Müslümanlardan ve Ortadoğu’dan elini çekmek istemeyen dünya şeytanları bu kez İran’da devreye girdi. 2017 sonlarında İran’da oluşturulmak istenen kaos, olayların birinci haftasında durulmuş gibi görünüyor. Zaten devlet olmanın gereği de bunu gerektiriyordu. Büyükler söylerdi: “Dünyada iki buçuk devlet var. Biri İran, diğeri Türkiye ve buçuk olan da Mısır.” Kendilerince yerli hainler eliyle Mısır’ı dönüştürüp kendi emirlerine almayı başardılar. Sırada Türkiye ve İran var. Zaten İslam coğrafyasında meydana gelen olayların tamamının arka planında bu iki ülkeyi kıskaca almak vardır. Oralarda başlatılan ve yaşanan olaylar Türkiye ve İran’a sıçratılacak ve istedikleri dönüşümü sağlayacaklardı. Bunu ilk önce ‘Gezi Olayları’ ile Türkiye’de tecrübe ettiler; ancak başaramadılar; ancak vazgeçmediler, 15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştirdiler, yine başaramadılar.
Müslümanlar kendilerine bir gelebilse, bir uyanabilse ülkelerine yönelik planlanan tüm oyunları bozacaktır. Gezi olayları masum üç-beş fidan veya ağaç olayı değildi.
Gezicilerin taleplerini hatırlıyor musunuz? Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılmasın. Üçüncü Havalimanı yapılmasın, Marmaray yapılmasın. Tarihi Topçu Kışlası yapılmasın. Atatürk Kültür Merkezi yeniden yapılmasın. Başta Taksim Meydanı, Kızılay Meydanı ve ülkenin tüm meydanlarında 1 Mayıs Kutlamalarının yapılmasına izin verilmesi vs. Ağaçla ilgili en ufak bir talepleri yoktu. Sorsan ağaç için yola çıkmışlardı… Bunu görmek için çok zeki olmaya gerek yoktu. Kimler bir araya gelmişti, onlara doğru yerden baktığımızda yapılmak isteneni çok rahatlıkla anladık ve gördük. Aydın, entel ve münevver geçinen birçok aymaz ne yazık ki bunu anlamaktan bile acizdi. Tabi ki bu kadronun son transferleri ise anlı şanlı siyasetçilerimizdi. Onlar da bunu göremedi. Her türlü değerimizin en azılı düşmanlarının 2019 için içimizden devşirmek istedikleri de ona yamaklık yapanlar da maalesef göremediler, görmek istemediler. Benim bir özgül ağırlığım var diye böbürlenen aymazımız da maalesef göremedi. Hükümet üzerinden milletimize ve ülkemize oynanmak istenen oyunu anlayan, gören ve gerekli müdahaleyi yaparak bu badireyi anlatan yine Reis oldu. Gezi olaylarının bertaraf edilmesi emperyalistlerin tüm oyunlarını deşifre etti. Gezi bu manada bir ders oldu. Bu dersi başarı ile tamamlayanlar 15 Temmuz darbesini savuşturmayı da başardılar. Türkiye’de bu başarılırsa başka yerde neden olmasın? İşte İran bunun ikinci örneğidir. Kendi iç meselelerini, taassubi anlayışlarını bir kenara bırakmayı başardıkları takdirde üzerlerinde oynanmak istenen oyunu fark etmeleri de, bozmaları da, şeytanların karizmalarını çizmeleri de kaçınılmazdır.
İran’ın karıştırılmak istenmesinin bize ve ümmete verdiği bir takım dersler elbette vardır. Zaman zaman kızdığımız, eleştirdiğimiz konuların varlığı İran’a yapılmak istenenlere kayıtsız kalmamızı getirmez, getirmemelidir. İran’ın güçlü bir İslam ülkesi olması ve son zamanlarda Türkiye ile yakınlaşması şeytanları elbette rahatsız etmiştir. Bu manada medeniyetimizin yürekleri kuşatan köklerine doğru yönelişimiz birilerini elbette rahatsız edecektir. Biz de rahatsızlık vermeye devam edeceğiz. Diplomasinin son yıllarda geldiği önemli nokta ise ne olursa olsun komşularla iyi olmaktan başka çare olmadığı gerçeğidir. Güvenlik denilen çember ancak bu şekilde garanti altına alınır. Bunu başardığımız takdirde terör örgütleri ve onların ağababaları da avucunu yalar.