-Yemin de, Anayasa da değişmeli!

78'liler Derneği Van Şubesi Başkanı Şemsettin Takva, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) okunan yemin metni ile Anayasa'nın çelişkilerle dolu olduğunu belirterek, yemin metni ile Anayasa'nın ülkenin genel konumuna uygun olarak değişt

VAN 2.07.2015 13:23:51 0
-Yemin de, Anayasa da değişmeli!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ropörtaj: Adil HARMANCI

78'liler Derneği Van Şubesi Başkanı Şemsettin Takva, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Türkiye'de oluşan siyasi atmosfer, milletvekillerinin TBMM'de okudukları ve tartışmalara yol açan yemin metni, koalisyon hükümeti ve halen iş başındaki AK Parti hükümetinin Rojava politikası hakkındaki sorularımızı cevaplandırdı.

Koalisyon tartışmalarında MHP'nin uzlaşmaz tutumuna değinen Takva, kurulacak hükümet için 2 yıllık bir ömür biçti.

HDP'nin mecliste çeşitlilik sağlayarak, önemli konum ortaya çıkardığını ve demokratikleşmenin önünü açtığını anlatan Takva, sorularımıza şu cevapları verdi:

TBMM'deki yemin metninde bulduğunuz eksikler neler?

TBMM meclisinde okunan yemin metni tamamıyla problem. Hiç bir siyasi partinin seçim çalışmalarında tasarladıkları bildirgelerine uyum içinde değil. Halka vaat ettikleri, söz verdikleri taleplerini de içermiyor. Yani, İslam söylemini geliştiren AKP metindeki "laik" ilkesi ile çelişiyor. Çok berrak bir tarzda söylemiyorlar ama "ilke ve inkılâplarla" çelişiyorlar. Çoğunlukla MHP ve bir kısım CHP'lilerin değerleri ile metindeki "herkesin eşit olabilirlik" ilkesi ile çelişiyor. CHP'li eski İzmir milletvekilinin "bu meclis çatısı altında hiç kimse bana Kürtler ile Türklerin eşit olduğunu anlatamaz" derken bir gerçeği işaret ediyordu. MHP'liler ise Türkleri de değil, kendilerinden öte hiç kimseye tahammülleri yok.

Bu yemin metni karşısında durumu en garip olan parti ise HDP. Çünkü değişik katmanlardan, etnisitelerden, farklı inanç gruplarında meydana gelen bir gruptu. Belki Türk kökenli vatandaşların bir bölümüne ters gelen az nokta vardı ama ağırlıklı gövdeyi teşkil eden vekillerin hepsine ters geliyor. "Milletin bölünmez bütünlüğü", "Büyük Türk Milleti önünde" ve "anayasaya sadakatten ayrılmama" gibi katı, sert ve gurur incitici söylemler yemin metnini çekilmez kılıyordu. Ve tüm partilerin, generallerin yapmış oldukları "Anayasa"yı mutlaka değiştireceklerini söyleyen propagandaları sonrasında halkın gözüne baka baka gidip o "anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma yemin ederim" deyişleri ise harika bir çelişki idi. Demek önce sadakat yemini ediliyor sonra değiştirilmesi için çalışılıyor.

Bunlar nasıl düzeltilebilir?

Böyle tekler üzerine oturtulmuş, tamamıyla ego tatminine yönelik bir içerik üzerinde yürüyen ve Türklük ruhundan başka her şeyi reddeden bir yemin metni sanırım artık Türkiye toplumuna pek uymuyor. Demokrasi güçlerin gelişmesi sayesinde belki bu eksik-aksak yanlar daha bir belirginleştiler.

Çünkü demokrasi güçleri mecliste olmamış olsalardı biz de belki bu kadar ince ayar bakmazdık. Fakat her halükarda Türkiye bu ayıptan kurtulmalıdır. Bu yemin metni tek başına değil, anayasa değişmediği zaman, bu algılar, bu dengesiz biçimlenmeler değişmeyecektir. Belki de gündemde olmadığı için ve seçimle birlikte daha da bir görünür oldu. Yani "varlığım Türk varlığına armağan olsun" ibaresi nasıl ki değişmelidir, sorusuyla yüz yüze geldiyse bu da gelecektir.

Mecliste nasıl bir koalisyon oluşabilir?

Şimdi Türkiye'yi en çok zorlayan bu ırkçı ve statükoyu koruyucu değerlerin varlığıdır. Bunların ortadan kaldırılması ise demokrasi güçlerin amansız münakaşası ile olacaktır. Çünkü var olan gerçeğe uymuyor. İşte esas sorunda burada yatıyor. Türkiye'nin geleceğini düşünen ve ilerisini düzlüğe çıkaracak bir iktidarın teşekkülü ile olacaktır. Fakat gözüken odur ki bu insani değerler, bu insanlığa hizmet etmesi gereken çalışmalar HDP'in meclise girmesi ile yerini "acabalara" ve "fakatlara" bıraktı. Çünkü çoğunlukla HDP'ye Kürtler gözüyle bakılıyor. Kürtlerin varlığı özellikle MHP'yi ters köşe yapmıştır. MHP'nin ilkelere sığınması, ülke, vatan bekasına sığınması çok doğru gibi gelmiyor bana. Eğer doğru iseler, Akp döneminde "ülke tehlikede, yolsuzluk vatanı bitirmiştir, dış politikada ülke iflas etmiştir v.b" değişleri şimdi onları çareler aramaya sevk etmeliydi. Hatta gelinen noktada HDP'ye çok yakın durması lazımdı. Çünkü HDP'siz bir koalisyon mümkün gözükmüyor, bu bahsi edilen tehlikeleri ortadan kaldırmak için.

"Biz iktidar olursak AKP'den yolsuzlukları sormazsak namerdiz" demişti. AKP'den hesap sorulması HDP'siz gözükmüyor. Peki, AKP ile birleşerek nasıl hesap sorulacak ve namertlik lafı nasıl kaldırılacaktır? Yani MHP hiç sözünün eri bir çizgi izlemiyor, iktidar yükünü almak gibi bir niyeti de yok. Eğer Kürt düşmanlığı üzerinde kendisine kazanımlarını kaybederse gelecekte marjinalleşerek ortadan kalkacaktır. Türkiye'nin belki de en bedavadan oy alan partisidir. Milliyetçiliği ve muhafazakarlığı ondan fazlasıyla üstlenen parti ve partiler var. İslami anlayışını ise daha da iyi ve biraz da farklı götüren parti ve partiler de var.

Durum bu iken herkese üsten bakan ve herkesten öte ülke vatan savunuculuğu bana çok ciddi bir duruş gibi gelmiyor.

Size göre en uygun koalisyon biçimi nasıl olabilir?

Koalisyon seçenekleri bir hayli fazla, fakat gözüken o ki AKP ile yapılan iktidar ortaklığında kim olursa olsun zarar edecektir. Bana en yakın görünen CHP azınlık hükümetidir. Ortaya attıkları 14 maddelik ilkelere ilaveler ve çıkarmalar yapılarak hiç değilse bu kaostan çıkılabilinir.

Koalisyon hükümetine ne kadar süre biçiyorsunuz, erken seçim ne zaman olur?

Nereye kadar devam edeceği belli değil. Ama milletvekillerinin zarar ziyanlarını telafi etmeleri ve biraz da geleceklerini garantiye almaları için bu iki yıldan az olmaz. Sanırım milletvekili emekliliği için iki yıl gerekli de onun için söyledim.

Koalisyon hükümeti "çözüm süreci" ve Anayasa değişikliği gibi ağır konuları gündemine alabilir mi, yoksa hangi konular gündeme alınır?

"Çözüm süreci" ve ülkenin demokratikleştirme çalışmaları bu süreçte ağır da olsa bir ivme kazanabilir. Anayasa değişikliği ve diğer anti demokratik yasalar revize edilebilinir. Eğer anayasa değişikliği oylarla meclisten geçişi sağlanamazsa halk oylanmasına götürülebilir.

TBMM'deki 4 siyasi partinin koalisyon durumunda, ya da koalisyon dışında nasıl bir taktik izleyeceğini düşünüyorsunuz?

Tüm bu gelişmelerin aksaksız ve sorunsuz devam ettiğini varsaysak bile AKP aleyhine gelişmeler olacağı muhakkak. Bu noktada süreç içinde AKP'den hem HDP'ye hem de MHP'ye işaretler epeyce gideceği gerçeğini uzak tutmamak lazım. Bir tahminde şöyle olabilir; bir süre sonra AKP ortaklı başka bir alternatif daha iktidara gelebilir. Bir başka durum ise tüm olasılıkları tümden ortadan kaldıracak İmralı'nın tavrıdır. Zaten böyle devam etmez tecrit kaldırılacak. Eğer Abdullah Öcalan HDP'ye AKP ile bir koalisyon önerirse ve AKP de kendisinden öte başka alternatiflerin tehlikesini hissederse yeni bir şey olur.

HDP Türkiye partisi olarak TBMM'ye girdi ama sanki bazı müdahaleler onu Kürt partisine çevirecek gibi, ne dersiniz?

Böylesi bir durumda HDP'in bileşenlerinde önemli çekişmelere neden olur. Türkiyelileşme iddiasındaki HDP ciddi sarsıntılar geçirecektir. İktidar olmanın sihiri çoktur ama bileşenlerin bir bölümü huzursuzluk kaynağı olacaktır. Şimdiden bunun tesirini kavrayıp söylemek pek olası değil. Ama tüm söylenenlerin tersi de olabilir. Müzakere sürecinin tamamlanması ve anti demokratik yasaların kaldırılması mutabakatı uyumlu bir ortaklığa da dönüşebilir. Çünkü Türkiye'de olmayacak şey yoktur.

Meclis'te HDP üzerinden çözüm üretmeye çalışan bir Türkiye'nin Rojava politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rojava'nın durumu ile ilgili son demeçler, her tarafta çıkarılan provokasyon girişimleri, Kürtlere yönelik gittikçe sertleşen söylemlere bakılırsa Türkiye'yi çok kötü günlerin beklediğini söylemek pek yanlış değil.

Kaynak / Editör: Prestij Haber Merkezi - Adil Harmancı