Tarih: 02.02.2013 12:19

Bir Yanım Su, Bir Yanım Ateş; Aç Bana Kucağını Bangladeş – 4

Facebook Twitter Linked-in

উঠন্ত মুলো পত্তনে চেনা যায়

(Güzel gün, sabah yüzünü gösterir.)

Bengal atasözü

     Saatler süren, hayatımda yaptığım en uzun uçak yolculuğu olan ve bir günün gecesini baştan sona havada geçirdiğimiz yolculuğumuz, korkularımın aksine oldukça rahat geçti.

     Hayatımda yaptığım "en uzun uçak yolculuğu"nun son dakikaları ve şu ana dek "Doğu tarafında gittiğim en uzak yer" olacak olan Dakka'ya iniş için alçalıyoruz.

     Kemerlerimiz bağlı; gözlerimiz açık.

 

8 KARTİK 1419
BANGLADEŞ
 

     22 Ekim 2012 günü (Bangladeş'te kullanılan Bengal Takvimi'ne göre, 7 Kartik 1419) İstanbul'dan, akşam TSİ saat 19:03'te İstanbul Uluslararası Atatürk Havaalanı'ndan havalanan Türk Hava Yolları (THY) şirketine ait uçağımız, o gecenin karanlığını baştan sona kadar bulutların üzerinde geçirdikten sonra, ertesi günün sabahı, 8 Kartik 1419 günü (Türkiye'de kullanılan Miladî Takvim'e göre, 23 Ekim 2012) Bangladeş'in başkenti Dakka'ya, sabah BSİ saat 08:45'te Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor])'na indi.

     Türkiye ile Bangladeş arasında 4 saatlik bir zaman farkı var. ("Hangisi önde?" diye sormayın; yemin ederim bir daha ne gezi yazısı yazarım ne de başka birşey...)

     Büyük bir heyecanla uçaktan çıkıyoruz. Dışarısı, aydınlık. Sabahın o tatlı havası ve mis gibi kokusu var.

     İstanbul'dan bize katılan (daha doğrusu bizim kendilerine katıldığımız) arkadaşlarımızla birlikte, oldukça kalabalık bir kafileyiz.

     Uçaktan sonra havaalanı otobüsüne biniyor ve onunla terminale geliyoruz. Terminal kapısından giriyoruz içeriye.

     Ancak terminale girer girmez, hemen pasaport ve gümrük kontrol noktalarına gitmiyoruz. Çünkü – biraz gecikmiş de olsa – sabah namazını kılmalıyız.

     Bizimle aynı durumda olan ve başka ülkelerden gelmiş diğer yolcular da var. Terminalin bir köşesinde, yere kilim ve örtüler sermiş, üzerinde namaz kılıyorlar.

     Bu güzel manzarayı görünce, mescîdin yerini sormaya ve aramaya gerek duymuyoruz. Hemen lavabolarda abdestlerimizi alıyor ve gelip farklı farklı ülkelerden, farklı farklı iklimlerden ve renklerden kardeşlerimizin arasına karışıyor, onlarla birlikte namazlarımızı kılıyoruz. Cemaatin içinde CHP'li olmadığı için, aramızda "üstün ırk" yok tabiî. Namazda herkes eşit...

     Namazdan sonra terminalde hatırâ fotoğrafları çektiriyoruz. Sonra, yavaş yavaş tüm hazırlıklarımızı yapıp, çıkış için pasaport ve gümrük kontrol noktalarına doğru yürüyoruz.

     Pasaport kontrol noktalarında oldukça uzun kuyruklar var. Mecburen biz de giriyoruz kuyruğa. (Alışmışız ona buna kuyruk olmaya, ne de olsa.)

     Pasaport kontrolünden de geçtikten sonra, bagaj alım bölümüne geçiyoruz. Ancak ordan çıkmamız, nerdeyse iki saati buluyor.

     Oldukça ilginç bir durumla karşılaşıyoruz burda. Nerdeyse her iki dakikada anca bir bavul veya çanta düşüyor bantın üzerine. Bantın etrafında ise bavullarını ve çantalarını bekleyen yüzlerce insan var.

     Çok yavaş çalışıyorlar. Bantın etrafında bekleyen insanların nerdeyse ayakta duracak mecali kalmıyor.

     Bir ara, bizim kafileden, Bangladeşli olup İstanbul'da üniversite okuyan, dolayısıyla Türkçe'yi de mükemmel bir şekilde konuşan ve İstanbul – Dakka yolculuğunda da kendisiyle uçakta bol bol sohbet edip Bangladeş, Bengal halkı ve Bengalce hakkında ilk bilgileri aldığım Mûnewwer Hûseyn (বোধক হুসেন) kardeşime bunun sebebini soruyorum. Şunu söylüyor, Mûnewwer:

     - Abi bakma sen bunlara. Emin ol işçiler şu anda içeride kahvaltı yapıyorlardır. Dışarıda bu kadar insan bekliyor, umurlarında mı? Adamlar kahvaltı sofrasında. İki dakikada bir biri masadan kalkar, gelir bir tane bavulu bantın üzerine atar, sonra tekrar gider kahvaltıya oturur ve yemeğine devam eder.

