İslamcı Gençlik“in Bitişi

Bir zamanlar “İslamcı Gençlik” diye bir gençlik vardı.

VAN 5.10.2012 21:36:09 0
İslamcı Gençlik“in Bitişi
Tarih: 01.01.0001 00:00

"İslamcı Gençlik"in Bitişi / Zeynep Çiftçi

 

Bir zamanlar “İslamcı Gençlik” diye bir gençlik vardı.

Heyecanlı, tepki gösteren, okuyan, duyarlı bir gençlik.

Bu gençleri her zaman rahatsız eden bir şeyler vardı, sürekli isyan halindeydiler.

Başörtüsüne özgürlük, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce  özgürlüğü gibi talepler hiç dillerinden düşmezdi.

Eylemlerinde genellikle bunları haykırırlardı.

İç siyasetle olduğu kadar dış siyasetle de yakından ilgilenir ve özellikle de Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere hemen tepki gösterirlerdi.

Hemen her hafta Beyazıt Meydanı’nda Cuma namazı çıkışı ya Filistin’e özgürlük, ya başörtüsü yasağını protesto eden bir eylem ya da Çeçen direnişçilerine destek eylemleri yapılırdı.

Anti Amerikan bir duruşları vardı. Eylemlerde Amerikan bayrakları yakılır, Amerikan konsolosluğu önünden siyah çelenk hiç eksik olmazdı.

Türkiye’de ve dünyada yaşanan gelişmeler hakkında “doğru ya da yanlış” bir fikirleri, bir duruşları ve bir tepkileri mutlaka olurdu.

İslamcı Gençlik çatısı altında adlandırdığımız bu gençlik, öyle tek tip bir gençlik de sayılmazdı. Siyasi duruş olarak da, dini algılayış biçimi olarak da kendi içlerinde farklı gruplara ayrılıyorlardı. Ama onları aynı eylemlerde buluşturan şey, ortak rahatsızlıklarıydı.

Belki sadece kendi sorunlarına gömülmüş ve genellikle bunları dile getiren, demokrasiye de bu noktada ihtiyaç duyan bir kesimdi ama her şeye rağmen sokağa çıkıp bağırabilen rahatsız bir gençlik vardı.

Hiçbir zaman sisteme angaje olmamış hatta sistem tarafından dışlanmış bu gençlerin  en büyük hayali sistemde köklü bir değişiklik yapmaktı.

2000’li yıllara kadar biz bu gençliği hep sokaklarda, eylem alanlarında gördük.

Peki ne oldu da artık sesleri çıkmaz oldu?

Başörtüsü sorunu hala tam olarak çözülmüş değilken, din ve vicdan özgürlüğü sadece belirli bir kesime tanınmış durumdayken, düşünceyi ifade özgürlüğünü kullanma cesaretini gösteren gazeteci-yazarlar da süresiz tatile çıkartılıyorken nasıl oluyor da bir zamanlar, bunlar için ayaklanan kesimden ses seda çıkmıyor?

Sisteme hep muhalif bir duruşu olan ve hiçbir zaman sisteme angaje olmayan o gençlik, çok radikal bir şekilde AKP iktidarına angaje olmuş olmalı ki iktidarın söylemleri dışında yeni bir söylem geliştiremediği gibi iktidarı da kayıtsız-şartsız, “amasız” destekliyor.

İktidar, Amerika ile iyi ilişkiler kurduğu için Anti Amerikan tavrını sona erdirmiş, Ortadoğu’da kaynayan kazanı da iktidarın Amerika yanlısı politikasına havale etmiş, sorgulamıyor, iktidar ne derse onu doğru kabul ediyor.

Bir dönemin sokaklara dökülen idealist gençleri, AKP iktidarıyla birlikte gerek belediyelerde gerekse devlete ait diğer kurumlarda hatırı sayılır mevkilere getirildi.

AKP iktidarı, gerek psikolojik gerekse maddi olarak bir konfor sağladı bu insanlara ve bu insanlar, hiç bir şeyin bu konforu zedelemesini istemiyor. Sistemin her zaman dışladığı bu kesim, bir anda kendini sistemin sahibi olarak buldu ve bir zamanlar değiştirmek istediği bu sistemle barışıverdi.

Sistemle barışmış olan eski İslamcı gençlerin çocukları da, son model arabalarıyla gezmekten ve modaya uygun giyinmekten başka dertleri olmayan “tiki” bir gençlik olmaya doğru gidiyor.

İşte böylesi bir ortamda, kendilerine Anti Kapitalist Müslümanlar diyen ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu yeni bir grup, ümit veriyor.

Bu cesur gençler, geçtiğimiz günlerde “Kapitalizm, para, servet, devlet, din, Kürt sorunu, kadın hakları, ekoloji, zorunlu askerlik” gibi her konuda söz söyleyen çok kapsamlı ve ihtiyaç duyduğumuz bir manifesto yayınladılar.

Sadece “kendilerine Müslüman” değil, her kesimin sorunlarına aynı duyarlılık ve aynı bilinçle yaklaşan, İslam’ın ruhunu gerçekten yakalamış dindar-Müslüman bu grup, beni oldukça heyecanlandırdı.

Eskiden Müslümanın kendisini anti kapitalist olarak tanımlamasına ihtiyaç yoktu. Müslüman olmak zaten kendiliğinden anti kapitalist olmayı gerektiriyordu. Müslümanların eline para, mevki ve güç geçtiğinden bu yana dengeler değişti.

Ne acıdır ki, Müslümanların parayla imtihanının sonuçları çok ağır oldu. Bırakın kapitalizme karşı tavır almayı bizatihi kendileri kapitalistleşti.

Buna karşılık, kapitalizmin savunucusuna dönüşen o Müslümanlardan ayrışmak isteyenler, mecburen kendilerini “Anti Kapitalist Müslüman” olarak tanımlamak durumunda kaldı.

Dindarlığın muhafazakar bir ruhsuzluğa büründüğü bu dönemde “Anti Kapitalist Müslümanlar”, bize İslam’ın özünü işaret ediyor.

Bu hareketin kısa zamanda büyüyeceğine ve yeni İslamcı gençliğin bu grup etrafında oluşacağına inanıyorum.

Yazıyı da onların sözleriyle bitiriyorum:

“Yüreğimizde başka bir dünya var.

Adalet ve barış yurdu var.

Kalpsiz dünyanın kalbi var.

Mülk Allah’ındır!"

ADİL MEDYA