Van’da “İşçi Sınıfının Mücadele Deneyimi” Paneli

Emek Partisi (EMEP) Van İl Örgütü tarafından 'Taşeronlaşma Ve Güvencesizlik Karşısında İşçi Sınıfının Mücadele Deneyimi Ve Tarihi' konulu bir panel düzenlendi. Panelde Kürt halkının mücadelesine de vurgu yapıldı.

VAN 24.01.2015 20:00:59 0
Van’da “İşçi Sınıfının Mücadele Deneyimi” Paneli
Tarih: 01.01.0001 00:00
 KESK Van Şubesi toplantı Salonu'nda düzenlenen panele Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Uzmanı Onur Bakır ile Emek Partisi (EMEP) Genel Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Topçu konuşmacı olarak katıldı. Panelin Moderatörlüğünü EMEP Van İl Yöneticisi Umut Yeğin yaptı. 

BAKIR: “KÖLE SİSTEMİNDE ÇALIŞTIRILIYORLAR”

Panelde ilk olarak konuşan Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Uzmanı Onur Bakır Van’da işsizlik oranının 10,3 olduğunu söyledi.  Türkiye geneli ise işsizlik oranının 9,7 olduğuna dikkat çeken Bakır,”Van’da İŞ-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı 36 bin 923’tür. İşsizliğin bu kadar yüksek olmasının nedeni ise kamu kurum ve kuruluşlarının özelleştirilmesi ve taşeron sistemidir. Özel sektörde yeterince istihdam sağlanmıyor ve işçiler köle sisteminde çalıştırılıyor. İŞ-KUR işçilerine ve taşeron işçilerine sürekli iş vermiyorlar. Devlet elini ekonomiden çekmiştir. Memlekette 16 milyon 350 bin civarında ücretli çalışan memur var. Bunların 3 milyon 319 bini kamuda çalışıyor. Bu da şunu gösteriyor. Türkiye’de işçilerin yüzde 20’si kamuda yüzde 80’i ise özel sektörde çalışıyor. Kamu’daki bu oran daha da düşecektir. Örneğin belediyelerde temizlik işleri biter mi bitmez. Peki neden bu işçiler sürekli çalıştırılmıyor. Bu kabul edilir bir durum değildir” dedi.

“İŞVERENİNİ KİMSE TANIMIYOR”

Türkiye’de işsizlik oranın gün geçtikçe büyüdüğüne vurgulayan Bakır, “Bunun sebebi AKP hükümetinin yanlış politikalarıdır. Taşeron adı altında işçiler çalıştırılıyor. Peki taşeron adı altında çalışan işçiler işverenini tanıyor mu hayır. Çünkü bu işverenler ihaleden ihaleye gelir. İşçilerinin evraklarını toplar, sigorta girişlerini yapar v ortadan kaybolur. Zaten işi yapan işçidir. Bundan 10 yıl önce taşeron sistemi istisnaydı. Ama bugün taşeronlaşmayan alan kalmadı. Taşerona vereceğin parayı işçilere versin bu kadar işsiz vatandaşımız da kalmaz. Ayrıca özelleştirmesi olan kurumun işçileri sıra kendisine geldiğinde ayağa kalkıyor. Bu da çok doğru bir durum değildir. Ancak, birlik olursak her şey olur. Bu nedenle her işçi sendikaya üye olmalı ve beraber mücadele etmelidir” ifadelerini kullandı.

TOPÇU: “BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”

İşçilerin birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken EMEP Genel Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Topçu da şöyle dedi:

“İşsizliğin arttığı Türkiye’de işçiler köle mahiyetinde çalıştırılıyor. Türkiye tarihine baktığımızda işçiler birlikte hareket ettiğinde haklarına kavuştuklarını görürüz. Ancak işçiler şimdi açlık ve sefaletle uğraşmasına rağmen politikanın içerisinde olmayı istemiyor. Seçimlerde oy da veriyor ama politikanın içerine girmek istemiyor.”

“DİLİM YASAKLANSA BEN DE İSYAN EDERİM”

Mücadele etmenin önemine de değinen Topçu, şu ifadeleri kullandı:

“Kürt halkı eğer bir mücadele vermeseydi bugün barış süreci konuşulmazdı. Hak verilmez alınır. Biz buna inanıyoruz. Bir zamanlar batı illerinde “Kürtlere ev verme, kızlarını verme” söylemleri yaygındı. Bunları yaşadık. Bu Türkiye’nin maalesef tarihinde var olan bir şeydir. Sendikacılığım dönemimde otellerde kalmazdım. İşçilerimizin evlerinde yatardık. Ancak işçilerimizin ailesi Türkçe bilmediği için biz ile konuşmazlardı. Anadilden önemli hiçbir şey yoktur. Benim dilim yasaklansa ben de isyan ederim. Bu nedenle mücadele edilmelidir. Ama artık sendikalar çok zayıf. İşçilerin politikaya müdahale etmesi gerekir. Sendikalar işçilere gerçekten sahip çıksa Türkiye’nin demokratikleşmesine de yardımcı olurlar.”

“BAŞ KALDIRMAMAK MÜMKÜN MÜ?”

Yaklaşan genel seçimlerin önemine vurgu yapan Topçu, son olarak şunları kaydetti:

“Dilimin döndüğü kadar mücadelemi sürdüreceğim. 30 yıl işçi olarak çalıştım. 9 bin 600 gün prim ödedim. Bin 470 TL emekli maaşı alıyorum. Ancak 2 yıl milletvekilliği olanlara 9 bin TL emekli maaşı bağlandı. Parlamentonun 400 milletvekili hem emekli hem de milletvekili maaşı alıyor. Bunları siz seçiyorsunuz. Kendilerinin aldıkları maaşa bakın bide işçilere verdikleri asgari ücrete bakın. Buna isyan etmemek, baş kaldırmamak mümkün mü? Ama yine de karamsar olmayalım. Anavatan Partisi döneminde özelleştirmeler başladı. Bu parti şimdiki iktidardan da güçlüydü. Kanun hakkında kararnamelerle ülkeyi yönetti. Ama ne oldu. Halk bunu tarihin çöplüğüne gömdü. Şimdi de hırsızlıklar yoksulluklar konuşuluyor. Bu nedenle bunlarda gidecektir. Ama yerlerine kim gelecek önemli olan bu. Bu nedenle önümüzdeki genel seçimler büyük önem arz ediyor.”

Panel, soru-cevap bölümü ile son buldu.

Kaynak / Editör: Prestij Haber Merkezi - Fazıl Erüş