Bugün Cuma, Konumuz: “Tuzak/Mekr”

İslam karşıtları, İslami ölçü ve aidiyetleri bozmak için sadece cepheden saldırmazlar. Kur’an üzerinde, Resulullah’ın (s) ve salih mü’minlerin sıddıklığı, şahidliği ve eminliği hakkında vehim ve vesveseler üretip, planlar da y

VAN 13.03.2015 09:36:32 0
Bugün Cuma, Konumuz: “Tuzak/Mekr”
Tarih: 01.01.0001 00:00




Hamza Türkmen

“Onlar hileye başvurdular (mekerû), Allah da onların tuzağını boşa çıkardı (mekarallâhu). Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır (mâkirîn).” (Âl-i İmran, 3/54)

Vahiy ve İslam karşıtları, İslami ölçü ve aidiyetleri bozmak için sadece cepheden saldırmazlar. Yaratıcımız katından hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an üzerinde, Resulullah’ın (s) ve salih mü’minlerin sıddıklığışahidliği ve eminliği hakkında vehim ve vesveseler üretip, planlar da yaparlar.

Fıtrat ve vahiy karşıtlığı nedeniyle şeytanlaşanların Hakikati ve salih Müslümanları hedefleyerek kurdukları tuzak ve desiselere Kitab-ı Kerim’de “mekr” ve “keyd” denilir. “Mekr”, inkâr edenlerin mü’minlere karşı tuzak ve plan kurma çabasını, ayrıca tedbir almayı (8/30);“Keyd” ise, tuzağa düşürme ve komployu (20/69) ifade eder.

Allah’ın mekri, fasıkların mekrine benzemez. Allah’ın mekri tuzak değil, en iyi tuzak bozucu anlamına gelir.

İnsanı vahiy karşısında, cin ve insan şeytanlarının fitneye düşürmesi (6/112) hali de mekr ve keyd kavramlarıyla açıklanır.

Bu gerçek, temel kitabımız Kur’an’da bir çok kez işlenmiştir. Âl-i İmran Sûresi’nde şöyle buyrulur:

“Kitab Ehli’nden bir grup iman edenlere indirilmiş olana, gündüz iman edin ve günün sonunda (âhirehû) inkâr edin. Umulur ki böylece onlar dönerler.” (3/72)

Bu ayette, Ehl-i Kitab’dan bazılarının, Müslimlerin veya İslam’a ilgi duyanların Kur’an vahyine olan itikad ve güvenlerini sarsmaya yönelik başvurdukları şaşırtma taktiklerinden bahsedilmektedir. Ayrıca Rabbimiz mü’minlerden “Allah ile aldatan aldatıcılara”kanmamalarını istemektedir (35/5).

“İnzal olan ayetlere önce inanalım sonra inkar edelim” yaklaşımı açıkça “mekr” anlamında bir plan ve tuzaktır.

Kur’an’ın korunmuş ilahi bir çağrı olduğu hususunda kuşku uyandırmak için komplo kuranlar hep oldu.  Dün Kur’an kelimelerini tahrif edip değiştirenler vardı (4/46); bugün de Montgomery WattRudi Paret gibi kişilerin oryatalist İslamiyat çalışmalarıyla Kur’an metninin Hz. Muhammed ve sahabesi tarafından “telif” edildiğini savunanlar ve onların otoritesine öykünen içimizden devşirilmiş tarihselciler var.

Bu komplocular, öncelikle hanif eğilimlilerin ve diğer dünya görüşü mensubu olan ama hakkı arayan kişilerin Kur’an mesajına iltifat etmelerini engellemeye çalışıyorlar. Ya da henüz inanç ve bilinç düzeyi olgunlaşmamış Müslimlerin kavramlarını bulandırmaya, hak yoldan dönmelerine odaklanıyorlar.

Oryantalist İslamiyat çalışmaları son yüzyıllarda kurumlaştı. Bu çalışmalar emperyal devletler tarafından cömertçe finanse ediliyorlar. Amaçları, İslam ile ilgili bilgi güçleri ile, korunmuş ilahi bir hitap (kelimetullah) olan Kur’an metni üzerinde mantık oyunları veya tarihselcilik demagojileriyle şüphe uyandırmak; olamıyorsa ümmet coğrafyasındaki kelami ve fıkhi ihtilafları derinleştirici argümanlar îcat etmek.

Modernist ilahiyatçılar dahil içimizden, ilerlemeci tarih algısı ile Batılı paradigma tarafındandevşirilmiş ve zihinleri sekülerleşmiş  akademisyen ve araştırmacılar, vahyin kelimeleri üzerinde dönen bu girdabı coğrafyalarımıza taşımaktadırlar.  Hak olanı örtmeye ve Kur’an’ı beşerileştirmeye uğraşan çalışmalar, Irak’ta yüzbinlerce insanı katladen fiili ABD teröründen çok daha vahimdir.  Bu tür oyunlara gelenleri uyarmalı, gafletle ihanet çizgisini belirlemeli; ihaneti mutlaka ifşa edip dışlamalıyız.

Tabii ki düşmanın fikri ve fiili komplolarını kavramaya çalışmak; vakıasız vehimlere dalmak, camiamızda korku ve vesvese yayarak karşıtımızın fırınına odun taşımak olmamalıdır.

Neyin güvenli; neyin komplo, neyin mekr veya keyd  olduğu bilgisini dedikudu yapmadan önce ehil istişare kurullarımıza götürmeliyiz (4/83). Ve Rabbimizden şahid ve muslih kullarına komplo ve tuzakları bozacak bir basiretdirayet ve şura gücü bahşetmesini dilemeliyiz.


 Hamza Türkmen / Haksöz Haber