Tarih: 18.09.2013 10:43
Görünmeyen hikayeler…
Görme engelliler konusu devletin ve toplumun belki de en duyarsız olduğu konudur. Karşımıza çıkan bir görme engelliyi en kısa yoldan 'dilencidir' diye değerlendirir geçeriz. 'Dilenci ve yardıma muhtaçtır' bize göre görme engelli…
Haber: Adil HARMANCI
Oysa görme engellilerin çoğu büyük yeteneklere sahiptir, o karanlık dünyalarında gören insanları aydınlatacak kadar becerileri vardır. Öyle ki, görenlerin karanlıkta göremediğini, onlar rahatlıkla görebiliyor. Kaldı ki, eğitimle desteklendiğinde büyük yetenekler olarak üretime katkı sağlayacaklar.
Van´ın sokaklarında bu gibi engellilerimiz oldukça fazladır. Hani önümüzden geçerken, belki de hiç önemsemediğimiz, "görmüyor" diyerek küçümsediğimiz engelliler…
Bunlardan biri de ilginç yetenekleriyle tanınan belki de pek kimsenin bilmediği İbrahim Üstte.
1958 yılında Van´ın Özalp ilçesinde dünyaya gelen doğuştan görme engelli İbrahim Üstte, görenleri hayrete düşüren ve kıskandıran yeteneklere sahip.
Kuran´ı Kerim´i ezbere okuyan Üstte su tesisatçılığı ve duvar ustalığı yapıyor. Ağaçları budayabilen Üstte, evdeki elektrik arızalarını da kendisi gideriyor.
Üstte, yeteneklerini şöyle keşfettiğini anlatıyor:
"Anne ve babamı kaybettikten sonra ağabeylerimle kaldım. Ancak köyde oturmayı hiç düşünmedim. Van´da oturan ağabeyimin yanına yerleştim. Beni Kur´an kursuna kaydetti. Bir gün tek başıma minibüse bindim, Yenimahalle´deki evimize gidecektim. Son durakta indim. Etrafta hiç ev falan yoktu, kaybolmuştum. Ben de tekrar gittiğimiz yoldan geri geldim. Suyun, çamurun içine düştüm.
Bir iki kişiye Garipler Mezarlığı´nı sordum, tarif ettiler, ben de eve gittim. Ben o olayla kendi ayaklarımın üzerinde duracağımı ispatladım. Kendime güvenim geldi. Artık o günden sonra çarşı merkezine kendim gelip gitmeye başladım. Alışveriş de yapıyordum."
OKUMAK İÇİN ANKARA´YA GİTTİ
Van´da olmadığı için Ankara´ya giderek 2 ay Körler Okulu´nda okuma yazma da öğrenen Üstte, daha sonra diploma aldığını ve Van´a dönerek bir süre devlet dairesinde santral görevlisi olarak çalıştığını söylüyor.
Üstte, kendi çabasıyla elde ettiği becerilerini de şöyle anlatıyor:
"Evlere su hattı çekebiliyorum. En az 20 evin su tesisatını çektim. Fidan dikiyorum. Bostan ekiyorum. Duvar örebiliyorum. Karşıyaka Mahallesi´nde iki daireli ev yaptım, kendime 2 tane kömürlük yaptım. 10 parmak daktilo yazabiliyorum. Bilgisayarda bir kitap yazıyorum, din üzerine. Tek başıma Ankara ve İstanbul´a gidiyorum. İğneden ipliği kendim geçiriyorum, elbiselerimde yırtık oluştuğunda evde kimse yoksa kendim dikiyorum. Ezberim iyidir. Kuranı Kerim´i ezbere biliyorum."
MÜZİĞE DÜŞKÜN BİR ENGELLİ
22 yaşındaki Kerem Yobaş isimli görme engelli ise, müziğe oldukça düşkün, saz çalmayı kendi imkanlarıyla öğrenmiş. Seslerin yerini kendisi keşfederek adeta gören biri gibi bağlama çalabiliyor.
Kerem Yobaş´ın en büyük isteği, müzik eğitiminden geçmesi ve birilerinin elinden tutması. Yobaş, gerekli eğitimin verilmesi durumunda müzik öğretmenliğini dahi düşünüyor.
40 YAŞINDA İLKOKULA BAŞLAYACAK
Görme engelli Yakup Gezer´in de değişik bir öyküsü var. İki evlilik yapan Gezer, ilk eşinden ayrıldıktan hemen sonra ikinci bir evlilik yapıyor. Gezer´in ikinci eşinden 7 çocuğu var.
Geçim yolu ise, aldığı 3 aylık ve bakım parası. Bu imkansızlıklar içinde bir kızını da evlendiriyor.
Hiç kimsenin yardımı olmadan tüm bireysel ihtiyaçlarını giderebildiğini söyleyen Gezer´e en ilginç gelen ise, 40 yaşından sonra ilkokula başlıyor olması. Bir işe girebilmek için şimdiden KPSS sınavlarını düşleyen Gezer, bir kurumun bünyesinde açılan dersliğe adını yazdırdığını belirterek, "bugüne kadar ilgilenen olsaydı, masa başı her türlü işi yapardım. Kimse bizi önemsemiyor, ama bizde yetenek çok!" diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —