AK Partili Zeynep Gül Yılmaz'a tepki: Sen benim kim olduğumu biliyor musun'culardan çektiklerimiz!

Polisle girdiği diyalog videosu ile gündeme gelen AK Parti Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz'ın tepki çeken üslubu köşe yazarları tarafından da eleştirildi.

SİYASET 24.08.2021 11:46:51 0
AK Partili Zeynep Gül Yılmaz'a tepki: Sen benim kim olduğumu biliyor musun'culardan çektiklerimiz!
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, Yenişafak Gazetesi'ndeki köşesinde "Sıradan insanların, sıradan sorunları ya da “sen benim kim olduğumu biliyor musun”culardan çektiklerimiz" başlıklı yazısıyla konuya dikkat çekerken, Yenişafak Gazetesi yazarı Ali Saydam da "Algı, olgunun önüne geçer" başlıklı bir yazı ile AK Parti Mersin Milletvekili Zeynep Gül'e tepki gösterdi.

İşte Hasan Öztürk'ün köşesinden satırbaşları:

“Afganistan’da Taliban hükümet kurabilecek mi? Ya da İngiliz bakanın, “Afganlarla ilgili” bir gazeteye yazdığı makalede “Türkiye” ifadesi geçmediği halde uydurulan yalanla gündem oluşturulması ne anlama geliyor” diye başlayan bir dizi soru ile “büyük mevzuları” sizinle tartışabilirdim.

Ama bugün sıradan vatandaşları ilgilendiren, sıradan bir mevzuyu tartışmak istiyorum. Konumuz, çakarlar, çakma çakarlar, geçiş üstünlüğü olan araç kullanıcılarının fütursuzluğu.

POLİS OTOSUNU GÖRÜNCE ÇAKARINI KAPATAN MAKAM OTOSU..!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal 7, Ülke TV, TV Net ve 24 TV ortak yayını için geçtiğimiz hafta Ankara’daydım. Ankara’dan İstanbul’a, Eskişehir üzerinden döndüm. Ve Eskişehir’de trafikte karşılaştığım bir hususu dikkatinize sunmak isterim.

Bilenler bilir, şehirlerarası devlet yolu ya da çevre yolu ne derseniz deyin, Eskişehir’in tam orta yerinden geçiyor. Trafiğin sağlıklı akışı için de sabit radarlarla denetleniyor. Eskişehirliler o sabit radarların yerini bildiği için çok daha seri bir şekilde trafikte ilerliyor. Akşam saatlerinde işte o çevre yolunda yoğun trafikte ilerlerken, arkadan bir siyah Alman otomobili çakma çakarlarını çaka çaka yaklaştı. Yol vermedim. Arkamdan selektör yapmaya başladı. Trafik keşmekeşliği devam ederken sağ şeride geçmeye çalıştım. Tam o anda ileride farları bize çevrilmiş polis aracını (radar) fark ettim. Radarı fark eden sadece ben değildim. Arkamdaki çakma çakarlı siyah Alman otomobilinin sürücüsü de fark etti. Hemen çakma çakarlarını kapattı, o ana kadar trafiğin akışına aykırı hareket eden araç nizami seyire geçti.

Anlayacağınız, çakarı çakmaydı ve polisin kendisini durdurup işlem yapacağından endişe duydu.

***

Bu olayı trafikte çok sık yaşıyoruz. Nereden geldiği belli olmayan bir otomobil bir anda hangi şeritte olursanız olun arkanıza yapışıyor. Çakarlarını açıyor ve yol emniyetini hiçe sayarak ilerliyor. Bazen kazaya davetiye çıkartılıyor. Bazen acemi şoförler bu yüzden kaza yapıyor.

ÇAKAR KULLANMAK YASAKLANMAMIŞ MIYDI?

Biliyorsunuz, uzun süre önce bizim de ısrarlı takibimiz sonucunda “çakar” meselesine İçişleri Bakanlığı bir düzenleme getirdi. Çakma çakar, yani “hakkı olmadığı halde kaçak olarak çakar kullanmak” zaten yasaktı buna ilaveten “geçiş üstünlüğü olan araçlar” için de bir düzenleme getirildi. Çakar kullanmak neredeyse (sözüm ona) imkansız hale geldi!

Ne yazık ki ne sahte çakarcılar ne de geçiş üstünlüğü olanlar çakar kullanmaktan vaz geçti.

