Abdullah Şanlıdağ
Yine neşet etti Kemalist ritüeller..
5 yıl aradan sonra yeniden Danıştay eliyle Andımız paçavrasını toplumun gündemine getirerek kutuplaştırma projesinde kimlerin parmağı var? Hâlâ yargıda iflah olmaz derecede Fetöcü var. Kayseri’de Abdullah Gül’ün adamları Fetö ile mücadele eden Kayseri İl Emniyet Müdürüne kafayı takmışlar. Allah’tan emniyet müdürünün arkasında Erdoğan var da bir şey yapamıyorlar. Bu olaylar üzerine tekrar derin devlet, Kemalist rejim ve Ergenekon gibi kavramlar toplumun gündemine oturtulur. Kripto Fetöcüler Ak Parti ile MHP ittifakını bloke etmek istiyorlar. Nasıl mı? İzah edelim. Türkçülük ve Andımız MHP’nin yumuşak karnı. Danıştay 8’inci Dairesinin kararı, “ilkokullarda öğrencilere okutulan ve “Türk’üm, doğruyum ile başlayan, varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye biten ama 2013 yılında kaldırılan “Öğrenci Andı” ile ilgiliydi. Danıştay, Millî Eğitim Bakanlığı’nın İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 12. Maddesindeki “Öğrenci Andı”nı kaldıran kararını iptal etmişti. Kısaca “Öğrenci andı kaldırılamaz” demeye getiriyor.
Bekir Bozdağ ve Adalet Bakanı Gül’ün de ifade ettikleri gibi Öğrenci Andı kararı” ile Danıştay 8. Dairesi; 1-Hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aştı,
2-Kendisini yürütmenin yerine koydu. 3-Yürütmenin takdir hakkını yok saydı.
4-Dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanarak Anayasayı çiğnedi.
Bu ülkede Türkçe ezanı kim okuttuysa andımız gibi bir saçmalığı da onlar ihdas etti. Türkçe daha doğrusu Latince ezan okutmanın mimarı ile andımızı bu ülkenin başına bela eden faşist kişi aynı kişidir: Reşit Galip.
Cumhur ittifakını yıkmak için bir yumuşak karın lazımdı, buldular. Öyle yumuşak bir karın ki, Andımız ve Türkçülük MHP’nin vazgeçilmezidir. Ak Parti ise, tek tipçi faşizme ve bir ırkın ön plana çıkartılarak kavmiyetçilik yapılmasına karşı. Lakin durum çok farklı. Amaç ittifakı parçalama projesi olduğu için dikkatli olmak gerekiyor. Ne andımız yeniden hortlasın, ne de ittifak çatırdasın. Türkiye artık Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçti. Yargının yürütme üstünde tahakküm kurduğu, hakkı ve yetkisi dışındaki tasarruflara karıştığı, ülkeyi seçilmişlere yönettirmeyi çok gören vesayet günlerinin yeniden neşet etmesine asla müsaade edilmemelidir. Milli iradeye ipotek koymaya çalışıp seçilmiş meşru iktidara kafa tutan, yozlaşmış ritüellere ülkeyi tekrar döndürmeye çalışan hiçbir yapıya geçit verilmemelidir. Bir adım ileri, iki adım geri taktiği Ak Parti’yi bitirir. Danıştay’daki bu kararı alan her kimse kulağına kar suyu serpip; “koçum, o sayfa kapandı, özlem duyduğunuz o devirler geride kaldı” demelidir.