İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade’nin son açıklamalarına göre İran’ın, ABD’deki yeni yönetimden yaptırımların kaldırılması noktasında beklentisi yüksek. "ABD'nin harekete geçmesini yani yaptırımları etkili bir şekilde kaldırmasını bekliyoruz. Yaptırımların kaldırılması, Trump'ın uygulamalarına etkili bir şekilde son verilmesi demektir. Yaptırımların kaldırılmasının etkilerini görmemiz gerekiyor ve kağıt üzerinde atılan bir imza yeterli değil."
Hatibzade’nin bu sözleri aslında siyasi manevradan ibaret. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in, Tahran yönetiminin anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirene kadar Washington’ın bu konuda adım atmayacağı yönündeki açıklaması İran’ın elini kolunu bağlamış durumda. Bilindiği üzere Trump yönetimi zamanında başlayan ambargo sonrasında İran tekrardan uranyum zenginleştirme çalışmalarına başlamıştı.
Netice olarak İran 2015 sürecindeki şartlara dönmeden ABD herhangi bir adım atmayacak gibi gözüküyor. İran ise ABD yönetimindeki değişimi lehine bir avantaj olarak kullanma niyetinde. Bu sebeple İran’dan çelişkili açıklamalar geliyor. Ruhani yönetiminin haziran ayında değişecek olması ihtimali İran'ın politikasındaki tenakuzları artırıyor. Bir kesim yeni bir antlaşmayla avantajlı dönmeyi savunurken İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri ise nükleer antlaşmaya dönmenin yeterli olacağını belirterek, “ABD'ye karşı mücadele etmek yerine hükümete engel çıkarmaya çalışanlara ise utanç kaldı.” palavrasını sıkıyor.
Tüm bunlar İran’ın ABD yönetimine ne ölçüde bağımlı olduğunu kanıtlayacak cinsten. 'ABD ile masaya oturmayız' blöfünü öne süren İranlı yöneticiler aslında olabildiğince hızlı bir şekilde ‘nükleer antlaşma’ şartlarına dönmek için can atıyorlar! Halkını ve coğrafyasını ikircikli siyaseti ile kandırabileceğini düşünen İran acziyetin üst sınırını zorladığının ise farkında bile değil!