Ve bu uygulama bizim gibi sıradan vatandaşları oldukça zor durumda bırakıyor. Trafikte tehlikeli anlar yaşamamıza neden oluyor.

TAMAM SEVGİLİ VEKİLİM, SİZ VEKİLSİNİZ TAMAM ANLADIK DA BU ÜSLUP NEYİN NESİDİR?

Sözün burasında konuyu AK Parti Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’a getirmek istiyorum. Meseleyi, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır gibi tartışmayacağım elbette. Zira Başarır, ne olup olmadığını bilmeden insanlara iftira atmayı adet haline getirmiş ağzı gevşek bir insan. (Örnek: Tank Paleti Fabrikası’yla ilgili konuşayım derken, ‘Katar’a satılan Türk ordusu’ ifadesini kullanmasıdır… Yine Ayasofya-ı Kebir Camii’nin ibadete açılmasını eleştiremediği için hazım sorunu çektiği günlerde bizim camideki haberimiz olmadan kaydedilen görüntülerimizi diline dolamaya çalışmasıdır.)

O yüzden, Zeynep Gül Yılmaz ve “geçiş üstünlüğü olan araç sahipleri” meselesini sıradan bir vatandaş olarak değerlendirmek istiyorum.

Konuyu biliyorsunuz, Yılmaz’ın aracı polisler tarafından durduruluyor ve “ihbar olduğu için durdurduklarını” söylüyorlar. Buraya kadar her şey normal. Ama bundan sonrası hem milletvekili için hem de polisler için gerçekten tuhaf, garabet ve biraz da yüz kızartıcı doğrusu.

Zeynep Gül Yılmaz, kendisinin milletvekili olduğunu söylüyor. Polis memuru aracın kayıtlarda milletvekiline ait görünmediğini belirtince işler biraz karışıyor. Milletvekilimiz, polis memuruna “Adını söyle” diye başlayıp, “Yüzüme çemkiriyorsun. Ş…” diye devam ediyor.

Bir milletvekili hem de bir kadın milletvekili bu kadar seviyeyi düşürebilir mi? Düşürüyor işte.

Mersin Valiliği açıklama yaptı. Konunun muhatabı polis memurlarının aracın milletvekiline ait olduğunun ortaya çıkmasına rağmen yarım saat bekletilmesi nedeniyle mevzuata aykırı davrandıklarını belirtip, işlem yapıldığı bilgisini paylaştı.

Tamam da Sayın vekile kim işlem yapacak?

O polis memurları, kasten ve bilerek böyle bir cürüm işlemiş olabilir. Gereği de yapılır. Ne ki Sayın Yılmaz’dan insan olarak hele hele bir vekil olarak vakarınca meseleye tepki koyması beklenmez mi?

Sanırım, Ak Parti Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, bir süre önce aracını durduran ve kendisini tanıyamayan polise “Meclis Milletvekili Albümü’nü alıp bakacaksın. Bakanın aracını durdurabiliyor musun” diye çemkiren CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’a özenmiş.

Yapmayın etmeyin. Yarın bir gün o görüntüleri izleyen ve sizin yolda kontrolsüz araç kullanan şoförleriniz yüzünden trafikte zor anlar yaşayan vatandaşın kapısını çalıp oy isteyeceksiniz.

Bakalım o zaman ne yapacaksınız?

Ali Saydam'ın köşesinden satırbaşları:

Başlıktaki ‘kilit mesaj’ın yanına başkalarını da ekleyelim: “Der ton macht die musik”, yani “Müziği, tonu belirler”… “Profesyonel seçilmiş davranış sergiler”… “Büyüdükçe küçülmeyi bilmek gerekir”…

Bunları bize hatırlatan iki gündür süregelen ve maalesef kriz boyutuna ulaşan mesele… AK Parti Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın aracını durduran polislerle girdiği diyalog…

Konuşmanın video görüntüsü, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından yayınlanınca haber hızla yayıldı ve Yılmaz’a yönelik ciddi bir toplumsal tepki oluştu…

Kim haklıydı? Milletvekili hanımefendinin ve Mersin Valiliği'nin açıklamaları olaya bir hayli açıklık getirmiş…

Ancak konu bu değil… Konu, üslup ile ilgili…

‘Müziği, tonu belirler’ dedik ya hani… Başka bir deyişle, ne söylediğinizdense nasıl söylediğiniz önemlidir… Konu bu işte… Sayın Yılmaz’ın bu denli büyük tepki almasına, eleştirilmesine neden olan üslubu oldu… Hâlbuki, videodaki konuşmasının satır aralarından bunun ilk olmadığını, Erdemli’ye önceki ziyaretlerinde de bazı sıkıntılar yaşadığını anlıyoruz…

Dedik ya, önemli değil; hiç fark etmez…

Trafik memurunun üslubunda bir kusur olmadığına, üstelik “Allah korusun bir saldırı olabilir” dediğine de tanık olduk… Zeynep Hanım’a kaybettiren ise üslubudur.

