HÂLİHAZIRDA YAŞANILAN ALLAH’IN İNDİRDİĞİ DİN Mİ?

Dini lime lime parçalayan, ümmeti gruplara / fırkalara / hiziplere bölen;

VAN 12.05.2017 21:55:54 0
  HÂLİHAZIRDA YAŞANILAN ALLAH’IN İNDİRDİĞİ DİN Mİ?
Tarih: 01.01.0001 00:00
  HÂLİHAZIRDA YAŞANILAN ALLAH’IN İNDİRDİĞİ DİN Mİ?

 

"Hristiyanlık bozuldu" diyorlar! "Neden" diye soruyorsunuz, "Çünkü 1 İncil zamanla 4 İncil oldu" şeklinde cevap veriyorlar! Doğrudur! Gerçekten de böyledir! Peki bizim din neden bozulmadı? Bizim din de başlangıçta sadece 1 kitaptan ibaretken zamanla Buhari, Tirmizi, Müslim, Ebu Davut vs diye en az 5 - 10 kitap olmadı mı? Bir dinin bozulması için illaki papaz elinin mi değmesi gerekiyor? Hristiyanlığa kendi görüşlerini sokanlar ve beşer sözlerini dinselleştirenler için "Onlar papazlarını / rahiplerini rab edindiler" diyen Allah aynı şey bizde olunca yarın aferin mi diyecek? 

Hemen belirtmeliyim ki bize din konusunda yalan söylemişler! Bunu nereden anlıyoruz? Kur'anı anlayarak okuyunca! Bu gerçeği görünce, "Düşünüp öğüt almanız için indirildi" denilen Kur'anı bize asırlar boyu neden anlayarak değil de sadece Arapça okuttuklarını daha iyi anlıyor insan! Çünkü Kur'an deşifre ediyor kurdukları Kur'an dışı paralel dini! Aynı zamanda furkan (hakkı batıldan ayırma) özelliği olan Kur'an hak ile batıl olanı ayırarak her şeyi açığa çıkarıyor! Bize yalan söylemişler diyoruz çünkü böylesi devasa bir yanlışın/aldatışın sehven gerçekleşmiş olması imkansızdır! Evet! Kur'anda apaçık bir hakikat olduğu halde dinin sadece vahiy olması gerçeğini bizlerden asırlarca gizlemişler.

Sanki yüce Allah eksik bir din, noksan bir kitap yollamış gibi, sanki yüce Allah, "Bugün dininizi kemale erdirdim" buyurmamış gibi Kur'anın önüne ve yanına bir sürü beşeri ilaveler koymuşlar. Bir kısmı ilahi, daha büyük bölümü ise beşeri olan bu karma/katıklı dine "İslam" demişler. Oysa Allah'ın İslam dediği din sadece kendi emir ve yasaklarından (buyruklarından) oluşan, yüzde yüzü ilahi olan saf/halis bir dindi! Böylece yüce dinimizi çok otoriteli, çok ortaklı bir şirk/et dinine çevirmişler.

 Sözü edilen hazin aldatışı, bu büyük aldanışı deşifre ediyoruz! Bunu yaparken de birilerinin görüşlerini, ulemanın vs bakış açılarını, kendi zorlama yorum ve tevillerimizi değil; sadece Kur'anın apaçık ayetlerini baz alıyor, bir çok ayette emredileni yaparak aklımızı işletiyoruz!  Aslında sözü edilen bu dramatik olguya pek de şaşırmamak gerekiyor. Çünkü tarih boyunca tüm ilahi dinler zamanla bozulmuştur.

Daha da ilginci tarih boyunca tüm dinleri ne ateistler ne kendi halk tabakaları ne de başka dinlerin mensupları tahrif etmiştir. Şu tartışma götürmez bir gerçektir ki her dini kendi ilmiye sınıfı ve ruhbanları bozmuştur. Bu acı ve düşündürücü olay her devirde ya ilahi kitabı alenen tahrif etmek ya da dine bazı beşeri ilaveler sokmak suretiyle gerçekleşmiştir.

Kur'an korunduğu için bizim dinimiz ikincisinden nasibini almıştır. Sonuç olarak eksikliklerden münezzeh olan Allah'a eksik bir din, noksan bir kitap yolladı muamelesi çekilmiş, böylece Allah kuluna (kulunun izahlarına / ilavelerine) muhtaç duruma düşürülmüştür.

Dolayısıyla da Allah'a kendi dininde ortak konumuna getirilmiştir! Artık Allah Kur'anda tek sahibi olduğu söylenilen hükmün ve bir hükümler manzumesi olan dinin elçisi ve ulemayla birlikte üç kurucu ortağından birisidir! Bu karma/katıklı din Allah'ın Kur'anda tarif ettiği saf/halis İslam dini değildir.

 

 Çünkü dediğim gibi bu yeni dinde sadece Allah değil; elçisi ve ulema da buyurabilir! Bu geleneksel din sadece Allah'ın söz ve buyruklarından değil; ayrıca elçiye ait olduğu iddia edilen sözlerden ve ulamanın çoğu tartışmalı olan görüşlerinden oluşmuştur.

