YER ÇEKİMSİZ DÜŞÜNCELER

AKİF ŞAHİN

VAN 29.04.2016 09:22:30 0
YER ÇEKİMSİZ DÜŞÜNCELER
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Dilini bilmediğimiz bir asrın köleleriyiz.  Bizler kendi bireysel hayallerimizin gölgelerinde yaşıyoruz. Asıl olanı terk etmişiz, gerçeğe giden yolu bulmaya çalışmıyoruz.    
İnsan büyük ihtiraslara kurban edilebilen bir canlı türüdür.’’ Yeme veya savunma amacı dışında öldüren ve öldürdüğünü yemeyen tek varlık insandır, insan için sınırsız olan ihtiyaçlar değil ihtirastır’’. Bu nümayiş, yüksek bedelli bir öyküdür. Bu gün insanların suçları ve günahları gözle görülebilecek kadar bilinen ve yaşanan gerçektir. İnsan hayatında iyi veya kötü olarak yaptıkları yaşadıklarıyla değil onların gölgeleriyle tanımlanmaktadır. Bu canlı türünün bir parçası olarak işlediğimiz suçlar ve diğer canlılara yaptıklarımız yeryüzünün en büyük serüvenidir. Bu serüven modern yüzyılın eşiğinde oyalanan insanlığın kendi türüne karşı zor anlatılan ve zor tabir edilen rüyasıdır.
Dilini bilmediğimiz bir asrın köleleriyiz.  Bizler kendi bireysel hayallerimizin gölgelerinde yaşıyoruz. Asıl olanı terk etmişiz, gerçeğe giden yolu bulmaya çalışmıyoruz. Zayıf bir iradeyle şekillenen örümcek ağına konaklamış eyyamcılara alkış tutmuşuz. Bilmemiz gerekeni bilmiyoruz. Köşelerine çekilmiş insanlar ruhlarındaki kölelik ateşi yakılmış, aşkın alevini söndürmüşler. Metalikleşen şarkılar mekanik duygularımızı körüklüyor.  Madde ile mananın çekiştiği yeryüzü platformunda yaşamaktayız. Bizler modern çağın eşiğindeki siyasi renklerin yükselen burcunda yer almak adına şekillenen illüzyonların çekiciliğine kapılmışız.  İçgüdüsel maddi ve kişisel ihtiras fırtınalarıyla savrulmalarımız bizi bir sis bulutunun içine hapsetmiş. Bu mahkumiyet cilveli bir hayatın en önemli dinamiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Karanlığa yakılmış ışıkların gölgesinde boğuk ve cılız insani seslerin içine gizlenmiştir
İnsanlığın ihtiraslarına karşı yerçekimsiz bir bakışımız söz konusu olmalıdır. Bu gün insanlık kanlı olmayan ancak ilkel kabilelerden daha vahşi bir fırtınanın eşiğinde bulunmaktadır. Ruh ve bedenin kıyasıya yarıştığı bu dünya modern aydınlığın sis bulutuyla kaplanmıştır.
Komplolara ve onların zulümlerine karşı meydanların ruhunda uğuldayan özgürlüğün sesi olmalıyız, ancak direnme yetimizi kaybetmişiz. Yeryüzü ve gökyüzü her an bizi hakikate ve direnişe çağırıyor. Aydınlığa çağıran bu nümayişleri duymuyoruz. Bu nidalara kulak verme zamanıdır. Güvensizliğin küskünlüğün, sinmişliğin ve umutsuzluğun uykusunda uyanma vaktidir. İnsan olmaya çağrı yapan, kul olmak için kula kul olmaktan vazgeçmenin zamanıdır. Yaratıcının huzurunda olmak gibi aynı hizada yaşamak umudunu yüreğimizin erişilmez kuytularında taşımalıyız. Bu çağrı masum bir kelebeğin sesiyle oluşan insanlık çığlığıdır. Mevcudu korumak, bir adım ileriye atabilmek, çıtayı bir basamak daha yükseltebilmek adına hayatın içindeki kurulan engebeli yarışın birer seyircisi olmaktan kurtulmakla mümkündür. İnsan eksenli düşünce dinamikleriyle şekillenen kardeşlik uğruna savaşmak büyük bir erdemdir. Yalancı demokrasi ve taraflı hukuk anlayışından uzak olmak için sağlıklı bireylerin beyinlerine ihtiyaç vardır. Her gün insanlık için beş dakika düşünelim. İhtiraslarımızdan kurtulmak için kendi eksiklerimizle yüzleşelim. Onurlu kimlikler için aynı hizada yürüyelim. Mesele idare etmek ve idare edilmek değildir. Klikleşen ayrışan odakların taassuplarıyla donatılmış ideolojik milli ve dini odakların baskısından uzak kalmakla bağımsız düşünceler doğmaktadır. Önemli olan yerçekimsiz düşünceye sahip insan olmaktır. Adımız insanların hizasına yazılsın.
iktibasdergisi.