Abdullah Şanlıdağ
Bir yandan Suriye rejiminin askerleri, diğer yandan İran milisleri karadan saldırırsa, yetmezmiş gibi bir de Rus uçakları havandan saldırırsa ne olur İdlib’in hali?
İdlib, Suriye konusunu başa döndürür mü?
Bunca müzakerelerin sonucu ne oldu?
İdlib meselesi bizim için çok önemli olduğundan bu konuda Rusya ile olan ilişkilerimizi gözden geçirmek durumundayız. Suriye politikasında Putin’in Suriye’ye rağmen arabuluculuk rolü üstlenip Türkiye lehine karar vermesi beklenmemeli. Böyle bir durumda ABD, Fransa ve İngiltere’yi Rusya’ya karşı askeri bir adıma zorlayabilir. Şimdi Suriye politikası öyle bir evreye savruldu ki hiçbir devletin sadece kendi kararıyla meseleye yaklaşması ve çözüm üretmesi mümkün gözükmüyor. Esad’ın bölgede gücü belli. Coğrafyada söz sahibi ülkeler belli. Rusya ile ABD karşı karşıya geldiğinde Türkiye’nin tavrı ne olur. Esad daha doğrusu Rusya İdlib’e saldırı kararına onay verirse Türkiye’nin tavrı ne olur? Bizim için nerden bakarsak bakalım sancılı bir süreç söz konusu. Bakalım önümüzdeki günlerde İstanbul’da İran’sız bir Suriye konusunun görüşüleceği bir toplantı gerçekleşirse İran’ın tavrı ne olur?
İdlib’in her an bombardımana tabi tutulacagının konuşulduğu bir zaman diliminde, Rusya’nın bölgede binlerce teröristin bulunduğunu iddia ederek kuşatmaya yeşil ışık yakması tuhaf. İdlib’de şimdi ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanan 4 milyona yakın insan var. Ve bu insanlar çadırlarda yaşıyor. Bunlar da mı terörist? Velhasıl Suriye’den İdlib’e bir saldırı gerçekleşirse, Rusya’nın onayı olmadan böyle bir çılgınlığın söz konusu olamayacağına göre İdlib’in faturası Rusya’ya kesilir. Geçen hafta, Savunma Bakanı Hulûsî Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Moskova’da bu konuyu masaya yatırarak Putin’le görüştüler.
Fırat’ın batısındaki Cerablus-Azez hattı ve Afrin’i kontrol altına aldığımız bu demde Münbiç için en başından beri ABD ile mücadele ediyoruz. Fırat’ın doğusunda PKK’ya tahammül etmeyeceğimizi her fırsatta söylerken, İdlib meselesinde de dik duruşumuzu bozmadan yeni müttefikler arama ve strateji geliştirme cihetine gidebiliriz. Muhtemel yeni bir göç dalgasına Türkiye de müsaade etmemeli.
Akar, Fidan ve Çavuşoğlu’nun Moskova görüşmesi umarız bir fayda sağlar. Türkiye’ye doğru yoğun bir göç akımına yol açmayacak şekilde, İdlib’in bir bölümünde sınırlı bir operasyon yapılması dahi felakettir. Putin’in “Türkiye ile ilişkileri derinleştiriyoruz” söyleminde samimi olup, Türkiye’nin İdlib endişesine kıymet verdiğini göstermelidir. 7 Eylülde umarız Tahran’daki üçlü zirveden İdlib lehine bir karar çıkar.
Çok zor bir coğrafya şu Suriye...