Bu dinin üç kurucu ortağı, dolayısıyla da üç sahibi vardır!  Kula ait olan, kulaktan kulağa aktarma yoluyla gelen, dolayısıyla kesinlik arzetmeyen rivayetler, çoğu birbiriyle tartışmalı ve çelişkili olan beşeri görüşler yani Kur'ani terminolojiyle söyleyecek olursak zan ve tahminler din olabilir mi? Olmuş işte! Evet! Allah'ın çoğunluk kendisine uyar diye haber verdiği, kesinlikle sakının diye uyardığı, gerçeğin yerini tutmaz dediği "zan" din olmuş! Ehemmiyetine binaen tekrar etmek gerekiyor: Bu geleneksel dinde üç ayrı söz sahibi, üç ayrı otorite vardır. Oysa bu çok ortaklılık Kur'ana göre açıkça şirktir.

Dinde Allah'tan başka ilah / otorite yoktur. Dinde Allah'tan başka kimse söz söyleyemez! Allah dininin ortağı değildir; tek sahibidir! Kur'ana göre Allah hükmüne yani dinde söz söyleme (emretme, buyurma, ilave yapma vs) yetkisine kimseyi ortak etmez. Zaten tek ilah olmak da bunu gerektirir. Yine Kur'ana göre beşeri olan din olamaz. Din kaynağı yüzde yüz ilahi olandır. Din sadece Rab katından gönderilen, elçisi eliyle bize harfi harfine tebliğ edilendir. Bu anlatılanlar ne yazıktır ki meselenin sadece bir yönüdür.

Konunun bir diğer yönü ise şudur: İslam aleminde yaşanılan tüm bid'atların, hurafelerin, sömürülerin; din eksenli recm, mürtetlik, tekfir vb. acıların / zulümlerin; mezhep eksenli tartışmaların, ayrışmaların, kavga ve düşmanlıkların, savaşların; hikayeci, menkıbeci, tekkeci, türbeci, tarikatcı din anlayışının en önemli nedeni Kur'an dışı zan kaynaklarıdır.

Dini lime lime parçalayan, ümmeti gruplara / fırkalara / hiziplere bölen; güzel dinimizin sevgi, barış, hoşgörü içeren merhamet dolu yüzünü karartan; kolaylaştırmayıp zorlaştıran; yaklaştırmayıp uzaklaştıran; sevdirmeyip soğutan; insanları dindarlaştırdığı ölçüde ruhbanlaştıran ve aşırılaştıran; dindarlığımızın genetiğini bozan; dinimizi de ümmeti de asırlardır mahveden en önemli faktör rivayet kültürünün yani zan kaynaklarının din edinilmesidir. Oysa Kur'ana göre insan ürünü olan şeyler din olamaz! Din hem zan  değil, kesin bilgi işidir hem de kaynağı ilahi olandır. Sorunlar sebeplerinin zıddıyla tedavi edilir. Öyleyse çare dinin tek kaynağının Kur'an olmasıdır. Çare beşeri olanla ilahi olanın, zan olanla kesin olanın, yani hak ile batılın birbirinden ayrılmasıdır.

Çare asırlardır gizlenen bu ilahi hakikatin hızla yayılmasıdır. Kaynak bir olmadan itikadımız asla tevhid olmayacaktır. Kaynak bir olmadan tartışmalar, ayrışmalar, ihtilaflar, kavgalar, hurafeler, sömürüler asla bitmeyecek; dinimiz paramparça, coğrafyamız ise kan gölü olmaya devam edecektir. Kaynak bir olmadan acılar son bulmayacak, ümmet asla bir olmayacaktır! Öyleyse tek çare Allah katından bize uzatılan tek 1 ipin olduğunu bilmek ve ona sımsıkı sarılmaktır. Çare Kur'anı duvardan indirmek, onu sadece alimler anlar sinsi algı tuzağını elimizin tersiyle itmek, aracılara, uyutuculara, uyuşturuculara artık son vererek ilahi kelamın esas ruhu olan mesajına direkt muhatap olmaktır.

Unutmamalıyız ki bizler dinin tek kaynağı olan ilahi mesajın birinci dereceden muhataplarıyız! Allah yüce kitabında ey alimler, ey hocalar vs. demiyor; ey iman edenler, ey insanlar diyor.
Allah bizi bu şekilde direkt muhatap almış ise bizim de bu sese direkt olarak kulak vermemiz gerekiyor. Aksi halde sadece yukarıda bahsini ettiğim sorunlar yumağı içinde kıvranmayacak, ayrıca kula kul olmaya devam edeceğiz! "Elif-Lam-Ra. (Bu) öyle bir kitaptır ki, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri hikmet sâhibi, her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından sağlamlaştırılmış, açık ve anlaşılır kılınmıştır" (Hud 1-2) Öyleyse haydi ayetleri Allah tarafından apaçık kılınmış olan duru ilahi mesajla aracısız / şirksiz buluşmaya! Öyleyse haydi dini sadece tek sahibi olan Allah'a has kılmaya! Öyleyse haydi dinimizi tek sahibi, tek öğreticisi (rab, mürebbi, mürebbiye) olan Allah'tan öğrenmeye!