İÇİMİZDEKİ KUYU

MEHMET MORTAŞ

VAN 26.08.2015 11:08:17 0
İÇİMİZDEKİ KUYU
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ey bizim olan şiir
Öfkelen 
Ey bizim olan düzyazı
Kız
Ey akıl kükre
-Nizar Kabbani-
Kuyudaydım etrafımda dünya renginde damlalar tek tek düşüyordu karanlığı sarmalamış taş duvarların yanından. Karanlık içimdeki durgunluktan korkuyordu, akıp giden zaman gidip gidip gelen duygularımdan, görünmeyen göğe yaslanmak isteyen bakışlarımdan korkuyordu.
Kendi kuyumun içindeydim hiçbir penceresi olmayan, kendi aydınlığım kadar olan koyu bir suskunluktan beslenen derin bir kuyu. Kurtarılmayı beklemiyordum üzerimden sessizce geçen yıldızların beni işaret etmesini hiç istemiyordum. Yusuf’un bırakıldığı yerde de değildim ne kervan geçiyordu yanımdan nede kuşlar konmak için uçuşuyordu. Düştüğüm kuyunun etrafı kelimelerle sözcüklerle örülmüş, koyu bir ses ile etrafı boyanmış, ışık geçirmez duygular dışarı çıkamaz bir yerdeydim. Kendi isteğimle inmiştim ve yola çıkmıştım aklımı bir fener gibi kullanarak bu kuyuya.
Fakat akıl bir yanıp bir sönüyordu aşağı indikçe bir türlü kuyunun sonunu göremiyordum. Koyu karanlıkta bıraktığım yerler renksiz, kokusuz, soyut hiçbir halden anlamayan mekân olmuştu cevap vermediği. Suskunluk aklı esir aldı kimi zaman açıklayamadığım hayretler içinde kaldığım yerlerde. Kelimelere basarak, cümlelere tutunarak yavaş yavaş yol almıştım kendi içimdeki kuyuya doğru. İlerledikçe içimin derinliklerine, ne kadarda haraptı duygular, karmakarışık tanımlanmamış hisler. İlerledikçe içimin derinliklerine ne hazin feryat eden sesimi duymaya başladım.
Kendi kendime yabancı ve bir o kadarda ürkektim kendi karanlığımda. Çünkü kendime doğru yolculuktan hep korkmuşumdur, kendi gerçeğimle tanışmak ne kadarda ürkütücü gelmiştir bana. Kendi gerçekliğimi görmek ve dünyanın bağrına gölgeden yaşamların esiri olmanın farkına varmak. Kendi karanlığımda iskeletimi görme cesareti gösterememek. Bir Yusuf kuyusu aradım kendi iç dünyama yolculuk ederken. Bir yunus balığı aradım şiddetli dalgalardan, fırtınalardan korunmak için. Ben kendi iç kuyumda boğulup giderken kaç kişi kendi iç dünyasındaki derin kuyuya yolculuk etmeye cesaret edebilir. Kendi iç dünyasına yolculuk yapabilmeyi göze alabilir şu dünyanın keşmekeşliğinde. Kaç kişi ruhunun kapısını arayabilir ve bir anlıkta olsa bakabilir kendi cesedine. Kaç kişi aklı esir alan izmleri, menkıbeleri, bir düşüncenin döngüsü etrafında dönenleri, düşünebilme yetilerini başkalarına devredenlere karşı düşünme akledebilme cesareti gösterebilir. Ya da kaç kişi başkalarının kuyularına bakabilme cesareti ve basireti gösterebilir, kendi iç karanlığında kaybolurken.
Kaybolmak bir şehrin bağrında gökdelenlere boyun eğmek değildir, kaybolmak kendi iç dünyanda yolculukta kendi karanlığında ışığı görememektir. Kaybetmek tutabileceğin her ne varsa dünyada, toplayabileceğin her ne varsa cesedinin altında değil, kaybetmek kendi karanlığında gördüğün halde ışığa yüzünü çevirmek, sırtını dönmektir. Hiçbir yolculuk ruhundaki kuyuları aydınlatmak ve yol almak gibi olamaz. Dünyadaki hiçbir kuyuda kendi iç dünyandaki kuyu kadar derin ve karanlık olamaz. Kendi iç kuyularının dışına çıkamayanlar, yol alamayanlar, ışığı göremeyenler hem kendini hem de tarihi karanlığa yuvarlarlar. Ve bu karanlıktan çıkmak isteyenlere karşı büyük bir mücadeleye girişirler kendi karanlıkları deşifre olmasın diye. Kendi iç dünyasını Yusuf’un kuyusuna dönüştürenler gökteki yıldızların farkına varır, düşünebilme yetilerinde kıvılcımlar çıkmaya başlar, iç dünyasının zor gibi görünen şifrelerini tek tek çözmeye başlar.
Her ne şartta olursa olsun her yer Yusuf’un kuyusudur, karanlığı bir döşek gibi altına serenler ve yıldızların göz kırpmalarına selam verenler.








- See more at: http://www.iktibasdergisi.com/icimizdeki-kuyu/#sthash.NwCt8jHK.dpuf