Yazar Ufuk Coşkun, 14 Mayıs'ta yayınlanan "Hükümet daha neyi bekliyor?" başlıklı köşe yazısında sosyal medyada işlenen suçlara ağır yaptırımlar getirilmesi gerektiğini belirtti.
İşte Coşkun'un o yazısı:
"Siyasilerin yerinde olsam, tek merkezden belirlenmiş etik kurallarıyla birlikte yanına yeşil baloncuk kondurmak suretiyle sosyal medyayı dizayn etmeye çalışacağıma evvela dünyada neler olup bitiyor ona bakardım.
Sosyal medyadaki birlik beraberlik vurgularına itiraz etmiyorum tabi ki. Neticede bu üsten kumanda etmek suretiyle de olabilecek bir şey değil. Kaldı ki yazının konusu da bu değil.
Devlet yetkilileri sosyal medyada etik kuralları istiyorsa evvela bunun hukuki yönünü tartışıp bir düzenleme yapmak zorundadırlar.
Peki, bu nasıl olacak?
Geçenlerde Fransız Meclisi’nden internet ve sosyal medyayı kapsayan bir yasa geçti. Bu yasa aynı zamanda terörizm ve nefret suçlarını da kapsıyor. Fransa’da terör propagandası yaparsanız bunun cezası yedi yıl hapis ve 100 bin Euro para cezası.
Gazeteci Ömer Aydın’ın da paylaştığı bilgilere göre; Fransız Meclisi, ırk, din, cinsiyet ve engellilik gibi dış görünüşler ile alay, terör propagandası, pedopornografi gibi içeriklerin 24 saat içerisinde kaldırılmasını tartıştı ve bir karara bağladı.
Bu türden içerikleri 24 saat içerisinde kaldırmayanları 1.25 milyon Euro ceza bekliyor. Büyük para!
İnternet ve sosyal ağ şirketlerinin nefret suçları ile mücadelede işbirliğini yasal çerçeveye yerleştiren yasaya göre sosyal medya mesajlarına şikayet butonu eklenecek.
Facebook bu çerçevede Fransa’nın talebi durumunda kullanıcılarının IP bilgilerini vermeyi kabul etmişti.
Yapılan düzenlemeye göre, küfür, ırkçı, nefret, dil, cinsiyet hedefli hakaret içerikleri 24 saat içinde silinmek zorunda. Terör propagandası ve pornografi için ise bu süre bir saat olarak belirlendi.
Aksi halde kullanıcılara bir yıl hapis ve 15 bin Euro ceza kesilecek.
Bu yasa hem Google, twetter, facebook gibi şirketleri hem de kullanıcıyı cezalandırıyor.
Fransa’da bir yıldır bu yasanın çıkmaması için arka planda lobi faaliyetleri düzenleyen kesimler oldu. Bizim ülkede mevzubahis olsa buradaki lobilerin de boş durmayacağına eminim. Kaldı ki yaptılar da.
Fransa’daki ırkçılar ve İslamafobikler ”Müslümanlara artık hakaret edemeyeceğiz” diye, sol gruplar “düzene küfür edemeyeceğiz” diye, liberaller de” fikir özgürlüğüne darbe” diye bu yasaya karşı çıktılar.
Fransız Meclisi ise tüm eleştirilere rağmen yasal düzenlemeyi geçirdi.
Türkiye de Nisan ayında benzer bir düzenlemeyi gündeme getirdi.5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun"da değişiklikler öngören bir torba yasa teklifiydi bu.
Burada da bu yasa teklifine; Youtube, Twitter, Instagram'ın başını çektiği tüm sosyal medya platformları zapturapt altına alınıyor” diyerek anında diktatörlük vurgusu yapmışlardı.
“Totaliter rejim kendini açıkça gösteriyor" şeklinde güya düşünce ve ifade özgürlüğü vurgularıyla sert tepkiler verildi. Yanılmıyorsam hükümet de bu teklifi çıkarmak zorunda kaldı.
Oysa Fransa itirazları dinlemedi bile.
AK Parti, bu düzenlemeyi tekrar gündemine almalıdır. Hem de acil. Yeşil baloncuk dağıtmakla olmaz bu. Sosyal medyada, terör propagandası yapmak düşünce özgürlüğü değildir.
Bizim ülkede siyasetçiler alenen darbe çağrısında bile bulanabiliyorlar. Kullanıcılar, ne dil, ne din, ne ırk ne cinsiyet tanıyor. Küfürlerin, tehditlerin ardı arkası kesilmiyor.
İnsanların fiziksel özellikleriyle bile dalga geçildiği ve işin çığırından çıktığı bir ortama dönüştü sosyal medya.
Hükümet daha neyi bekliyor anlamıyorum. Bir iki itiraz geldi diye bu yasa teklifi neden geri çekildi?
Fransa bu işi kökten çözdü ve ağır yaptırımlar getirdi. Türkiye de sosyal medya platformlarına yönelik yasal tedbirlerini almak zorundadır."
