Urartu çömleklerinde geometrik desenler, hayvan figürleri ve kırmızı-siyah tonlar yaygındı. Bugün Van Müzesi’nde bu döneme ait çok sayıda çömlek örneği bulunuyor. Bu köklü gelenek Van’ın Bardakçı köyü’nde hala yaşamaya devam ediyor.
Köyde çömlekçilik mesleğini sürdüren Oğuzhan Eşme, babasıyla birlikte ata yadigârı bu sanatı yaşatıyor. “Bu iş baba mesleği” diyen Eşme, mesleğin köklerine değinerek, “Babam bu sanatı kendi babasından öğrenmiş. Hep bize, ‘Bu meslek unutulmasın, siz de yapın ve yaşatın’ derdi. Ben de onun isteğini yerine getirmek için bu işe gönül verdim” sözleriyle duygularını paylaşıyor.
"KÖYÜN ADI ÇÖMLEKTEN GELİYOR"
Bardakçı Köyü’nün adının da çömlekçilikten geldiğini hatırlatan Eşme, geçmişte köyde hemen herkesin bu işi yaparak geçimini sağladığını, ancak plastik ürünlerin çıkmasıyla mesleğin unutulmaya başladığını ifade etti. “Şu anda bu işi köyümüzde sadece babamla ben yapıyoruz” dedi.
"KİL BARDAKÇI’DAN, EMEĞİYLE HAYAT BULUYOR"
Üretimde kullanılan kilin kendi köylerinden çıkarıldığını belirten Eşme, el emeğiyle yoğurup şekil verdikleri çömleklerin halk tarafından büyük ilgi gördüğünü söyledi. Çömlekçilikte en çok tercih edilen ürünlerin peynir küpleri ve su testileri olduğunu vurgulayan Eşme, ürünlerde sıkça Urartu motiflerine yer verdiklerini dile getirdi.“Bu sanat bize geçmişi ve değerini anlatıyor. Eskiden toprak kaplar kullanılırken, plastiklerin yaygınlaşmasıyla hem bu zanaat geriledi hem de sağlık sorunları ortaya çıktı” diye konuştu.
"DOĞAL, KİMYASALSIZ ÜRETİM"
Ürünlerin tamamen doğal yöntemlerle, herhangi bir kimyasal katkı maddesi kullanılmadan üretildiğini vurgulayan Eşme, fiyatların 100 TL’den başlayıp 3.500 TL’ye kadar çıktığını belirtiyor: “Biz bu işi hem geçim kaynağı hem de kültürel bir miras olarak sürdürüyoruz. Çömlekçilik sadece bir zanaat değil, aynı zamanda geçmişle bugün arasında bir köprü” diyerek sözlerini tamamladı.Kaynak Bölge gazetesi