'Sanatçı olunmaz sanatçı doğulur' sözünü çok duyarız. Gerçekten de baktığımızda her mesleğin bir profesyoneli bir de amatörü vardır. Profesyonelin önü alınmaz,ama amatör de bir arpa boyu yol almaz, çünkü o meslek profesyonel için doğuştan bir meslektir. Hakkını vererek yapar.
Van ve yöresinde etkinliklerde ve düğünlerde söylediği oyun havaları ve klamlarıyla tanınan Raziye Kızıl (Gazin) da belki böyle biridir. Sanatını rüyada görecek kadar içine sindiren biridir ki Kızıl, okuma yazması olmadığı halde 100 Kürtçe klamı (şarkıyı) ezbere biliyor şimdi, 11 tane de CD yapmış bugüne dek.
Ancak gerekli eğitimi alamayan ve şimdiye kadar destek görecek bir çevre çıkmadığı için hep kendi başına bir şeyler üretmek durumunda kalan Kızıl, şarkı dizelerini rüyasında görse de, yeteneğini gereği gibi sergileyemiyor.
Buna rağmen birçok zorluğu kendi çabasıyla aşarak müziğe yönelen ve sanatıyla ilgili gördüğü rüyalarla ilgi çeken Kızıl ile ilginç yaşamı ve müzik uğraşısı üzerine sohbet ettik.
Röportaj: Adil HARMANCI
Kızıl´a yönelttiğimiz sorular ve verdiği cevaplar şöyle:
SİZİ DENGBÊJ OLARAK DEĞERLENDİRİYORLAR, YANİ KÜRT MÜZİK DÜNYASINDA ENSTRÜMANSIZ SÖZ SANATI GERÇEKLEŞTİREN KİŞİ, NE ZAMAN BAŞLADINIZ BU SANATA?
Ben Bitlis´in Tatvan ilçesine bağlı İnsüs (Yasice) köyünde dünyaya geldim. 12 yaşında iken düğünlerde, yaylalarda, evde ve özellikle kadın ortamlarında klam söylenirdi. O sıralarda kadınların müzikle uğraşmaları, klam söylemeleri ayıptı. Ben de hep kadın ortamlarında ve çekinerek söylerdim. Evlendikten sonra da, ev içinde kendi kendime elimle saz çalar gibi hareketler yapıp kısık bir sesle söylerdim. Bir keresinde kayınpederim beni görünce, evdekilere ´bu kız delirmiş mi?´ diye sormuş. Ben o sıralar hep Erivan radyosunu dinlerdim. Meryem Xan ve Ayşe Şan söylerdi. Ben de kendi kendime ´mademki ayıp peki bunlar nasıl buraya çıkıp söylüyor´ diyordum.
KAÇ YAŞINDA EVLENDİNİZ PEKİ, EVLENDİKTEN SONRA DAHA DA SIKINTI OLMADI MI SANAT İÇİN?
Oldu tabi. 15 yaşında evlendim. Evlendikten sonra Van´a yerleştik. 35 yıldır da Van´dayım. Eşim ilk başta karşı çıktı, sonra bu duruma razı oldu, artık fazla itiraz etmedi. İlk başta söylememi istemiyordu. Sonra her nasıl olduysa artık itiraz etmedi. Kardeşim saz çalardı. Artık onunla oturup evde kaset doldurmaya başladık.
PEKİ, KASETLERİ DEĞERLENDİRME İMKÂNI BULDUNUZ MU, YARDIMCI OLAN ÇIKTI MI?
1995 yılında İstanbul´daki bir müzik şirketinden ben ve kardeşime ait, ´Gewramin´ ve ´Ava Ji Çiyê Tê´ (Dağdan İnen Su) isimli kasetlerimiz çıktı. Daha sonraki yıllarda da kaset ve CD çalışmalarım oldu. Şimdiye kadar toplam 11 CD yaptım. Ancak hak ettiğimin karşılığını hiç bir zaman alamadım. Eğer alabilseydim, çok daha iyi bir yere gelebilirdim. Öyle şeyler yaşadım ki, şimdi artık bazen klam söylemek bile içimden gelmiyor.
BU 11 CD´DEKİ KLAMLARIN TÜMÜ SİZE Mİ AİT?
Evet. Araya aldığım Şivan´dan ve Meryem Xan´dan bir iki tane var, gerisi tamamen bana ait. Kendim söyleyip kendi bestelediğim parçalardır.
OKUMANIZ YAZMANIZ YOK, BİR YERE NOT ETMEYİNCE PEKİ NASIL SÖYLEYİP BESTELEDİNİZ Kİ?
Çok güçlü bir ezberim var. Doğuştan bir yetenek galiba. Şu anda 100´ün üzerinde klam ezberimde var. Klamlarımı teybe kaydederek sakladım hep. Bestelerini de kendi kendime yapıyordum. Mesela bir keresinde bir tane klamımı rüyamda gördüm. Uyandığım gibi misafir odasına giderek, teybe kaseti koydum ve daha unutmadan söyleyerek kaydettim. Sesime uyanan çocuklar ve eşim başıma yığıldılar. ´Ne oldu, ne oldu?´ diye merakla sormaya başladılar. Delirmiş sandılar.
EN BÜYÜK DESTEKÇİNİZ RÜYALAR YANİ…
Belki inanmazsınız bir hafta önce de rüyamda sahnede klam söylüyordum. Çok kalabalık bir insan kitlesi vardı. Yepyeni bir şey söylüyordum, bütün sözler yeniydi, ama uyanınca sözleri unuttum, fakat makamı adeta hafızama kazındı. Evet, zaman zaman böyle rüyalar görüyorum. Sanırım yazamadığım için ve bir de adeta müzikle yattığım için uykuda beynim harekete geçiyor. Zaten kendi sesimi dinlemesem uyuyamam. Önce bir klamımı CD çalardan dinler ve birlikte söyler, sonra yatarım.
PEKİ, KLAMLARINIZDAN BİR ÖRNEK VAR MI, AYNI ZAMANDA GÜZEL BİR ÖYKÜSÜ OLAN..?
´Gûla Bafile´ var. Bu, Bitlis´in Mutki ilçesinde geçen gerçek bir aşk öyküsüdür. Kürt genci Ermeni kız Gûlê´ye âşık olur, ancak dinleri ayrı olduğu için evlenmelerine olanak yoktur. Köyün ileri geleni Mîso ağa kızı ikna etmek ister, ancak başarmayınca bir değirmende öldürürler. Bu klamı da kızın annesi söyler. Şimdi bizim orada herkesin dilindedir, bilinir. Bu klamı Fransa´da söylediğim zaman Türkçe, Kürtçe ve Fransızca alt yazı geçiyordu. İlk kez orada ağladım.
DIŞ ÜLKELERDE DE SÖYLEDİNİZ Mİ, DEMEK Kİ TANINACAK KADAR İLERLETMİŞSİNİZ İŞİ?
Tabi çıkan CD´ler sayesinde az da olsa tanınmaya başladım, sesimin rengi ortaya çıktı diyebilirim. İstanbul Kürt Enstitüsü´nün emeğini inkâr edemem. Bir süre orada kaldım. Van´a dönüşte kendime tam olarak güvenim geldi. Diyarbakır, Siirt, Doğubayazıt, Bismil, Kızıltepe´de yapılan etkinliklerde bulundum. Fransa´da da devlet tarafından kadınlar için hazırlanan bir etkinlik vardı, Enstitü sayesinde oraya gittim. Orada Kürt sanatçılar Şivan, Maruf ve Şemdin de vardı. 2006 yılında da Kürdistan Tv´de program yapmak üzere Sait Gabari´nin davetlisi olarak Federal Kürdistan´a gittim.
NASIL BULDUN ORAYI, NASIL KARŞILANDIN ORADA?
İlk askerler bizi karşıladı. Kendimi ilk kez Federal Kürdistan´da özgür his ettim.
Çünkü omzunda silahı bulunan Kürt asker, beni görünce Kürtçe ´hunermend serçavan´ (sanatçı gözüm üstüne) diyordu. Tüccar, öğrenci, misafir olduğum ev halkı herkes benim dilimi yani Kürtçe´yi konuşuyordu. Benim için hayatımda bir ilkti. Hani çok ilginç, çekici ve önemsediğin ilkler olur ya öyle bir ilkti. Ve kendimi gerçekten çok farklı, hafiflemiş gibi his ettim.
PROGRAM NEYDİ?
Dengbêjlerle ilgili bir programdı. Bir nevi tanıtım programı. Programı canlı yapmadık, Barzan köyünde çektik. Sait Gabari ile çok sohbet ettik. Hatta gözlerini dahi sordum. İlk kez ondan öğreniyordum. Saddam güçleri tarafından yakalanınca Gabari´ye soruyorlar, ´dilini mi keselim, gözlerini mi kör edelim´ diye, o da ´gözlerimi, dilim bana lazım, çünkü hem varlığımın nedenidirler hem de bundan sonra da söyleyeceğim çok şey var´ diyor. Onlar da gözlerini kızgın şişlerle kör ediyorlar. Bu olay beni derinden etkiledi. Oraya gitmem çok iyi oldu. Ayrıca Mele Mıstefa´nın mezarını da ziyaret ettim. Türbe falan yok, kendi vasiyeti öyle imiş. Sıradan bir mezarda yatıyor.
HALEN KLAM ÜRETİP BESTE YAPIYOR MUSUNUZ, BU ARADA OKUMA YAZMA ÖĞRENDİNİZ Mİ YOKSA HALEN KAYIT CİHAZI MI KULLANIYORSUNUZ?
Evet, düşünmeye ve bestelemeye devam ediyorum. Biraz okuma yazma öğrendim, ancak yazacak kadar değil, yine ses kayıt cihazı kullanıyorum. Anlayacağınız sesimi yazıyorum. Bir de tarihleri yazamıyorum, matematiksel rakamları çözemiyorum, mesela sayı olarak yılları yazamıyorum.
ŞİMDİ NE GİBİ KONULARI BESTELİYORSUNUZ, SİZDE MERAK UYANDIRAN ŞEYLER NELER?
Yeni süreçle ilgili bestelerim var, depremle ilgili besteler yaptım. Ağrı´da Evdalê Zeynîkê diye bir dernek var, onunla ilgili bile bir beste yaptım. Çevremde bana garip gelen, olumlu olumsuz ne varsa bestesini yapıyorum.
BUGÜN İSTEDİĞİNİZ YERDE MİSİNİZ?
Değilim. Çok daha farklı yerlerde olmam gerekirdi. Daha tanınmış bir ses, bir yetenek olabilirdim. Daha yüksekte ve gıpta ile bakılan… Ben buna inanıyorum, ama olmayınca da bu durum çok zoruma gidiyor. Hani derler ya "sen ancak rüyanda görürsün!" diye, galiba kaderin bir cilvesi, okuma yazma olmayınca, destek veren çıkmayınca ben de normalinde olması gerekenleri rüyamda görüyorum. Rüya ile büyüyorum.