Karşı karşıya gelmemesi gereken iki tarafın müziğini işte bu ton/üslup belirlemiş, öyle olunca da olgu önemsizleşerek algı boyutu öne çıkmıştır. Hanımefendinin yüksek sesi, azarlar konuşması ve aradaki hakaretleri de bir araya gelince kimin haklı olduğunun bir anlamı kalmamıştır…

Mersin Valiliği’nin açıklamasından ihbar üzerine durdurulan aracın plakası ile ilgili sorgulamanın “İlgili şube müdürünce yanlış yapıldığını”, yani polis memurunun bu konuda bir kusuru olmadığını anlıyoruz. Öte yandan aracın milletvekiline ait olduğunun öğrenilmesine rağmen yarım saat bekletilmesinde ‘kusur’ tespit edildiği için polis memurları hakkında yasal işlem başlatılmış…

Vaka aynı olmasa da ‘soruşturma mekanizması’ ile ilgili ‘doğru’ yaklaşımı Temmuz ayı başında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sergilemişti. Kütahya Otogarı’nda kurulan aşı standındaki görevli sağlık personeli “Sinovac Sinovac, Biontech Biontech” diye bağırarak çevredekileri aşıya davet ediyordu. Görüntülerin sosyal medyada yayılması üzerine Kütahya İl Sağlık Müdürlüğü, personel hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamıştı. Bakan Koca hemen devreye girdi ve “Mizahi bir tavırla vatandaşları aşıya davet eden personelimizin soruşturulmasını gerektiren bir durum yok” dedi. Böylece, orada olabilecek herhangi bir gencin yapabileceği ve kimseye zarar vermeyen bir davranıştan ötürü hem genç sağlık görevlisinin hem de kamu vicdanının hasar görmesi engellendi.

Zeynep Hanım’ın tavrı, kamu vicdanında o kadar büyük bir yara açmıştır ki; bekletme konusunda kusurlu olsalar dahi polislerin soruşturmaya tabi tutulmaları, sorunu ancak daha da büyütecektir… En doğrusu sürecin önüne geçmektir…

Sık sık söyleriz: ‘Profesyonel seçilmiş davranış sergiler’… Zeynep Hanım da bir milletvekili olarak bu sınıfa girer… Öfkesine, neşesine, dalgınlığına ya da başka bir ruh hâline teslim olarak ettiği her söz ve davranış hem kendisini hem de partisini bağlar… O polis memuru tamamen haksız olsa dahi, ki öyle değil, o zaman bile herhangi bir hakareti hak etmez… Aksi takdirde insan hem kendisine hem de partisine zarar verebilir…

Sanatçıların, siyasetçilerin, ünlü kişilerin birçok konuda daha fazla baskı altında olduğunu kabul etmekle birlikle, emin olduğumuz bir şey daha var ki o da ‘Büyüdükçe küçülmeyi bilmek’ ilkesi…

Bu, toplumumuzun kültür ve değerlerinde yer edinmiş bir beklentidir. Mevlânâ’nın öğütleri de bunu bize hatırlatır: “Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, hoşgörülükte deniz gibi ol’’…

Aksi davranışlar ise şiddetle reddedilir… Karşıdaki polis memuru ya da her kimse, onunla birlikte toplum da kamu vicdanı da incinir, hasar alır…

Milletvekili Yılmaz, bir açıklama yaparak “üzgün” olduğunu belirtmiş ve şöyle devam etmiş: “Keşke kamuoyu böyle bir konu ile meşgul edilmeseydi. Arabamı durdurduğum ve kimlik gösterdiğim halde, yasalara aykırı ve kasıtlı bir şekilde maskesiz polisler tarafından yarım saat bekletilmemi ve maruz kaldığım hukuksuz muameleyi Aziz Milletimizin takdirine bırakıyorum.”

