Tarih: 09.02.2016 11:07

MADALYONUN İKİ YÜZÜ: RUSYA VE İRAN

Facebook Twitter Linked-in

 SSCB’nin çöküşünden sonra İran’ın bölgesel güç olarak ortaya çıkması ve bir çok konuda Rusya’nın milli çıkarlarına karşı olmasına rağmen, her iki devlet Batı ile ilişkilerinde ortak strateji izliyor. Çünkü her iki ülkenin jeostratejik çıkarları, özellikle Batılı devletlerin Orta Asya ve Güney Kafkasya politikalarına eleştirisel yaklaşım bakımından da üst-üste düşmektedir. 
İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasından sonra Tahran hükümetinin ekonomik ve dış politikasında yeni bir dönem başlamıştır. Özellikle, yaptırımların kaldırılması sonrasında İran’ın kendi enerji kaynaklarını dünya pazarlarına çıkarması ve bu sürecin stratejik olarak işbirliği içerisinde olduğu Rusya ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği de merak edilmektedir. Batı dünyasının yıllardır Tahran’a uyguladığı ekonomik, enerji, politik ve askeri yaptırımlar yasal olmayan yollarla pek çok devlet tarafından delinmekteydi ki, bunlar arasında Rusya’nın önemli yeri bulunmaktaydı. Birçok bölgesel sorunun çözümünde ortak pozisyon sergileyen iki devlet, kendi çıkar alanları olarak addettiği bölgelere Batı’nın her türlü müdahalesini engellemeye çalışmışlardır. Ayrıca Rusya İran’ın nükleer işbirliği alanında en büyük ortağı olarak bilinmektedir.
SSCB’nin çöküşünden sonra İran’ın bölgesel güç olarak ortaya çıkması ve bir çok konuda Rusya’nın milli çıkarlarına karşı olmasına rağmen, her iki devlet Batı ile ilişkilerinde ortak strateji izliyor. Çünkü her iki ülkenin jeostratejik çıkarları, özellikle Batılı devletlerin Orta Asya ve Güney Kafkasya politikalarına eleştirisel yaklaşım bakımından da üst-üste düşmektedir. Bu bölgelerde Beyaz Saray’ın herhangi varlığı hem Moskova, hem de Tahran için kabul edilemez. Suriye krizi ile ilgili olarak da, Rusya ve İran aynı konumda mücadele etmekte.
RUSYA’YA YAPTIRIMLAR: MOSKOVA-TAHRAN İLİŞKİLERİ
Putin’in ilk cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren, Rusya’nın ulusal çıkarları doğrultusunda İran’la işbirliğini geliştirme stratejisi izlenmiştir. Rusya’nın belli bir dönemden itibaren BM çerçevesinde İran’a karşı kabul edilmiş yaptırımlara taraf olması, Gore-Çernomırdin anlaşması gereği Rusya’nın İran’la askeri ilişkilerini askıya alması ve S-300’lerin İran’a satılmasından imtina etmesi zamanla iki ülke arasındaki ilişkilerde soğukluk yaşanmasına sebep olmuştur. 2011-2014 yılları arasında iki ülke arasındaki yaptırımlar nedeniyle ekonomik ilişkiler zayıflamış ve ticaret hacmi azalmıştır.
Rusya’nın İran’a karşı uygulanan banka yaptırımına müdahil olması iki ülke arasında ticari ilişkiler sürecini zorlaştırsa da, taraflar mal mübadelesi yöntemiyle ekonomik ilişkilerini sürdürmekteydiler. Batılı devletlerin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar, Moskova’yı İran gibi ülkelerle ekonomik işbirliğini tekrar geliştirmeye mecbur etti. Mayıs 2014’de iki ülke cumhurbaşkanı arasında Çin’de gerçeklesen görüşmede işbirliğinin genişletilmesi gerektiği vurgusu yapılmış ve bu doğrultuda Ağustos 2014’de Moskova-Tahran arasında ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine dair memorandum imzalanmıştır.
Anlaşmayla, Rusya İran’dan yıllık yaklaşık 2,35 milyar dolar değerinde petrol ve petrol ürünü alarak, kendi adıyla dünya piyasalarına çıkarmakta; bunun karşılığında ise Tahran hükümeti Rusya’dan tahıl, makine ürünleri, ağır kamyonlar gibi ürünlerin alınmasını gerçekleştirecektir. İki ülkenin yıllık ticari hacmi 1,3 milyar dolar civarındadır. Bankalara uygulanan yaptırımların kaldırılması halinde ise, Rus ve İran şirketleri herhangi bir kısıtlama olmadan bu işbirliğini daha da genişletecek ki, bu da iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 3-4 defa artacağı anlamına gelmektedir.
NÜKLEER ALANDA İŞBİRLİĞİ
İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması sonrasında Moskova-Tahran ilişkilerinde nükleer alanda işbirliğinin gelişeceği tahmin edilebilir. Kasım 2014’de Rusya ve İran arasında nükleer anlaşma imzalanması ile bu alanda işbirliği için yeni bir zemin oluşmuştur. İmzalanmış antlaşma ile Rusya’ya, İran’ın güneyinde sekiz yeni nükleer santrali inşa etmesine izin verilmiştir. Bundan başka anlaşmada inşası tamamlanan nükleer ünitelerin yakıtlarının Rusya’da üretilmesi ve Rusya tarafından sağlanması; aynı zamanda atıkların işlemden geçirilmek ve depolanmak için tekrar Rusya’ya gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Bu antlaşma, iki sene içerisinde Rusya devlet bütçesine 2 milyar dolarlık gelir sağlayacaktır ki, ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalan ülke için büyük anlam ifade etmektedir.
ENERJİDE YAKINLAŞMA
İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması sonrasında Rusya için en önemli gelişme 2011 yılında terk ettiği İran enerji pazarına tekrar dönmesi olmuştur. Ağustos 2014’te Moskova ve Tahran arasında petrol ve gaz endüstrisinin geliştirilmesi ve işbirliği ile ilgili 20 milyar ABD doları değerinde anlaşma imzalandı. Sözleşmeye göre İran’ın enerji altyapısının modernleştirilmesine yatırım yapmayı planlayan Rusya, buna karşılık olarak İran’dan petrol almak yükümlülüğü üstlenmiştir. 25 Ocak 2016’da İran Ulusal Petrol Şirketi ve Rusya petrol şirketi Lukoil arasında 6 milyon dolarlık anlaşma imzalanması buna bir örnektir. Anlaşma ile Rus şirketi İran’ın güney batısındaki hidrokarbon zengini Huzistan eyaletinde petrol çıkarma yetkisi almıştır.
Almanya, Fransa ve diğer ülkelerin İran pazarına girmeleri ile Rusya’nın etkisinin azalma tehlikesi mevcuttur. Almanya ve bir çok Avrupa ülkesinin Rusya’nın doğal gaz üzerindeki etkisini azaltmak için İran’la ekonomik ilişkilerini geliştirmek istemektedir. Özellikle, hidrokarbon kaynakları ile Avrupa’nın enerji güvenliğinde İran’ın rolünün ön plana çıkacağı ihtimalleri, Rusya’nın etkisini zayıflatacak gibi gözükmektedir. Fakat, Gazprom ve Lukoil gibi şirketler İran enerji kaynaklarının işletmesinde önemli yer alacaktır ki, Tahran da muhtemelen kendi stratejik çıkarları açısından Rus ve Çin şirketleri ile işbirliğini Batılı şirketlere tercih edecektir.
İLİŞKİLERİN ASKERİ BOYUTU
Moskova için İran’la askeri ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir ve ayrıca Tahran da son dönemlerde her alanda olduğu gibi askeri ilişkilerde Rusya ile sıkı işbirliği içerisindedir. Ocak 2015’de 15 yıl aradan sonra ilk defa bir Rusya savunma bakanının İran’ı ziyaret etmesi de bu perspektiften değerlendiriliyor.
Batılı devletlerin Rusya’ya yaptırımı sonrasında 13 Nisan 2015’te Cumhurbaşkanı Putin İran’a karadan havaya atılan 5 adet S-300 PMU-1 füze sistemlerin satışı ile ilgili yasağın kaldırılmasına ilişkin karar verdi.
Tahran-Moskova arasında askeri ilişkilerin nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor değildir. Sovyetler Birliği döneminden kalmış askeri mühimmat ve teknolojinin modernleştirilmesi amacıyla İran tekraren Rus silahlarına üstünlük verecektir. Bu şekilde düşünülürse, 2000’li yıllarda olduğu gibi İran silah pazarında Rusya önemli bir paya sahip olacaktır.
Moskova, İran’a uygulanan yaptırımların kalkmasının kendisi açısından hem olumlu hem de olumsuz tarafları var. İran ve Rusya’nın bölgesel güvenlik sorunlarının çözümünde aynı yaklaşımlarından dolayı, bir-birilerinin çıkarlarına zarar verebilecek herhangi antlaşmaya gitmeyeceği kesindir. Nükleer alanda da her iki devlet daha uzun süre stratejik olarak işbirliğini devam ettirecektir. Çünkü, İran’da nükleer santrallerin kurulması ve geliştirilmesi Rusya ve Rus uzmanların faaliyeti ile mümkün olmuştur. Bunu Tahran hükümeti anlamaktadır ve güvenilirlik açısından da ağırlıklı olarak nükleer alandaki politikasını Rusya ile birlikte sürdürmeye devam edecektir.
Moskova-Tahran ilişkilerini Kafkasya ve Orta Asya üzerinden değerlendirirsek, her iki devlet bu coğrafyalarda Sünni İslam’ın yayılmasından endişe etmektedir. Bu nedenden dolayı taraflar, politik ve güvenlik alanında işbirliğini devam ettireceklerdir. Moskova-Tahran arasında hem ekonomik hem de askeri alanda da işbirliğinin gelişeceği de tahmin edilebilir. İran’ın yıllık savunma harcamasının yaklaşık 10 milyar dolar olduğunu düşünürsek, Rusya için kendi savunma ürünlerini ihraç edeceği önemli bir pazar oluşacaktır.
Yenişafak/Elnur İsmayilov • BİLGESAM



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —