Kırk Değirmenler ve Şamran Kanalı Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Erdem Güngör, Başbulak suyunun doğal yatağından kum torbalı ve mavi brandalı setle zorla koparılmasına sert tepki gösterdi.
Kırk Değirmenler ve Şamran Kanalı Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Erdem Güngör, Gürpınar'ın hayat kaynağı Başbulak suyunun doğal akış güzergâhının kum torbalı ve mavi brandalı bir set ile engellenmesine karşı çarpıcı açıklamalarda bulundu. Güngör, bu setin sadece fiziksel bir engel değil, "Doğaya, Tarihe ve Vicdana Vurulan Kum Torbalı Set" olduğunu dile getirdi.
Yapılan müdahalenin sonuçlarını ağır bir dille eleştiren Güngör, bu görüntünün basit bir mühendislik hatası olarak geçiştirilemeyeceğini vurguladı. Açıklamasında, "Bu görüntü, sadece bir mühendislik hatası değil; açıkça bir ekolojik ve kültürel ihanetin fotoğrafıdır," ifadelerine yer verdi.
Su, binlerce yıldır hayat verdiği Şamran Kanalı ve Kırk Değirmenler gibi tarihi yapılardan, tarım alanlarından ve canlılardan zorla koparılıyor. Tarihin, adeta plastik bir brandanın altına gömüldüğüne dikkat çekildi.
Doğaya, Tarihe ve Vicdana Vurulan Kum Torbalı Set Başbulak suyunun önüne çekilen bu mavi brandalı, kum torbalı set sadece bir suyun önünü değil; tarihimizin, kültürümüzün, doğamızın ve vicdanımızın da önünü kapatıyor.
Bu görüntü, sadece bir mühendislik hatası değil; açıkça bir ekolojik ve kültürel ihanetin fotoğrafıdır. Suyun doğal yatağı olan Şamran Kanalı ve Kırk Değirmenler, yüzyıllardır hayat verdiği topraklardan, köylerden, canlılardan zorla koparılıyor.
Su, binlerce yıldır akmaya alıştığı güzergâhtan engelleniyor; tarih, plastik bir brandanın altına gömülüyor. Başbulak, sadece bir kaynak değil; Gürpınar'ın can damarı, Şamran'ın kalbidir.
Bu suyun yönünü değiştirmek, o kalbi durdurmaktır. Bu topraklarda suyun akışıyla medeniyet, bereket ve hayat var olmuştur. Şimdi bu akış kesilerek doğa kurutuluyor, tarım ve hayvancılık bitiriliyor, Kırk Değirmenler sessizliğe mahkûm ediliyor.
Kum torbasıyla suyun önünü kesmek, bir halkın geleceğini beton torbalarla mühürlemektir. Brandayla suyun üstünü kapatmak, bir medeniyetin üstünü örtmektir.
Bu yanlıştan acilen dönülmeli; Başbulak suyu tekrar özgür bırakılmalıdır. Çünkü suyun önünü kesmek, sadece bir akışı değil, bir tarihin damarlarını tıkamaktır. Doğa, tarih ve vicdan bu ihaneti unutmaz."
Kaynak :
VANDAHABER