İvedilikle bir açıklama gelmesi, iletişim açısından ‘doğru’ bir hamle olmasına karşılık hâlâ yetersiz. Polislerin maskesiz olduğunu söylüyor ama kendisi de öyle… Üstelik bağırarak kovid açısından riskli davranışı sergileyen de… Geç de olsa ‘özür’ de geldi. Keşke ‘ama’sız olsaydı…

Son söz: İletişim ve ilişki yönetimi sonuç odaklı bir süreçtir. Sayın milletvekilinin kendisine sorması gereken soru şudur: “Ben bu sonucu mu hedeflemiştim?!”…

Hiç sanmıyoruz mevcut algı sonucunu hedeflediklerini…

AK PARTİ'DEN DE TEPKİ GELDİ

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan şu ifadeleri kullandı:

AK Partili, vicdanları yaralayan bir şey yapmaz, yapmamalı. İnsanız, yaparsak da özür dilemeliyiz. Kasıt/kötü niyet/komplo da olsa bize düşen saygın duruşumuzu korumak olmalı

Sn@avzeynepgul'ün özrü bu açıdan kıymetli. Bu tavır üstenci/jakoben muhalefette göremeyeceğimiz bir erdem.

BİR TEPKİDE TEMÜDDER'DEN GELDİ...

KAMUOYUNA AÇIKLAMA
      Yaklaşık bir ay önce yaşandığı anlaşılan ve bir video paylaşımı ile kamuoyunun gündemine yeni giren, bir milletvekili ile görevlerini yapan meslektaşlarımız arasında meydana gelen olayın video kayıtları incelenmiştir.
 Görüntülerde, Milletvekilinin, görevli polise çemkirdiği, aşağılayıcı ve hakaret içeren sözler sarf ettiği görülmektedir    
   Sıfatı ve görevi ne olursa olsun hiç kimse bir başkasına ve onun güvenliğini sağlayan polise hakaret içeren sözler söyleyemez, çemkiremez ve Türk polisini aşağılayamaz. Atasözümüzde de ifade edildiği üzere “Kem söz sahibine aittir”. Devlet görevlileriyle tartışabilirsiniz ancak aşağılayamaz ve hakaret edemezsiniz.
       Özellikle, milletvekilinin mağduriyetinin söz konusu olması halinde konu kuvvetle muhtemel aynı gün gündeme gelecekti. 
       Konunun vicdana, hukuka ve hakkaniyete uygun olarak soruşturulması tamamlanmadan, güç ve nüfuz kullanılarak meslektaşlarımız hakkında açığa alma, yer değişikliği yapma ve benzeri uygulamaların yapılmaması, kendilerine yönelik eylem ve söylemler hakkında da soruşturma başlatılması emekli meslektaşlarımızın beklentisidir.
       Bizler emekli polisler topluluğu olarak, haksızlığa uğradığına inandığımız meslektaşlarımızın savunma giderlerini ve diğer maddi kayıplarını karşılamak, manevi olarak bütün gücümüzle yanlarında bulunmak kararlılığındayız.Konu hassasiyetle takip edilecektir.Kamuoyunun bilgilerine sunulur.
TEMÜDDER

POLİS TEŞKİLATIMIZDAN, DEĞERLİ MİLLETİMİZDEN ÖZÜR DİLİYORUM"

Polise hakaret ettiği video ile gündeme gelen Zeynep Gül Yılmaz, üzgün olduğunu belirterek polis teşkilatından özür diledi.

 Yılmaz, “Bu şekilde tepe kamerası, yaka kamerası değil, yasal bir çekim değil. Cep telefonu ile çekiliyor, ‘kaydediyorum, kaydediyorum’ diye konuşuyor. Bu kadar insan tahrik altında bırakılamaz. Ben yasal olmayan şekilde bir insanı yarım saat ve yasal olmayan şekilde servis et. Kime servis ediliyor? Sicili belli, Ali Mahir Başarır’a servis ediliyor. İstanbul İl Başkanı polise taş atan birisi, ona bir şey söyledi mi? Ben bunun hepsinin kurgu olduğunu düşünüyorum. Benim polisimle sorunum olmaz. Ben onları severdim, onlarda beni sever, sayar. Polislerin görevini yapmaması, kötüye kullanmasıdır. Ben polis teşkilatımızdan, değerli milletimizden özür diliyorum. O sözleri sarf etmemem gerekiyordu.” dedi.