HAMAS KARARI VE SİYASALLAŞAN MISIR YARGISI

Muhammed Elmasri

VAN 6.03.2015 10:06:05 0
HAMAS KARARI VE SİYASALLAŞAN MISIR YARGISI
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ordu, polis, yargı üçlüsünden oluşan Mısır “derin devleti”, Mübarek’in devrilmesi ve İhvan liderliğindeki İslamcıların seçimlerden galip çıkmasını izleyen süreçte demokratik kazanımları tersine çevirmeye çalıştı. Son olarak Hamas’ın mahkeme kararıyla terör örgütü ilan edilmesi de Sisi hükümetinin darbe sonrası politikası ile tutarlı bir hamle.

Kahire Acil İşler Mahkemesi’nin Hamas’ı “terör örgütü” ilan eden kararı, esasen 2011 sonrası Mısır siyaseti, özellikle de Mısır yargısının siyasallaşması bağlamında ele alınması gereken bir mesele. Ordu, polis ve daha önemlisi yargıdan oluşan Mısır “derin devleti”, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesi ve Müslüman Kardeşler (İhvan) liderliğindeki İslamcıların (belediye, cumhurbaşkanlığı ve referandumlar dahil) seçimlerden beş kez galip çıkmasını takip eden süreçte 2012-2013 yıllarında demokratik kazanımları tersine çevirmek için mücadele etti. Müslüman Kardeşler’i sandıkta yenemeyeceğini anlayan “derin devlet” – yargının tetiklemesiyle – püskürtme çabasına girdi. Yargı, ülkenin demokratik yollardan seçilen ilk parlamentosu ve ilk anayasa meclisini lağvetti;

Mübarek döneminde görev yapmış başsavcının görevden alınmasını engelledi; seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin erkenden koltuğundan olması için çabaladı. Müslüman Kardeşler’in 3 Temmuz 2013 askeri darbesiyle başarılı şekilde devrilmesini takip eden süreçte, Mısır yargısı neredeyse her adımda iktidardaki askeri hükümetin, İhvan’ı ve ciddi sayılabilecek diğer tüm siyasi rakipleri devre dışı bırakma kampanyasına yardım etti. Mısır mahkemeleri, Müslüman Kardeşler’i siyasetten men edip terörist ilan eden, grubun varlıklarına el koyan, İhvan tarafından yönetildiğinden şüphelenilen yardım kuruluşlarını kapatan kararlar aldı.

Savunma delillerine engel Ülkede 2014 yılında iki polis memurunun öldürülmesiyle ilgili olarak yapılan toplu yargılamalarda 1.200′den fazla İhvan üyesi ve destekçisi idam cezasına çarptırıldı. Mahkeme sürecinde savunma avukatlarının delil sunmaları engellendi, savunma yapılmasına izin verilmedi ve davalar, birkaç saat içinde karara bağlandı. Aralık 2014′teki bir diğer toplu davada 183 kişi daha idam cezasına çarptırılırken, karar, Şubat 2015′te [üst] mahkeme tarafından onandı.

Bu anlamsız toplu idam cezaları, Mısır yargısının bağımsızlığı bir kenara, ciddiyetine de büyük gölge düşürdü. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) Sarah Leah Whitson’ın Aralık 2014′te yaptığı bir açıklamada belirttiği üzere, “Mısır yargısı, toplu idam cezaları yüzünden bağımsızlık adına itibarından geriye kalan ne varsa hızla kaybediyor.” Yargı ayrıca iktidardaki rejim karşısında tehdit olarak görülen liberal siyasetçilere ve gazetecilere de göz açtırmadı. 2014 yılında Al Jazeera çalışanı gazeteciler yargılanarak hapis cezasına çarptırıldılar. HRW’ya göre, davada “yasaların çiğnendiğine dair hiçbir kanıt” sunulmadı. Liberal grup ve aktivistleri hedef alan hapis cezaları ve yasaklama kararları da yargı tarafından onandı. Mısırlı hakimler, derin devlet mensuplarına ise son derece müsamahalı yaklaştılar. Mübarek, cinayet ve yolsuzluk suçlamalarından; döneminde önemli bakanlıklarda bulunan isimler yolsuzluk suçlarından; protestocuları öldürmekle suçlanan polis memurları, haklarındaki iddialardan aklandılar. 37 mahkumu boğarak öldürmekten hüküm giymiş bir subaya verilen ceza 2014 yılında bozuldu.

