Varlığı ve işleyişi ordunun tahammülüne bağlı olan cumhuriyetin cumhuriyetliği, demokrasinin demokrasiliği sahici değildir. Göstermelikti “cumhuriyet”. İkinci Cihan Harbi’nden sonra konjonktür gereği çok partili sisteme geçildi, ama İsmet Paşa’nın “Subay olarak yerinizi bilmelisiniz… Millet düşmanınızdır…” diye tembihlediği ‘zinde güçler’, milli iradeye sık sık ‘haddini’ bildirerek, “cumhuriyet” gibi “demokrasi”nin de göstermelik olarak kalmasını sağladılar.
Sahici bir cumhuriyet ve demokrasi için mücadele veren AK Parti iktidarına -dolayısıyla AK Parti’nin arkasındaki cumhura- da ‘haddini’ bildirmek istediler. Bu maksatla “Sarıkız” ve “Ayışığı” gibi askeri darbe tezgâhları kurdular. 27 Nisan 2007’deki TSK muhtırası ile hükümeti resmen ve alenen tehdit de ettiler. Ama gizli planları da açık tehditleri de kendi aleyhlerine döndü. Nihayet, bütün güçlerini ve cesaretlerini toplayıp, 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ’nün koordinasyonunda ihtilâle kalkıştılar... ve koyun sürüsü zannettikleri milletin kıyamıyla hadlerini bildiler!
15 Temmuz’u cumhuriyet bayramı olarak kutlasak yeridir. Türkiye, o gece cumhuriyet oldu. Demokrasi, o gece sahicilik kazandı. Yaşadığımız şu günler, 15 Temmuz’da bizzat cumhur tarafından ilan edilen hakiki cumhuriyetin müesseselerini inşa günleridir.
***
Hakiki cumhuriyetin en önemli müesseselerinden biri, askeri darbe ihtimalini tümüyle ortadan kaldıracak derecede caydırıcı bir polis teşkilatı olsa gerek. Zırhlı askerî birliklerin başkentten uzaklaştırılması gibi tedbirler yetmez; polisin en ağır silahlarla teçhiz edilmesi ve ‘anti darbe’ eğitimlerinden geçirilmesi de lazım.
İçişleri Bakanının kim olduğundan ziyade, bu vazifeyi müdrik olup olmaması önemlidir. Eski bakan Efkan Ala, 15 Temmuz’dan beri yaptığı açıklamalarla, öyle olduğunu gösteriyordu. Yeni bakan Süleyman Soylu da muhakkak öyledir. 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan, darbecilere bizzat direnen bir adamdan bahsediyoruz. Büyük referans.
Bakanlıktaki değişim hayırlı olsun vesselam.