     Çok fazla da şaşırmıyorum bu duruma, hani. 2005 yılında Hacc'a giderken Suudî Arabistan'da karşılaştığım durumun aynısı. (Hacc'a gitmiş olanlar, Cidde Havaalanı'ndaki pasaport kontrolü işkencesini çok iyi bilirler.)

     Sonunda iki saate yakın bir bekleyişten sonra, tüm bagajlarımızı teslim alıyoruz ve ayrılıyoruz ordan.

     Kalbim heyecandan küt küt atıyor. Şimdi havaalanının çıkış kapısından dışarıya, açıkhavaya çıkacağız ve bu güzel ülkedeki, bir "yeryüzü cenneti" olan Bangladeş'teki günlerimiz başlayacak...

     Dışarı çıktığımızda, hepimizi şaşkına uğratan ilginç ama hoş bir sürprizle karşılaşıyoruz: Bangladeş'teki anamuhalefet partisi olan Bangladeş Millîyetçi Parti (Bang. বাংলাদেশ জাতীয়তাবাদী দল  [Bamladeş Zadiyotâbâdî Dal], İng. Bangladesh Nationalist Party) yetkilileri, kalabalık bir ekiple havaalanı önündeler.

     Beni ülkelerine başbakan yapmak için gelmediklerine göre, sanırım karşılamaya geldikleri yolcular var. Onlarla tanışmak için iyi bir fırsat oluyor bu bize.

     Bangladeş'e, bu güzel ülkeye ayak bastığımın daha ilk saatlerinde, kısa adı BNP olan Bangladeş Millîyetçi Parti (Bang. বাংলাদেশ জাতীয়তাবাদী দল  [Bamladeş Zadiyotâbâdî Dal], İng. Bangladesh Nationalist Party) Genel Sekreteri Mirza Faxr'ul- İslam Alemgir (মির্জা ফখরুল ইসলাম আলমগীর) ile yakından tanışıyorum ve ayaküstü biraz sohbet ediyoruz.

     Mirza Faxr'ul- İslam Alemgir (মির্জা ফখরুল ইসলাম আলমগীর), oldukça güleryüzlü, hoşsohbet ve ayrıca şakacı bir insan.

     Eskiden "Doğu Pakistan" eyaleti olarak Pakistan İslam Cumhuriyeti (Urdu. ﺍﺴﻼﻤﻰ ﺠﻤﮩﻭﺮﻴﮧ ﭙﺎﮐﺴﺘﺎﻦ  [İslamî Cûmhurîyê Pakistan])'ne bağlıyken 1971 yılında bağımsızlığını kazanıp kurulan Bangladeş Halk Cumhuriyeti (Bang. গণ প্রজাতন্ত্রীবাং লাদেশ  [Ganaprajātantrī Bāmlādeş]) devleti, parlamenter sisteme sahip bir Cumhuriyet.

     Şu anda iktidarda bir Sol parti, Bangladeş Halk Partisi (Bang.  বাংলাদেশ আওয়ামী লীগ [Bāmlādeş Awâmî Līg], İng. Bangladesh Awami League / Bangladesh People's League) var. Tâ Pakistan zamanında, hatta Pakistan bile kurulduktan sadece iki yıl sonra, 1949'da kurulan parti, Aralık 2008'deki seçimleri kazanarak yeniden iktidara geldi.

     Türkiye'de ve dünya kamuoyunda da kısaca "Awami" veya "Awami Lig" (Buradaki "Awami", Arapça kökenli olup Türkçe'de de kullanılan ve "Halk" anlamına gelen "Avam"dır) olarak anılan Bangladeş Halk Partisi'nin lideri olan bayan Şeyh Hasina Wayîd (শেখ হাসিনা ওয়াজেদ), 6 Ocak 2009 gününden beri bu ülkenin başbakanı.

     Bangladeş, şu anda bir kadın lider tarafından yönetilen Müslüman bir ülke, anlayacağınız. Şeyh Hasina'nın tabiî en önemli özelliği, Bangladeş'in kurucu lideri ve ilk devlet başkanı olan Şeyh Mucîb'ur- Rahmân (শেখ মুজিবুর রহমান)'ın kızı olması.

