Tarih: 15.05.2016 12:34

Bigane Kalınan Taciz Olayı!

Facebook Twitter Linked-in


Hatırlarsınız. Unutulması ne mümkün!

Ensar Vakfına ait bir evde çocuklara cinsel istismarda bulunan bir sapık yüzünden neredeyse bütün Müslümanları rencide etmeye namzet bir karalama kampanyası yürütülmüştü. Ki hala -münferit- “bu gibi durumlar yaşansa da keşke bize de iş çıksa” düşüncesiyle pusuda bekleyen akbabalar da yok değil!

Bu yüzdendir ki insan fıtratına ters ve maymunlar derecesinde bu gibi ahlaksızlara karşı olmaya çalışsak bile; malum kesimin amacı saptırmasından dolayı nefsimi kınayarak belirtmeliyim ki bu konular üzerine bizler de fazla gidemiyoruz. Sapıklar ve sapık düşünceler ile mücadele etmemiz gerekirken yine malum kesimin direkt Müslümanları hedef tahtasına oturtmasından dolayı asıl meseleye bir türlü odaklanamıyoruz.

Bunları neden mi yazıyorum?

Dün medyaya D.Bekir'de Eğitim-Sen'e üye olan bir öğütücü ve eğrilticinin (okulun adını çocukların, velilerin ve öğretmenlerin haklarına geçmemek için vermiyorum) çocuklara cinsel istismarda bulunduğuna dair haber düştü de ondan. Bu haber üzerine takip ettiğim kadarıyla elde ettiğim izlenim şöyle…

Maalesef ve bin kez daha maalesef... Ensar Vakfındaki şahıs ya da kıyısından dahi olsa İslam veya Müslümanlar ile ilişkisi bulunduğuna dair iddia edilen ahlaksızların yaptığı sefihlik kadar kayda değer görülmedi bu haber. En azından şuana kadar tren topik daha olmadı!

Diyarbekir’de bulunan bir ilkokulun Müdür Yardımcılığı görevini yürüten İ.H.S, medyaya yansıdığı kadarıyla beşin üzerinde birçok çocuğa cinsel istismarda bulunmuş. Öğrenci ve velilerin ifadelerine göre öğrencileri ikişer, üçer odasına çağırıp bir-iki kişiyi kapının önünde nöbetçi bırakarak içeriye aldığı öğrencilerden sözde ailevi durumları hakkında bilgi alma bahanesiyle bu ahlaksızlığı yapıyormuş. Cinsel istismara uğrayan çocukların kusma ve baş ağrısı üzerine olayı öğretmenler fark ederek bu gayrı ahlaki durum ortaya çıkmış…

Ve daha nice mide bulantısı olmasına neden olan açıklamalar!

Olayın duyulması üzerine ailelerin okulu bastığı da iddialar arasında. Ailelerin bu eyleminden sonra olayın bir de ilginç tarafı var ki o da okul müdürünün, “taciz ile tecavüz arasında fark vardır” söyleminde bulunduğu iddiası!

Şuana kadar adli bir süreç başlatıldı mı?

Böyle bir bilgiye doğrusu sahip değilim. Fakat okul yönetiminin velilere yönelik konunun medyaya ve yargıya yansımaması yönünde tembihlerde bulunduğuna dair iddia dahilinde de olsa böyle bir bilgi var elimde. Bundan sonraki süreç ise ne olur bilmiyorum!

Temennimiz o dur; bunu her ne zaman böyle aşağılık durumlar ile karşı karşıya kalsak (ki kalmasak da) ifade ediyoruz. İslam şeairinin tecelli etmesi. Fakat, heyhat… Bu kadar yasaya bu kadar hukuk!

Gelelim şimdi de Müdür Yardımcısı İ.H.S’nin Eğitim-Sen’li olması meselesine. Malumunuz Eğitim-Sen daha öne de LGBTİ yani Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transgender ve İnterseks çalışmalarının okullarda da yapılmasına yönelik üyelerinden destek istemişti. Bu yüzden de bu türden sapıkça düşüncelere haiz olan kimi üyelerinin olmasına doğrusu şaşırmamak da gerek. Ama en nihayetinde de bu kesimin ve bu kesime yakın zihniyetlerin yapmış olduğu gibi bir davranışa sahip olmamak da lazım!

Peki, nedir o davranış?

Lafı uzatmadan söyleyeyim. Ensar Vakfı özelinde gerçekleşen linç kampanyasını bir dernek, bir vakıf ya da bir sendikanın tamamına gark eylememek… Genellememek ve dahası bu sendikaya üye olmuş vicdan ve ahlak sahibi kişilerin nasıl bir kumpasta olduklarının bilincine varmalarını sağlamak… Yani, “Eğitim-Sen Kapatılmasın! Tecavüzcü Eğitim-Sen!” Gibi yaftalamalar yerine suçun şahsiliği ilkesine bağlı kalmak!

Son söz niyetine…

Bir gün askerlerden birinin gelip kendisine, "onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız" demesi üzerine…

Ne diyordu Bilge Komutan Aliya?

“Onlar bizim öğretmenimiz değiller”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —