Van'da geleneksel taziye yemekleri, son dönemde tartışmaların odağına yerleşti. Bir yandan vefat eden kişinin acısı yaşanırken, diğer yanda taziye masraflarının oluşturduğu büyük külfet cenaze sahiplerini derinden yoruyor. Bazı çevrelerde gösterişe kaçan bu uygulamalar, taziye evlerini adeta bir ziyafet alanına dönüştürürken, dar gelirli aileler için altından kalkılması güç bir borç yüküne dönüşüyor. Taziye sahipleri, merhumun yasını mı tutsun, yoksa artan taziye yemekleri maliyetlerinin getirdiği ekonomik baskıyla mı mücadele etsin? Kentte bu ikilem, sosyal bir sorun haline gelmiş durumda.

Taziye geleneğinin temelinde, acı çeken ailenin yükünü hafifletmek yatar. Ancak Van'da durum tersine dönmüş gibi görünüyor. Taziye evlerinde verilen yemeklerin çeşitliliği ve misafir ağırlama süresinin uzaması, masrafları katladı. Birçok aile, cenaze sonrası yüklü bir borçla karşı karşıya kalıyor. Taziye süresince yüzlerce kişiye verilen yemek, kimi zaman bir düğün masrafını bile aşabiliyor.
Bu durum, vefat eden kişinin geride kalanlarına büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bölge halkı, bu soruna "Ölenin acısı yerine, kalan borca üzülme" şeklinde bir ifadeyle yaklaşıyor. Özellikle dar gelirli haneler, bu sosyal baskı nedeniyle büyük zorluk çekiyor.
Uzmanlar ve kanaat önderleri, taziye yemeklerindeki bu gösteriş yarışının ve ekonomik yükün önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Geleneklerin özüne dönülmesi, yani taziyenin asıl amacının acıyı paylaşmak olduğu vurgulanıyor. Van Müftülüğü ve ilgili STK'lar, taziye masrafları konusunda sadeleşmeye yönelik çağrılar yapıyor. Bu çağrılar, özellikle taziye süresinin kısaltılması ve yemek ikramının sadece çay-çorba gibi sembolik düzeyde tutulması önerilerini içeriyor. Toplumsal dayanışmanın borç yükü altına girmeden de sağlanabileceği, Van halkı arasında çözüm arayışlarının öncelikli maddesi haline geldi.
Cenaze sahiplerinin, merasime katılanlara yemek vb. ikramlarda bulunması uygun mudur?
Din İşleri Yüksek Kurulunda yer alan bilgiye göre:
Bir yakınını kaybetmenin üzüntü ve sıkıntısı içinde olan cenaze sahiplerinin, taziye için gelen misafirlere yemek hazırlayıp sunması ilave bir telaş ve sıkıntıya sebep olacağından mekruh görülmüştür. (İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, 2/240) Bunun yerine komşular veya yakınlarının, cenaze sahiplerine ve uzaktan gelenlere ikramda bulunmaları sünnettir. (Tirmizî, Cenâiz, 21 [998])
Cenaze sahiplerinin mezarlıkta veya evde helva, ekmek gibi şeyler dağıtmalarının ise dinî bir dayanağı yoktur. Dinî bir gereklilik olarak görmeden yapılmasında bir sakınca olmayacağı söylenebilirse de bu tür uygulamaların kısa süre sonra cenazeyle ilgili bir dinî hüküm olarak algılanması tehlikesi bulunmaktadır. Dolayısıyla bu ikramlar dinî bir zorunluluk olarak yapılırsa, bid'at ve hurafe sayılır.
Kaynak :VANDAHABER