Neden Hamas? El Kaide, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), Müslüman Kardeşler, Hamas dahil – tüm İslamcıları hem ülkenin varlığına yönelik birer tehdit hem de temel olarak birbirinin aynısı olarak tanımlama girişimleri, Mısır rejiminin darbe sonrası çalışmalarında önemli yer tutan bir husus. Bir yandan Mısır’ın yıkıma uğratılacağına dair korkular üzerine oynayan, bir yandan da tüm İslamcılar arasında temel bir bağ olduğunu öne süren Abdulfettah Sisi hükümeti, böylelikle kitlelere yönelik baskıcılığı ve dışlayıcılığını bir çırpıda haklı gösterebilmiş oldu. Öyle görünüyor ki, Mısır, [Filistin'deki] Hamas’ı “teröre karşı savaş” konusunda hedef tahtasına oturtmuş durumda. Hamas’ın Mısır’da işlenen suçlara müdahil olduğuna dair güvenilir bir delil olmadığı – hatta Hamas’ın suçlandığı Sina Yarımadası’ndaki şiddet olaylarının sorumluluğunu IŞİD bağlantılı bir grup üstlendiği – halde, Mısır ordusunun İhvan ile müttefik olarak görülen Hamas’ı töhmet altında bırakması şart. Mısırlı yetkililere göre, Hamas’ın Mısır topraklarında yürüttüğü iddia edilen terör, İhvan’ın sözüm ona şeytani tabiatının pekişmesinde etkili oluyor.

Bu bağlamda, Müslüman Kardeşler kökenli Mursi’nin şu anda Hamas için Mısır aleyhine casusluk yapmak ve hapisten toplu firar etmek suçlarından yargılanması önemli bir husus. Terörün kapsamını geniş tutmak, Mısır hükümetinin işine yarıyor. Terör suçlamaları, hızlı mahkumiyetleri de beraberinde getirirken, Mısır hükümeti içindeki sorunlu görülen isimlerin de ayıklanmasında etkili oluyor. Mısır’ın 2014′te yürürlüğe soktuğu terörle mücadele yasasına göre, “kamu düzenini bozan, ulusal birliğe zarar veren ya da belirli bir yasayı engelleme veya bir mahkeme kararını bozma” amacı güden her örgüt anında “terörist” ilan edilebiliyor. Şubat 2015 sonunda parlamentodan geçen yeni terörle mücadele yasası, bu kapsamı daha da genişletti. Hamas’ın 28 Şubat 2015 günü “terör” örgütü ilan edilmesi, Mısır’ın darbe sonrası politikası ile tutarlılık gösteren bir hamle. Sisi hükümeti, bu karar sayesinde, İhvan başta olmak üzere, muhalefeti ezmek için ek bir fırsat ele geçirdi.

Mısırlı yetkililer, muhtemelen bu kararı Müslüman Kardeşler’in Sina’da yaşanan uluslararası terör ve şiddetle bağlantısının kanıtı olarak kullanacaklar. İsrail tarafından da memnuniyetle karşılanacağı kesin olan karar, gerek İhvan’ın gerekse de Hamas’ın daha da yalnız kalmasına yol açacak. Fakat Hamas’ın Gazze’nin yöneticisi konumunda olduğunu göz önüne alırsak; yapılan bu hamle, Mısır hükümetinin İsrail-Filistin çatışmasında barış arabulucusu olarak rol oynamaya devam etme ihtimalini de işaret ediyor. Dolayısıyla, Mısır’ın Hamas’ı terörist ilan etme hamlesi, bölge genelini etkileyecek daha geniş çaplı neticelere gebe. iktibasdergisi

El-cezire/ Muhammed Elmasri