Göz, parmak ya da beyin şeklinde üretilen bu ürünler renkli ambalajlarıyla çocukların ilgisini çekerken, uzmanlara göre masum birer atıştırmalık olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Peki insan uzuvlarına benzeyen yiyeceklerin çocukların dünyasında nasıl bir psikolojik etki bırakıyor? Bu ürünlerin şiddeti normalleştirme riski toplumsal düzeyde nasıl sonuçlar doğurabilir? , Ailelere bu noktada ne gibi görevler düşüyor?
Uzman Psikolojik Danışman Hurşit Demir, özellikle insan uzuvlarına benzeyen yiyeceklerin çocukların dünyasında yanlış bağlantılar kurulmasına yol açtığını belirterek, "Çocuklar, gördükleri her şeyi keşfetmeye ve denemeye çalışır. Bir insan parmağı ya da gözü gibi görünen şekerin 'yenebilir' olması, çocukların zihninde yanlış bağlantılar kurulmasına yol açabilir. Göz veya beyin şeklindeki şekerlemeler kalıcı ve korkutucu imgeler bırakabiliyor" dedi.
Demir, abur cuburların oyun veya şaka gibi sunulmasının empati duygusunu zayıflattığının altını çizen Demir, "Başkasına zarar vermeyi sıradan bir eğlence gibi gösterebiliyor. Çocuk, zamanla arkadaşına vurmayı normal görebilir. Kendisine zarar verildiğinde ise yardım aramayı abartılı bulabilir" diye konuştu.
Çocukların bu tür abur cuburları alırken aslında bastırdıkları öfke, kızgınlık ya da dile getiremedikleri duygularının öne çıktığına vurgu yaparak, "Oyuncak veya yiyecek aracılığıyla duygularını farklı bir şekilde dışa vuruyor. Çocuk evde duygularını dile getirebiliyorsa, kaygısını ya da öfkesini paylaşabiliyorsa bu ürünlere ihtiyaç duymayabiliyor. Ancak duygularını bastıran çocuk, merakını gidermek için bu tür yiyeceklere yönelebiliyor" cümlelerini kullandı.
Demir, konunun yalnızca ticari boyutunun değil, sosyolojik yönünün 'de olduğuna da dikkat çekerek, "Bağımlılığı tetikleyen asıl unsur ürünlerin varlığı değil, ailelerin çocuklarının merakını sağlıklı şekilde giderememesidir. Evde duygularını rahatça ifade edebilen çocuk bu ürünleri almak istemez. Aile bağları güçlü olan çocuklar daha az ilgi gösterirken, bağı zayıf çocuklar bu ürünlere daha meraklıdır. Çözüm, anne-babaların çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmasıdır. Bu ürünler daha çok mahalle aralarındaki küçük dükkânlarda satılıyor. Çünkü çok çocuklu aileler olduğu için bunlar çocuklarına zaman ayıramıyor ve birebir ilgilenemiyor" diyerek konuşmasına devam etti: "Bu ürünler sadece fiziksel değil, ruhsal açıdan da sağlıksız bir neslin yetişmesine zemin hazırlıyor. Çocukların öfkesini ve duygularını doğru ifade edememesi, bastırılmış duygularını yiyecek veya oyuncaklar üzerinden dışa vurmasına yol açıyor." ifadelerini kullandı.
Kaynak Bölge gazetesi