     Bu topraklarda, Merkezî Asya ülkelerindeki politik mücadele alanında böyle "baba – kız dominantı", yani devlet kurucusu ve millî liderin ardından onların kızlarının siyaset sahnesine çıkması ve politik bir aktör olarak belli bir partiye / harekete önderlik etmesi, adetâ bir gelenek halini almış durumda. Hindistan'da "Mahatma Ganji – kızı İndra Ganji", Pakistan'da "Muhammed Ali Cinnah – kızı Fatımâ Cinnah" ve ardından "Zülfikar Ali Butto – kızı Benazir Butto" örneklerinde görüldüğü üzere, öncülerin başlattığı hareketler, sonra kızları tarafından devam ettiriliyor. (Benim başlattığım işleri de benden sonra cici kızım Elif Yaren devam ettirecek. Hep söylüyor; "Bana ben de senin gibi gazeteci olup dünyadaki ülkeleri gezeceğim, kitap yazacağım. En başta da İsviçre'ye, Heidi'nin köyüne gideceğim."... Ayrıca, benim kadrimi ve kıymetimi bilmeyen ve kurtulmak isteyen Türkiyeli İslamcılar'a şimdiden söyleyeyim: Benden sonra bu işleri kızım devraldığında, beni mumla arayacaksınız! Hele kızım bir büyüsün, görürsünüz siz dünyanın kaç bucak olduğunu!)

     Bu arada, Pakistan eski başbakanı ve aynı zamanda "İslam tarihindeki ilk kadın başbakan" olan Benazir Butto (ﺒﻴﻨﻇﻴﺮ ﺒﺘﻮ)'nun anne tarafından Kürt olduğunu da belirtelim, yazımız renklensin diye. Benazir Butto'nun annesi, İran Kürtleri'nden, İsfahan şehrinden Begüm Nusret Butto (ﺒﻴﮕﻢ ﻨﺼﺮﺖ ﺒﺘﻮ)'dur. (Benazir Butto'nun babası Sind ama annesi Kürt olduğu için, güzelliğini babasından değil annesinden almıştı.)

     Bangladeş'te anamuhalefette olan parti ise, 1978 yılında kurulan ve onun da lideri bir kadın olan Bangladeş Millîyetçi Parti (Bang. বাংলাদেশ জাতীয়তাবাদী দল  [Bamladeş Zadiyotâbâdî Dal], İng. Bangladesh Nationalist Party).

     Kısa adı BNP olan Bangladeş Millîyetçi Parti'nin liderliğini, Begüm Xalide Zia (বেগম খালেদা জিয়া) yapıyor. Anamuhalefet lideri Begüm Xalide Zia, Bangladeş eski cumhurbaşkanı ve 1981'de Chittagong'da bir suikast sonucu öldürülen Zia'ur- Rahmân (জিয়াউর রহমান)'ın hânımıdır.

     Bangladeş'in en güçlü iki siyasî partisinin başında da kadın lider var yani, anlayacağınız. Ülkenin hem başbakanı kadın (Şeyh Hasina Wayîd), hem de anamuhalefet lideri (Begüm Xalide Zia).

     Şimdi tabiî, siz sevgili okuyucularımız, "O topraklarda erkekler ne işe yarıyor?" diye soracaksınız, haklı olarak. Kurban bayramlarında Türkiye'den gelen insanî yardım gönüllülerine sığır ve davar temin etmek, onlarla birlikte kurban kesip dağıtmak gibi işleri saymazsak, aslında pek bir işe yaradıkları söylenemez.

     Liderliğini Begüm Xalide Zia (বেগম খালেদা জিয়া)'nın yaptığı Bangladeş Millîyetçi Parti'nin genel sekreteri olan Mirza Faxr'ul- İslam Alemgir (মির্জা ফখরুল ইসলাম আলমগীর) ile havaalanında tanışıp ayaküstü sohbet ediyor ve hatırâ fotoğrafı çektiriyoruz.

     Bangladeş'te, tıpkı bizdeki gibi 2014 yılında genel seçimler yapılacak ve muhalefetteki Bangladeş Millîyetçi Parti, seçimlere çok sıkı bir şekilde hazırlanıyor. Harıl harıl çalışıyorlar.

    Partinin genel sekreteri Mirza Faxr'ul- İslam Alemgir Bey'e, Bangladeş'teki politik havayı ve seçimlerdeki şanslarını soruyorum. Gece gündüz hiç durmadan çalıştıklarını, 2014 seçimlerini kesin olarak kazanacaklarını söylüyor. (2014 sayısındaki rakamları topla; 2 + 0 + 1 + 4 = 7; şimdi de 7 kere 7, ediyor 49; şimdi de 4 × 9, eşittir 36. İkiye katla, 72; bir çıkar, 71; şimdi söyleyin bakalım, 71 nedir? Bangladeş'in bağımsızlığı, 1971.)

     Sonra, bu sefer de Alemgir Bey bana Türkiye'deki siyasî atmosferi sordu. Ben de O'na "Az zamanda çok büyük işler yaptık" dedim. Fakat Bangladeş topraklarının 2071 yılında bizim eyaletimiz olacağını söylemedim. Bunu şimdilik bilmesi doğru olmazdı. Projemize engel olabilirdi.

     Havaalanı terminalinin giriş avlusunda geçirdiğimiz bu neş'eli dakikalardan sonra, kendilerini beklemekte olduğumuz ve bizi havaalanından alıp otelimize götürecek olan minibüsler de geliyor.

     Merkezi başkent Dakka'da bulunan partnerimiz Islamic Aid Bangladesh (Bang. ইসলামিক এইড বাংলাদেশ) adlı sivil toplum ve insanî yardım kuruluşu, bizleri havaalanından alması için iki tane minibüs göndermiş. Sırayla biniyoruz...

     Ve tabiî, binmeden önce, oldukça güzel ve şirin bir görüntüsü olan Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor])'na da şöyle hayranlık dolu gözlerle, son bir kez bakıyorum.

     IATA kodu "DAC", ICAO kodu ise "VGHS" olan Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor]), başkent Dakka (ঢাকা)'nın 20 km kuzeyinde yer alan Uttara (উত্তরা) kasabasına bağlı Kurmitola (কুর্মিটোলা) köyünde bulunuyor ve Bangladeş'in en büyük havaalanıdır. (Şu 2000 yapımı Hind filmi "Uttara" ile karıştırmayın; ordaki Uttara, bir bayan ismi. Filmin başrol oyuncusu Jaya Seal'in canlandırdığı karakter.)

     Dakka'daki bu havaalanı, Bangladeşli tüm uçak şirketlerinin, devlete ait Biman Bangladesh Airlines (বিমান বাংলাদেশ এয়ারলাইনস) ile özel sektöre ait GMG Airlines, Regent Airways, United Airways ve Novo Air'in merkez havalimanıdır.

     1981 tarihinde açılışı yapılan havaalanının genişliği – özellikle mi ayarlandı, bilmiyorum ama – ne ilginçtir ki, 1981 dönüm (802 hektar)'dır. Tek pistli havaalanının pistinin zemini 3200 m × 46 m betondur.

     Havaalanının her ne kadar yeniden inşâsına 1980 yılında başlanıp 1981'de hizmete başladıysa da, bu mıntıkanın "uçuş sahası" olarak kullanılmasının tâ II. Dünya Savaşı (1939 – 45)'na, 1941'e kadar uzanan bir hikâyesi var.

     II. Dünya Savaşı zamanında, şimdiki havaalanının bulunduğu Kurmitola köyünün birkaç km güneyinde İngilizler'in askerî amaçla kullandığı Tejgaon Havaalanı adında bir hava pisti vardı. Koham (Assam) ve Birmanya (şimdiki ismi Myanmar) savaşlarında İngilizler savaş uçaklarını buradan uçuruyorlardı. Tabiî bu bahsettiğimiz, II. Dünya Savaşı günleri, sene 1941. Daha henüz ortada ne Pakistan diye bişêy var, ne Bangladeş var, ne Türkiye'de "tevhidî bilinçlenme süreci" başlamış, ne Türkiye'den buraya gelen insanî yardım kuruluşları var, ne Türkiye'de iktidarda "Yaradılanı Yaradan'dan ötürü seven" bir hükûmet var, ne İslamcı STK'lar "Kürt sorunu"nu çözmek için pamuk ellerini taşın altına koymuş, ne de NATO'nun şımarttığı İslamcılar çıkıp siyonist İsrail adına bir Arap devletine meydan okuyor, "Seni bombaladı, hadi cevap versene, erkeksen cevap versene!" deyip İsrail adına kabadayılık yapıyordu.

     Siyonist İsrail adına bir Arap devletine meydan okuyan İslamcılar'a sahip olmadığımız, henüz böylesine güzide değerlerden mahrum olduğumuz o çetiiiiiiin ve zorlu savaş yıllarında, işte bu İngilizler var ya bu İngilizler, bu mıntıkada bir askerî havaalanı kurup burdan savaş uçaklarını kaldırıyorlardı.

     1947 yılında Hindistan bölünüp (tabiî bu, bizim Türkiye'deki muhafazakârların çok sevdiği ve cici dediği bir bölücülük) Pakistan adlı yeni bir ülke kurulunca, şimdiki Bangladeş toprakları da iş bu Pakistan'ın "Doğu Pakistan" eyaleti olunca, İngilizler'in II. Dünya Savaşı yıllarında askerî amaçla kurmuş olduğu Tejgaon Havaalanı "sivil bir havaalanı"na dönüştürüldü ve Doğu Pakistan (= Bangladeş)'daki sivil yolcu uçuşları için kullanılmaya başlandı.

