Zulümde İşbirliği

Ahmet Varol

VAN 10.08.2018 10:57:53 0
Zulümde İşbirliği
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Bugün dünyaya hükmetme iddiasındaki global güçler ve onların uzak karakolları görevi yapan yerli zulüm rejimleri ayrıntıya dair konularda farklı görünümlere sahip olsalar da hepsinin sahip olduğu bir ortak özellikleri var. O da zalim olmalarıdır. Bu özellikleri onların yerine göre birbirlerinin ayaklarına basmamalarını hatta çıkarlarının gerektirdiği yerlerde zulümde işbirliği içine girmelerini, birlikte hareket edebilmelerini sağlıyor. Bundan dolayı yerine göre karşıt cephelerde ve birbirine düşman görünenler dahi zulümde ittifak kurabiliyor, çıkar işbirliği yapabiliyorlar.

Haklarını ve özgürlüklerini isteyen halkların meydanlara çıkmaları üzerine hep birlikte telaşa kapılmaları ve aralarındaki ihtilafları unutarak çıkar hesapları etrafında işbirliği yapmaktan kaçınmamaları da bu ortak özellikleri sayesinde olmuştur. Böylece, pazarladıkları sistemleri ve ideolojileri kutsallaştırmak amacıyla ağızlarına sakız ettikleri demokrasi, insan hakları vs. gibi kavramlarda da samimiyetten ve gerçekçilikten ne kadar uzak oldukları ortaya çıktı.

Halkların özgürlük mücadelelerini karalamak amacıyla çirkin teoriler geliştirenlerin, zulme başkaldıranları töhmet altına sokmak için iddia ettikleri karanlık ilişkilere bizzat kendilerinin girdikleri de ortak özellikleri zalimlik olan güçlerin çıkar ilişkilerinin gün yüzüne çıkmasıyla iyice açıklık kazandı. Bugün Mısır’da Sisi canavarının, Yemen’de fitne savaşının arkasında işbirliği yapanların Suriye’de de aslında Baas’ın geleceğini kurtarma amaçlı karanlık oyunlarda ittifak kurdukları şüpheye mahal bırakmayacak derecede açıklık kazandı.

Dolayısıyla zulme başkaldıranlar sadece yerli diktatörlere ve onların arkasında duran bölgesel güçlere karşı değil uzak karakollarını kaybettiklerinde global hâkimiyetlerini de kaybedecekleri telaşına kapılan uluslararası güçlere karşı da savaşıyorlar. Üstelik bu zalimler kendilerinin vahşi saldırılarına gerekçe oluşturabilmek ve sergiledikleri tutumları haklı çıkarabilmek için, ne amaçla rehin alındıkları bile bilinmeyen insanların kafalarını keserek yahut onları kafeslere kapatıp yakarak filmlerini çeken sonra da videolarını dünya kamuoyuna “bakın işte İslam devleti budur” demek için reklam filmi olarak seyrettiren maskeli örgütlerin her türlü şüphe ve tereddüdü içinde barındıran politikalarından yararlanıyorlar.

O yüzden bugün zulme karşı mücadele çok da kolay olmuyor tabii ki. Bir yandan global zulümle, bir yandan bölgesel bir yandan ulusal görünümlü zulümle uğraşırken bir yandan da onların zulümlerine dayanak oluşturmak için sergiledikleri vahşet manzaralarının filmlerini dağıtmaları yetmiyormuş gibi bir de kendilerinden olmayanları tekfir ederek hepsinin öldürülmesi talimatlarıyla düzenledikleri saldırılarla sürekli ayak bağı olan karanlık güçlerle uğraşmak zorundasınız.

Zulme başkaldırı hareketleri karşısındaki dökülmeler hepimizi heyecanlandırdı. Ama bu gidiş tabii ki saltanatlarını koruma hırsına sahip zalimleri telaşlandırdı ve farklı cephelerde görünseler de ortak hesapların etrafında birleştiler. Dolayısıyla direnişin Suriye’de tıkanması sadece İran ve Rusya’nın Baas rejimine arka çıkmasından kaynaklanmadı. Elbette bu ikisinin desteğinin büyük payı vardı. Ama onların karşısında görünenler gerçekten karşılarında ve Baas zulmünün bitmesi taleplerinde samimi olsalardı ona dışarıdan destek verilmesini engellemeleri hiç de zor olmazdı. Buna imkânları olduğu gibi prosedür de böyle bir engellemeye her yönden müsaitti. Üstelik bu imkânlardan ve prosedürlerden yararlanmaları durumunda vicdanların da desteğini kazanacak, katillerin arkasında duran vicdansızların dışında kimseden tepki görmeyeceklerdi. Ama bunu yapmadılar. Çünkü işlerine gelmedi ve aslında hesapları da katil Baas’a destek verenlerin hesaplarıyla örtüşüyordu. O yüzden resmî tavırlarında şeklen tepki göstererek suça ortak olmadıkları intibaı vermeye çalışırken ortak olanların da önlerini sonuna kadar açtı, hiçbir engel çıkarmadılar.


YENİ AKİT