Haksız yere 25 yıl hapis cezası yiyen imam! Sizin de başınıza gelebilir..

Psikolog Sema Maraşlı canını dişine takmış erkeklerin hakkını savunurken maalesef en çok canı yanan Diyanet personeli ile Milli Eğitim Bakanlığı personeli olayın adından hareketle sessizliğini korumaktadır.

ASAYİŞ 19.10.2019 23:09:15 0
Haksız yere 25 yıl hapis cezası yiyen imam! Sizin de başınıza gelebilir..
Tarih: 01.01.0001 00:00

İstanbul Sözleşmesi bağlamında sapkın Avrupa Birliği'ne taciz ve tecavüzcülerin rakamını verme adına her gün onlarca erkek haksız yere mahkum ediliyor. Eşler ve çocukları toplum içinde psikolojik baskı altında kalırken aileler dağılabiliyor. 

İstanbul Sözleşmesi ile Müslümanlar farkında değil belki ama Nur Suresi'nden intikam alınırken Avrupa Birliği'ne verilen taciz ve tecavüz rakamlarıyla İslam ülkeleri resmi beyanla tacizci/tacavüzcü/pezevenkler ülkesi olarak bildirilmiş oluyor. Diğer taraftan Türkiye dışında hiçbir ülkede tacizde tek kadının şahitliği ile erkek cezalandırılmayıp taciz ve tecavüz olaylarında fiziksel deliller aranmaktadır.

Konu ile ilgili olarak Allah, insanın onur ve şahsiyetine verdiği önemle Müslümanın dahi yapacağı zinaya karşı suçun ispat edilebilirliğini ortadan kalırırcasına 4 şahit istemektedir. 4 şahit yoksa 3/2/1 kişinin zinaya şahit olması durumunda susmalarını, aksi takdir de görmelerine rağmen iftira cezası olarak 80 sopa ve ebediyen yalancı şahit olarak şahitliklerinin kabul edilmemesini şart koşmaktadır. 

Zina isnadında bulunanlar için hüküm bu iken Allah duyanları da aynı şekilde uyarmaktadır. Zina/taciz isnadını duyanlara da Allah, 4 şahit istemelerini, 4 şahit şartının olmaması durumunda hiçbir yorum yapmaksızın "Bu apaçık bir iftiradır" demelerini hatırlatmaktadır.

Maalesef bu tür duyumlar karşısında insanlığın genel tavrının, "ateş olmayan yerde duman mı çıkar... bir kız kendi iffetine neden laf ettirsin... yapmış ki kız feryat ediyor...zaten bunun kadın düşkünlüğü vardı... zaten eşiyle de arası açıktı... bekardı... zamparaydı... yapar...." şeklinde olmasına set çekerek her tür yorumun yapılmasını yasaklamaktadır. Allah insanın/müslümanın bu konulardaki zaafiyetini bildiği için özellikle Hz. Yusuf üzerinden taciz/zina iftirasına karşı uyarılarını yapmaktadır.

Toplumun yanıldığı en büyük nokta ise şudur: Ateş olmayan yerden duman mı çıkar? Oysa Hz. Yusuf'a ve Hz. Aişe'ye atılan iftirada ortada duman vardı lakin ateş yoktu. Fıtratı bozuk, ahlaksız ve utanma duygusunu kaybeden insanlar için ateş olmadan duman çıkarmak hiç de sorun değildir. 

Bazıları da çıkıp iyi de kardeşim bu olayın şahidi mi olur? diyebilir. 

Doğrudur... Bu olayın şahidi olmaz.

Ki bu konunun şahidi olmadığını bilen Allah bu nedenle 4 şahit istemektedir. Adeta Allah, "Siz nefsinize Müslüman olmanıza rağmen yenik düşebilirsiniz. Bu öyle bir günahki tüm hayatınız sıfırlanabilir. Bu nedenle ben, bu günahı ispat etme işini zorlaştırıyorum. Lakin siz de tez zamanda bu günahınıza tövbe ediniz..." demekle tarafları kendi vicdan muhasebesiyle ıslaha davet etmektedir.

"Zinada durum bu iken taciz de durum ne?" diye sorulacak olursa; İslam, zinada karşılıklı rıza olması nedeniyle günahı ispat edilebilirlikten çıkarmakla kişilerin ve toplumun güven hukukunu ayakta tutarken rızaya dayalı olmayan taciz de ise her hangi bir yaptırıma gitmeyerek bu konuyu toplumun ahlaki sözleşmesiyle çözmektedir. İslam, başta örtünme olmak üzere kadın ve erkek ilişkilerinde resmiyeti ön plana almakta, halvet konusuna dikkat çekmekle baş başa kalmayı minimize etmekte, kadın ve erkeğin dürtülerini uyaracak 'konuşma, gülüşme, başbaşa kalma, yazışma, yemeğe çıkma, tek başına aynı arabada seyahat etme..' gibi her tür davranıştan uzak tutmakla her iki cinse yüklediği sorumlulukla tacizi ortadan kaldırmaktadır. 

İstanbul Sözleşmesi sonrasında tacize uğraşayan kadınların derhal gidip şikayet etmesi gerektiğine dair kışkırtıcı reklam ve haberler iyi niyetten uzaktır.

Nihayetinde ispat edilebilirliği imkansız olan tacizde kadın ve erkeğin iftiraya kurban gitmesi mümkünken her iki tarafından ömür boyu boynuna asılan hoş olmayan bir söylenti ile hayatları kararmaktadır. Erkek eş ve çocuklarınca her an şüpheli durumda göz altında tutulurken taciz iddiasından bulunan kadın, evlilik hayatı boyunca eş ve eşinin yakınlarınca şüpheli muamelesiyle en ufak tartışmada iddiasıyla olmadık kakıçlarla karşılaşmakta hatta boşanmaya giden bir sürece adım atmaktadır. 

İslam, günahın toplumda duyulmakla yaygınlaşmaması ve anlık hareket eden kişilerin günahı ızharla kendi ve karşıdaki kişinin hayatını zindana çevirme gibi nedenlerle günahların açıklanmasını hoş karşılamamaktadır.

Allah vahiyle şekillendirdiği ahlak modeliyle günahları minimize eder, açıklanmasını hoş karşılamazken; Şeytan ve dostları alabildiğine günahların işlenmesi, anlatılarak yayılması, sonuçta tarafların rezil olmasını arzu etmektedir.    

Nur Suresi'nin ilgili ayetleri:

4. Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.

5. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

6,7. Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.

8,9. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.

10. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı, hâliniz nice olurdu?

11. O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.

12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu, apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!

13. Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.

DİNİHABER.COM / ANALİZ

Mahmut Deniz