     Ancak bu, geçici bir kullanımdı. Zira bu pisti sivil hava ulaşımı için pek de uygun görmeyen Pakistan devleti, onun biraz kuzeyinde yer alan Kurmitola köyünde, şimdiki havaalanının bulunduğu arazide 1966 yılında "yeni bir sivil havaalanı" inşâ etme kararı aldı. (Pakistan'ın bu toprakları kaybetmesinden 5 yıl önce)

     Havaalanı inşaatı için ihale bir Fransız şirketine verilir ve Fransız uzmanların öncülüğünde çalışmalar aynı yıl içinde, 1966'da başlar. Hatta Pakistan devleti, yapılacak havaalanının terminal ve pist malzemelerinin rahatça ve kolayca taşınabilmesi için, havaalanının yapılacağı arazinin hemen yakınında bir demiryolu istasyonu (halen çalışan "Havaalanı Tren İstasyonu") inşâ eder.

     Pakistan hükûmeti, bu topraklara "iş, aş, eş" gibi hizmetler getirmekle, tıpkı diğer ülkelerdeki "bu biçim coğrafyalara" böyle hizmetler getiren hükûmetler gibi "herşeyin artık güllük gülistanlık olacağını" sanıyordu. Gelgelelim, etnik ve siyasî sorunları siz sırf ekonomik ve geri kalmışlık sorunu olarak algılarsanız, günün birinde aha işte böyle şap gibi oturursunuz! Sadece birkaç yıl sonra başlayan Bangladeş millî kurtuluş hareketi neticesinde bu topraklar 1971 yılında bağımsızlığını ilân eder. Pakistan ikiye bölünür ve dünya haritasına Bangladeş adında yeni bir ülke eklenir.

     "Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde" Pakistan'ın bölünmesi ve Bangladeş'in bağımsızlığını kazanması (daha doğrusu Doğu Pakistan'ın bağımsızlığını kazanması ve yeni bir ülke olduktan sonra "Bangladeş" ismini alması) üzerine, tabiî, 5 yıl önce Pakistan'daki "Millete Hizmet Yolunda" hükûmetinin başlattığı havaalanı inşaatı da yarıda kalmış olur. Üstelik, iç savaş boyunca pekçok hasara da uğramış olarak.

     Ancak bağımsızlıktan sonra, yeni devlet Bangladeş, bu havaalanını "Özgür ve bağımsız Bangladeş'in başkentinin havaalanı" olarak bitirme kararı aldı. Velâkin, daha önceki Pakistan devletinin ihaleyi verdiği Fransız şirketlerle değil. İşi başka şirketlere verdi ama, yine Fransa'dan. Bangladeş devleti, ihaleyi, merkezi Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan "Aéroports de Paris" adlı şirkete verdi.

     İnşaat, 1980 yılına gelindiğinde, "uçuşlara başlanabilecek oranda" bitirildi.

     İlk olarak Dakka Uluslararası Havaalanı (ঢাকা আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর) adı verilen bu havalimanının açılışı, 1981 yılında cumhurbaşkanı Zia'ur- Rahmân (জিয়াউর রহমান) tarafından gerçekleştirildi. (Şimdiki anamuhalefet lideri Begüm Xalide Zia'nın kocası)

     Havaalanının açılışını yapan Bangladeş Cumhurbaşkanı Zia'ur- Rahmân, sadece birkaç ay sonra, Bangladeş'in ikinci büyük şehri ve Bangladeş Arakanı'nın il merkezi olan Chittagong (Çöttogram) şehrinde uğradığı suikast sonucu öldürüldü. (Siz sevgili gönüldaşlarımızla birlikte, Dakka'dan sonra Chittagong'a gideceğiz.)

     İki yıl sonra havaalanının inşaatı tamamen bitirildi ve 1983 yılında havalimanının son ve nihaî açılışını yapan Bangladeş'in yeni cumhurbaşkanı Abdus Settar (আব্দুস সাত্তার) bu havaalanının "Dakka Uluslararası Havaalanı" olan ismini değiştirerek, iki yıl önce öldürülen eski cumhurbaşkanının ismini verdi ve böylece havaalanının adı, Dakka Uluslararası Zia'ur- Rahmân Havaalanı (ঢাকা জিয়াউর রহমান আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর.) oldu.

     1992 yılında havaalanı, terminal binası giriş köprüsü ve teçhizat ilavesi ile, hızlı bir genişleme yaşadı. 500 araç kapasiteli çok katlı otopark da, yine bu dönemde inşâ edildi.

     Dakka'daki havaalanı 20 yıla yakın bir süre bu isimle faaliyetlerini gerçekleştirdi, ancak iki buçuk yıl önce, 2010 yılında Bangladeş devleti, havaalanının ismini bir kez daha değiştirdi ve ülkenin bu en büyük havalimanı, şimdiki ismine kavuştu: Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor]).

     Şâhcelâl (Şâh Celâl), Bangladeş topraklarının "İslamlaşmasında" önemli rol oynayan bir sufî tasavvuf şeyhi. (GÖNÜLDAŞLARIMIZ İÇİN NOT: Bu coğrafyanın tarihinde özel bir yeri olan Şâh Celâl'ın kim olduğunu ve Bangladeş için ne önem taşıdığını, gezimizin ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı bir şekilde işleyeceğiz, b'iznillâh.)

