
Ahmet Taşgetiren, bir döneme damgasını vuran yazısını şu duayla bitiriyordu:
“Allah’ım: Ümmeti Muhammed’e merhamet et. Allah’ım ümmeti Muhammed’e yardım et, koru. Allah’ım ümmeti Muhammed’e mağfiret et.”
16 yıl sonra aynı duygularla bu duaya “amin” diyor ve ekliyorum:
Seni seviyoruz direnen adam…