     6 Aralık 2011 tarihinde, yani bizim Dakka'ya uçup bu havaalanına iniş yapmamızdan sadece on buçuk ay önce, Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı, HAVACILIK TARİHİNİN EN İLGİNÇ DÜNYA REKORU'na şâhidlik ve evsahipliği yapmıştı.

     "Dünya havacılık tarihinin en uzun süreli ve en dayanıklı uçuş rekorunu" kırmak amaçlı olarak henüz geçen yıl gerçekleşen bu çoook ama çok ilginç hadise şöyle: ABD'nin Washington eyaletinin Seattle şehrinde bulunan Seattle Uluslararası Tacoma Havaalanı'ndan havalanan Boeing 787 tipi ve General Electric GEnx şirketi tarafından çalıştırılan ZA006 yolcu uçağı, ABD'nin Seattle şehrinden kalkıp DOĞUYA DOĞRU (yani Pasifik'e değil Atlantik'e doğru, başka bir ifadeyle Asya'ya değil Avrupa'ya doğru) uçarak hiç dinlenmeden ve arada başka yere iniş yapmadan taaaaa Bangladeş'in başkenti Dakka'ya kadar uçmuş, Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı'na yakıt için inmiştir. Sonra tekrar Bangladeş'in başkenti Dakka'dan, Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı'ndan havalanarak yine DOĞUYA DOĞRU uçup ABD'nin Seattle şehrindeki aynı havalimanına – dünyanın etrafında bir tur yapmış olarak – geri dönmüştür.

     Seattle – Dakka arası 19 bin 830 km, Dakka – Seattle arası da 16 bin 903 km uçan uçak, toplam 42 saat 27 dakika havada kalmıştır.

     Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor]), Bangladeş'in en büyük havaalanıdır ve bütün ülke çapındaki uçuşların % 52'si buradan gerçekleştirilir.

     Ülkenin ikinci büyük havaalanı olan - ve bu akşam siz sevgili gönüldaşlarımızla birlikte buradan oraya uçacağımız – Chittagong şehrindeki Chittagong Uluslararası Şâh Amanat Havaalanı (Bang.  চট্টগ্রাম শাহ আমানত আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর  [Çöttogram Şâh Amānat Antoryatik Bimanbôndor])'ndan ise ülkedeki toplam uçuşların % 21'inin gerçekleştirildiğini de gözönüne alırsak, ülkedeki toplam uçuşların % 73 gibi büyük çoğunluğunun, yani dörtte üçünün sadece bu iki havaalanı üzerinden gerçekleştiğini anlamış oluruz.

     Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı'ndan "uluslararası uçuşlarda" yıllık ortalama 4 milyon yolcu, "iç hat seferlerinde" ise yıllık ortalama 2 milyon yolcu seyahat etmektedir. Yıllık yük taşımacılık oranı 150 bin tondur. Havaalanı aslında yıllık 8 milyon yolcu kapasitelidir ve uzmanların tahminine göre 2026 yılına kadar bu trafiği kaldırabilecek durumdadır.

     2014 yılında Bangladeş devleti, havaalanında ikinci bir pist inşâ etmeyi düşünüyor. Çünkü havaalanının halihazırdaki arazisinin % 60'ı kullanılmıyor. Yani havalimanının arazisi oldukça geniş, ancak bunun sadece % 40'ı şu anda aktif durumda. İşte bu yüzden, ikinci pist için geç bile kalınmış denilebilir. Devlet bunun için 10 milyar Taka'lık bir bütçe ayırmış durumda. (Taka, Bangladeş'in para birimi)

     Şu anda havaalanının üç terminali bulunuyor. T1 ve T2 terminalleri "dış hatlar terminalleri" olarak kullanılırken, üçüncü terminal de "iç hatlar terminali" olarak hizmet veriyor. A VIP terminali ise sadece 200 m inşâ edilmiştir ve zaten her zaman değil, arada sırada kullanılır.

     Şu anda dünya çapında 26 havayolu şirketi Dakka'daki havaalanını kullanmakta olup, havaalanının dünya genelinde toplam 19 ülke ve 34 şehir ile uçuş trafiği bağlantısı bulunuyor. Bu 34 şehirden 20'si Asya ve Avrupa'da. Tabiî kastettiğimiz, sadece yolcu uçuşları. Bu rakamlara 8 tane de yük ve kargo uçuşunu eklememiz gerekiyor. Günlük inip kalkan toplam uçak sayısı ise 190.

     Havaalanının, elbette dünyadaki hemen her havaalanı gibi, tarihinde yaşadığı felâketler, korkunç kazalar ve trajediler de var:

     - 28 Eylül 1977 günü Hindistan'ın Mumbai (Bombay) şehrinden Japonya'nın başkenti Tokyo'ya uçan bir Japon uçağı, Japon Kızıl Ordu (Jap.日本赤軍 [Nihon Sekigun]) adlı komünist örgüte mensup 5 silâhlı militan tarafından kaçırıldı. Uçağı Bangladeş'in başkenti Dakka'ya indiren militanlar, Japon devletinden 6 milyon Dolar nakit para ve ayrıca Japon cezaevlerinde bulunan örgüt mensubu 6 mâhkumun serbest bırakılmasını talep etti. Bangladeş ordusu havaalanının etrafını tamamen kuşattı ve Japonya devleti ile Japon komünist militanlar arasındaki pazarlıkta Bangladeş devleti arabuluculuk yaptı. Bir türlü teslim olmayan (veya teslim alınamayan) militanların bütün talepleri Japon devleti tarafından kabul edildi.

     - 4 Ağustos 1984 tarihinde ülkenin ikinci büyük şehri Chittagong'dan havalanan Fokker F 27 tipi uçak, Dakka'ya inmeye çalışırken havaalanı yakınlarındaki bir bataklığa düştü. Uçakta 45 yolcu ve 4 mürettebat olmak üzere toplam 49 insan bulunuyordu. Tamamı öldü; bir kişi bile kurtulamadı.

     1971 yılında kurulan ve henüz sadece 41 yaşında, gencecik bir ülke olan Bangladeş'in havacılık tarihinde yaşadığı bu "şimdiye kadarki tek büyük kaza"nın en ilginç ve dramatik yönü ise, o uçağı kullanan pilotun, ülkenin ilk kadın pilotu Kaniz Fatımâ Roksana olmasıydı.

     Ülkesinin ilk kadın pilotu Kaniz Fatımâ Roksana, ülkesinin ilk – ve aynı zamanda şimdilik tek – uçak kazasında, kendi kullandığı uçağın havaalanı yakınlarındaki bir bataklığa düşmesi sonucu acı bir şekilde hayatını kaybetti.

 

 

 

 

 

FOTOĞRAFLAR:

Bangladeş benim şimdiye dek gittiğim 25. ülke oldu, ancak bu sefer gittiğim ülke ile hemen hemen aynı yaştayız, akranız.

Uçaktan sonra havaalanı otobüsüne biniyor ve onunla terminale geliyoruz. Terminal kapısından giriyoruz içeriye.

Benim Türkiye'deki İslamcı kardeşlerim diğer Müslüman ülkelere gittikleri zaman, genelde orda uzun sakallı, etekli, tipsiz ve yüzleri hiç gülmeyen somurtkan adamlarla fotoğraf çektirip altına "Ümmet olmak ne güzel şeymiş" gibi şeyler yazıyorlar. Fakat ben emniyet görevlileriyle fotoğraf çektirmeyi tercih ediyorum. Altyazım da şu: "Tebessüm etmek ve insan olmak ne güzel şeymiş."

Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı'ndan "uluslararası uçuşlarda" yıllık ortalama 4 milyon yolcu, "iç hat seferlerinde" ise yıllık ortalama 2 milyon yolcu seyahat etmektedir.

Ancak terminale girer girmez, hemen pasaport ve gümrük kontrol noktalarına gitmiyoruz. Çünkü – biraz gecikmiş de olsa – sabah namazını kılmalıyız.

Bizimle aynı durumda olan ve başka ülkelerden gelmiş diğer yolcular da var. Terminalin bir köşesinde, yere kilim ve örtüler sermiş, üzerinde namaz kılıyorlar.

Bu güzel manzarayı görünce, mescîdin yerini sormaya ve aramaya gerek duymuyoruz. Hemen lavabolarda abdestlerimizi alıyor ve gelip farklı farklı ülkelerden, farklı farklı iklimlerden ve renklerden kardeşlerimizin arasına karışıyor, onlarla birlikte namazlarımızı kılıyoruz. Cemaatin içinde CHP'li olmadığı için, aramızda "üstün ırk" yok tabiî. Namazda herkes eşit...

Berlin'den Mehmet Keskin abimiz, Dakka Havaalanı'nda sabah namazını kılarken

IATA kodu "DAC", ICAO kodu ise "VGHS" olan Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor]), başkent Dakka (ঢাকা)'nın 20 km kuzeyinde yer alan Uttara (উত্তরা) kasabasına bağlı Kurmitola (কুর্মিটোলা) köyünde bulunuyor ve Bangladeş'in en büyük havaalanıdır.

Bangladeş, dünyanın en güzel ülkelerinden biri

Havaalanının üç terminali bulunuyor. T1 ve T2 terminalleri "dış hatlar terminalleri" olarak kullanılırken, üçüncü terminal de "iç hatlar terminali" olarak hizmet veriyor. A VIP terminali ise sadece 200 m inşâ edilmiştir ve zaten her zaman değil, arada sırada kullanılır.

Yıllık yük taşımacılık oranı 150 bin tondur

Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang.  ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor]), Bangladeş'in en büyük havaalanıdır ve bütün ülke çapındaki uçuşların % 52'si buradan gerçekleştirilir.

Ülkenin ikinci büyük havaalanı olan - ve bu akşam siz sevgili gönüldaşlarımızla birlikte buradan oraya uçacağımız – Chittagong şehrindeki Chittagong Uluslararası Şâh Amanat Havaalanı (Bang.  চট্টগ্রাম শাহ আমানত আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর  [Çöttogram Şâh Amānat Antoryatik Bimanbôndor])'ndan ise ülkedeki toplam uçuşların % 21'inin gerçekleştirildiğini de gözönüne alırsak, ülkedeki toplam uçuşların % 73 gibi büyük çoğunluğunun, yani dörtte üçünün sadece bu iki havaalanı üzerinden gerçekleştiğini anlamış oluruz.

1981 tarihinde açılışı yapılan havaalanının genişliği – özellikle mi ayarlandı, bilmiyorum ama – ne ilginçtir ki, 1981 dönüm (802 hektar)'dır. Tek pistli havaalanının pistinin zemini 3200 m × 46 m betondur.

İlk olarak Dakka Uluslararası Havaalanı (ঢাকা আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর) adı verilen bu havalimanının açılışı, 1981 yılında cumhurbaşkanı Zia'ur- Rahmân (জিয়াউর রহমান) tarafından gerçekleştirildi. (Şimdiki anamuhalefet lideri Begüm Xalide Zia'nın kocası)

Bangladeş'te, tıpkı bizdeki gibi 2014 yılında genel seçimler yapılacak ve muhalefetteki Bangladeş Millîyetçi Parti, seçimlere çok sıkı bir şekilde hazırlanıyor. Harıl harıl çalışıyorlar.

Partinin genel sekreteri Mirza Faxr'ul- İslam Alemgir Bey'e, Bangladeş'teki politik havayı ve seçimlerdeki şanslarını soruyorum. Gece gündüz hiç durmadan çalıştıklarını, 2014 seçimlerini kesin olarak kazanacaklarını söylüyor. (2014 sayısındaki rakamları topla; 2 + 0 + 1 + 4 = 7; şimdi de 7 kere 7, ediyor 49; şimdi de 4 × 9, eşittir 36. İkiye katla, 72; bir çıkar, 71; şimdi söyleyin bakalım, 71 nedir? Bangladeş'in bağımsızlığı, 1971.)

Sonra, bu sefer de Alemgir Bey bana Türkiye'deki siyasî atmosferi sordu. Ben de O'na "Az zamanda çok büyük işler yaptık" dedim. Fakat Bangladeş topraklarının 2071 yılında bizim eyaletimiz olacağını söylemedim. Bunu şimdilik bilmesi doğru olmazdı. Projemize engel olabilirdi.

2014 yılında Bangladeş devleti, havaalanında ikinci bir pist inşâ etmeyi düşünüyor. Çünkü havaalanının halihazırdaki arazisinin % 60'ı kullanılmıyor. Yani havalimanının arazisi oldukça geniş, ancak bunun sadece % 40'ı şu anda aktif durumda. İşte bu yüzden, ikinci pist için geç bile kalınmış denilebilir. Devlet bunun için 10 milyar Taka'lık bir bütçe ayırmış durumda. (Taka, Bangladeş'in para birimi)

Pakistan hükûmeti, bu topraklara "iş, aş, eş" gibi hizmetler getirmekle, tıpkı diğer ülkelerdeki "bu biçim coğrafyalara" böyle hizmetler getiren hükûmetler gibi "herşeyin artık güllük gülistanlık olacağını" sanıyordu. Gelgelelim, etnik ve siyasî sorunları siz sırf ekonomik ve geri kalmışlık sorunu olarak algılarsanız, günün birinde aha işte böyle şap gibi oturursunuz! Sadece birkaç yıl sonra başlayan Bangladeş millî kurtuluş hareketi neticesinde bu topraklar 1971 yılında bağımsızlığını ilân eder. Pakistan ikiye bölünür ve dünya haritasına Bangladeş adında yeni bir ülke eklenir.

Bangladeş... Önce İngiliz sömürgesi, sonra Hindistan'ın Bengal eyaleti, sonra Pakistan'ın Doğu Pakistan eyaleti, şimdi ise özgür ve bağımsız Bangladeş

Dakka Uluslararası Hazret Şâhcelâl Havaalanı (Bang. ঢাকা হজরত শাহজালাল আন্তর্জাতিক বিমানবন্দর [Dhākā Hôcrot Şâhcelâl Antoryatik Bimanbôndor])




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —